Deniz Ticareti Dergisi Şubat 2015 Sayısı

Transcript

Deniz Ticareti Dergisi Şubat 2015 Sayısı
DENİZ TİCARETİ
Şubat 2015 | Yıl 22 | Sayı 273
Mersin’in Vergi Rekortmenleri Ödüllendirildi
Ertuğrul Fırkateyni Sualtı Kazılarında Heyecan Verici Gelişme
Türkiye 2014 Yılı Kruvaziter Turizmi Değerlendirmesi
2014 Yılı Mersin Limanı Değerlendirmesi
Ertuğrul’a sahip çıkmak...
Mersin Deniz Ticaret Odası, kuruluşundan bu yana “görevinin bilincinde” olarak çalışmalarını
İskeleye bağlanmış küçük bir yelkenli
MDTO’nın Aylık Yayın Organı
Şubat 2015 Yıl: 22 Sayı: 273
MDTD Basın Meslek İlkelerine Uyar.
İÇİNDEKİLER
5-6
Mersin’in Vergi Rekortmenleri
Ödüllendirildi
8-11
MDTO’dan Haberler
14-17
Kısa Kent Haberleri
19-23
Denizcilik Haberleri
24-25
Hatıra Kent Mersin
27
Deniz Feneri
28-29
Türkiye 2014 Yılı
Kruvaziyer Turizmi
Değerlendirmesi
30-33
Mersin Liman Değerlendirmesi
34-35
Denizcilik Gündeminden
Kısa Kısa
36-37
Mersin’in Batı Sınırı Kaledran’da
Arkeolojik Sualtı Araştırmaları
39-40
Anılar Gemisi: GÜLCEMAL
42-44
Gökkuşağı Alabalığı
(Oncorhynchus mykiss),
Hamsi (Engraulis encrasicolus)
ve Sardalya (Sardina
pilchardus)’nın Sıcak
Tütsülenmesi Sonrasındaki
Kompozisyon Oranlarındaki
Değişimleri
48-49
Röportaj: “Denizler bizim değil,
orada yaşayan canlılarındır”
50
İstatistik
sürdürmektedir.
Mersin ve ülke denizcilik sektörünün sorunlarının çözümü ve sektörün gelişmesi yönünde yaptığı
çalışmaların yanı sıra Mersin’deki sosyal, kültürel ve sanat çalışmalarına da katkı koyarak, önemli bir görevi
yerine getirmektedir.
En önemlisi de “Türkiye’nin geleceğinin denizlerde” olduğunu bilerek, denizcilik eğitimine ve denizci
gençler yetişmesi konusunda yaptığı yatırımlardır.
Dahası , Türk Denizciliğinin yalnızca geleceği değil geçmişine de ışık tutacak çalışmalarda ön saflarda yer
almayı kendine ilke edinmiştir.
Bunlara bir örnek, bundan tam 125 yıl önce Japonya’da batan Ertuğrul Fırkateyni’nin sualtı kazılarına
sponsor olarak tarihin gün yüzüne çıkması için çaba vermektedir.
1890 yılında Finagora kayalıklarına çarparak batan ve 540 denizcimizin şehit olduğu kaza sonrası Türk
–Japon ilişkileri için önemli adımlar atılmıştır.
Bu yıl Türk- Japon diplomatik ilişkilerinin de 90. yılıdır.
Türk- Japon dostluğunu temel taşı sayılan bu elim kazada yaşamını yitiren denizcilerimizin anısını
yaşatmak, geçmişe sahip çıkmak açısından son derece önemlidir!..
“Ertuğrul Fırkateyni; Japonya’da bir Osmanlı Gemisi” adıyla hayata geçirilen projenin ana sponsoru
MDTO’dur..
Ve de çalışmalar uluslararası bir ekip tarafından yürütülmektedir. Sualtı Araştırmacısı Tufan Turanlı
başkanlığında Türk ve Japon dalgıçların yanı sıra İspanyol arkeolog ve ABD’li bilim adamları geçtiğimiz ay
yaptıkları dalışlarda önemli kalıntıları su yüzüne çıkarmayı başarmıştır...
Bu eserler Japonya’daki “Ertuğrul Araştırma Merkezi’nde konservasyon ve restorasyon çalışmaları ile
sergilenmeye hazırlanmaktadır.
Ertuğrul Fırkateyni’nde çıkarılan bu eserler İstanbul ve Mersin Deniz Müzelerinde sergilenerek,
denizcilerimizin anıları yaşatılacaktır.
İstanbul Deniz Müzesinde 2 Nisan 2015’te sergilenmeye başlanacak eserler, yıl sonuna doğru da Mersin
Deniz Müzesi’ne taşınarak, Mersinlilerle buluşturulacak.
Projenin en büyük hedefi, “Ertuğrul Şehitlerinin Anısını Yaşatmaktır”.
Durum böyle olunca, Mersin Deniz Ticaret Odası’nın bu projeye ana sponsor olup, sahip çıkması kadar
doğal bir şey olamazdı...
MDTO da her zaman olduğu gibi kurucu Meclis Başkanımız rahmetli İrfan Solmazer’in “Gereği yapılsın”
sözlerini unutmayarak , gereğini yaptı...
Sık sık yineliyorum.
“Türkiye dünyanın en güzel ülkelerinden biri.
Mersin de Türkiye’nin en güzel kentlerinden” diye...
Önemli olan bu güzelliklere sahip çıkmaksa, herkese görev düşmektedir!
Ve de, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün, “Mersinliler; Mersin’e Sahip Çıkınız!..” deyişini
unutmadan!
Çünkü, MDTO Mersin için var!..
Saygıyla
Ali ADALIOĞLU
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü (MDTO adına): M. Cihat LOKMANOĞLU
Genel Koordinatör: Ali ADALIOĞLU
Yayın Kurulu: M. Cihat LOKMANOĞLU, Jozef ATAT, Atahan ÇUKUROVA, Mişel ŞAŞATİ, İskender BOTROS,
Bedii CANATAN, Özcan BARUT, Korer ÖZBENLİ
Yayın Planlama Yönetimi: Tetis Medya Ajansı
Basım Yeri: Alev Dikici Basım & Ambalaj Ltd. Şti Tel : 0322 435 13 13 Fax : 0 322 436 34 81
Adres: Döşeme Mahallesi Cumhuriyet Cad. No:133 01130 Adana Basım Tarihi: Şubat 2015
Yönetim Yeri: Pirireis Mah. İsmet İnönü Bulvarı No: 45 33110 Pk: 45 Mersin/Türkiye
Tel: 0324 327 70 00 (pbx) Faks: 0324 329 52 30 E-posta: [email protected]
[email protected] www.mdto.org.tr
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
Mersin’in Vergi Rekortmenleri
Ödüllendirildi
Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı 2014 yılı vergi rekortmenlerini açıkladı. Mersin Deniz
Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyelerinden İskender Botros, Gelir Vergisi Rekortmeni
olurken, Mişel Şaşati, Kurumlar Vergisi Rekortmenleri sıralamasında 2. sırada yer aldı.
4
Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı, 26. Vergi Haftası etkinlikleri kapsamında, Mersin Vergi Rekortmenleri Ödül Töreni düzenledi. Mersin Vergi Dairesi Başkanı
Adem Güngör’ün ev sahipliğinde Kültür
Merkezi’nde gerçekleştirilen törene, Mersin Vali Vekili Cezmi Türk Göçer, Mersin
Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin
Kocamaz, oda ve kurum başkan ve müdürleri, iş adamları ile vergi rekortmenleri
katıldı.
bir olgu olduğunu vurgulayan Göçer, verginin tıpkı vatan görevi askerlik gibi bir yükümlülük olduğunun altını çizerek, “Vergi
ekonomik ve sosyal hayatımızda böylesine önemli bir olay. Kamu hizmetlerinin
sunumunda, hizmet alımında, vatandaşın
emrine verilmesinde yüzde 85 oranında
vergi gelirleri var” diye konuştu.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in mesajının sinevizyon gösterisiyle sunulduğu törende konuşan Vali Vekili Göçer, verginin
dünyada ayrı bir hukuk dalı olarak okutulduğunu, ekonomik ve sosyal hayata,
uygulanan vergi politikalarıyla yön verildiğini ifade etti. Türkiye’de de verginin artık
Anayasa’ya girecek kadar önem verilen
Vergisini ödemeyenlerin vergi kaçakçılığı
yaptıklarını dile getiren Göçer, “Ne yazık
ki, böyle önemli bir olayda ülkemizde hala
kayıt dışı ekonomiden bahsediliyor. Kayıt
dışı kabaca vergi kaçakçılığı demektir.
Namusuyla, şerefiyle kazanmış, vergisini
veren kişinin yanında aynı kazancı, belki
daha fazlasını kazanan biri de kayıt dışın-
“Kayıt Dışı Vergi Kaçakçılığı
Demektir”
da kalarak vergisini vermiyor. Büyük bir
haksız rekabet. Kayıt dışıyla mücadele
sadece Gelir İdaresi’nin çabasıyla değil,
topyekun bir mücadele gerektiriyor. Bu da
herkesin elini taşın altına koymasıyla olur.
Vergi Haftası’nın en önemli etkinliği de
vergisini ödeyen kişileri ödüllendirmek,
topluma takdim etmek, düzgün, namuslu
iş adamlarımızın yalnız olmadıklarını göstermek ve bu çabalarının örnek olmasını
sağlamak. Vergi yükümlülüğünü yerine
getiren arkadaşlarımı huzurunuzda kutluyorum” ifadelerini kullandı.
“Mersin, Ödediği Vergiye
Göre Hak Ettiği Yerde Değil”
Vergi konusunda en önde olan, en fazla
vergi veren tüm kişi ve kuruluşları kutlayan Başkan Kocamaz da vergiciliğin, so-
5
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
ğuk bir yüzü olmasına karşın ülkenin
kalkınmasına yönelik kaynak üretilmesinde ve ülkenin geleceğiyle ilgili yapılacak yatırımlarda, özellikle gelecek
nesillere daha müreffeh bir ülke teslim
edilmesinde çok önemli bir gayret olduğunu söyledi. Mersin’in, yıllardır ülke
ekonomisine en fazla katkı sağlayan
iller arasında ön sıralarda yer aldığına dikkat çeken Kocamaz, “Ankara’ya
ödenen vergiler bazında Mersin 81 il
içerisinde 6. sırada yer alıyor. Aynı şekilde geriye dönüş konusunda biraz
şanssızız. Genel idareden yapılan yatırımlar açısından Mersin maalesef 24.
sıradadır. Bu demektir ki, Mersin kendisinden daha gerideki 18 ili bir şekilde sübvanse etmektedir. Bizim bütün
gayemiz, Mersin’in bir an evvel hak
ettiği karşılığı görmesi ve hak ettiği
konuma gelmesidir. Mersin’in ödediği
vergiye göre bugün hak ettiği yerde
olmadığını hepimiz biliyoruz. Bazı yatırımlar yapılmaya çalışılsa da havaalanı
ve sahil bölgesindeki yatırımlar gibi bir
kısım yatırımların bir türlü hayata geçirilememiş olması da bizi ziyadesiyle
üzmektedir” şeklinde konuştu.
Ne kadar çok vergi verilir, istihdam
yapılır ve ülkenin kalkınmasına katkı
6
sunulursa yerel yöneticilerin de yükünün o denli hafiflediğine vurgu yapan
Kocamaz, ödüle layık görülen vergi rekortmenlerini kutladı.
İdaremiz Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadelede Etkinliğini Her Geçen Gün
Arttırmaktadır.
Mersin Vergi Dairesi Başkanı Güngör
ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın, kamu
harcamalarının en önemli finansman
kaynağı olan vergiler ile diğer gelirleri, Anayasa ve vergi kanunları çerçevesinde, mükellef haklarını gözeterek
tahsil ettiğini kaydetti. Gelir İdaresi
Başkanlığı’nda gerek mükellef idare
ilişkilerinde gerek mükelleflere hizmetin teknolojik alt yapı imkanlarından yararlanma noktasında gerekse
yapısal anlamda devrim niteliğinde
atılımlar yapıldığını aktaran Güngör,
tüm vatandaşların vergi yükümlülüğünü yerine getirmesi ve vergi yükünün
toplumun tüm kesimlerine adil bir şekilde dağıtılmasını sağlayacak şekilde
gerekli önlemleri de almaya devam
ettiklerinin altını çizdi. Güngör, “Bu
çerçevede, kayıt dışı ekonomiyi kayıt
altına alma ve vergi kayıp ve kaçağının
önlenmesi için denetim kapasitesini
arttırmaya yönelik çalışmalara devam
edilmektedir. Ekonomik aktiviteleri
kavrayarak kayıtlı ekonomiyi teşvik
eden, mükellef haklarını gözeterek
vergiye gönüllü uyumu sağlayan ve
kaliteli hizmet sunmayı amaç edinen
idaremiz kayıt dışı ekonomi ile mücadelede etkinliğini her geçen gün arttırmaktadır. Adaletli ve güvenilir vergi
toplayabilmemiz, yatırım, istihdam ve
üretim artışıyla doğrudan ilişkilidir. Bu
vesileyle vergisini zamanında ve tam
olarak ödeyen, yatırım yapan ve istihdama önemli katkısı olan iş adamlarımıza, sanayicilerimize ve tüm mükelleflerimize müteşekkiriz” dedi.
Konuşmaların ardından Vali Vekili Göçer ve Başkan Kocamaz, kurumlar
vergisinde sırasıyla ilk 5’e giren Opus
Mersin İç ve Dış Ticaret A.Ş., Mersin
Denizcilik Faaliyetleri ve Ticaret A.Ş.,
Botros Levante Taşımacılık ve Ticaret
LTD. Şirketi, Aksun Tarımsal Ürünler
A.Ş. ve Yol Su Yapı Yayıncılık Nakliye
Sanayi Ticaret Limitet Şirketi temsilcileri ile gelir vergisinde sırasıyla ilk
5’e giren İskender Botros adına Adana Şirket Genel Müdürü Tamer Erdal,
Mehmet Hanefi Küçük, Fuat Soylu,
Rasim Çavaş ve Mişel Şaşati’ye ödüllerini verdiler.(İHA)
7
MERSİN DENİZ TİCARETİ
MDTO’DAN HABERLER
ŞUBAT 2015
MDTO’DAN HABERLER
Ertuğrul Firkateyni Sualtı
Kazılarında Geminin Kasasından
Savrulan Paralara Ulaşıldı
Mersin Deniz Ticaret Odası sponsorluğunda yürütülen Ertuğrul Firkateyni sualtı kazılarında
heyecan verici gelişmeler yaşandı. Kazılarda geminin kasasından savrulan paralara ve gemideki denizcilere ait 246 esere ulaşıldı.
kentindeki Türk Müzesi yetkililerine teslim ettik" dedi.
Osmanlı Parası Çıkmaması Son
Derece normal
Turanlı, "Daha öncede değerli altın ve gümüş paraların çıktığı bölgede; 1889 yılına ait değerli gümüş
Japonya ziyaretinden dönerken 1890
yılında kayalıklara çarparak batan Ertuğrul Firkateyninde yapılan kazı ve
kurtarma çalışmalarında geminin kasasından savrulan, Japon, İngiliz ve Hong
Kong’a ait altın, gümüş ve bronz paralar bulundu. Ertuğrul Projesi kapsamında Mersin Deniz Ticaret Odası ana
sponsorluğunda yürütülen sualtı kazılarında paraların yanı sıra kasaya ait olduğu sanılan kilit parçaları ile firkateyne
ve denizcilere ait olduğu belirtilen 264
kalıntı da gün yüzüne çıkartıldı. Kazıdan
çıkarılan eserlerin konservasyon ve restorasyon çalışmaları Ertuğrul Araştırma
Merkezi’nde sürdürülüyor.
8
Proje BaşkanıTufan Turanlı’nın başkanlık ettiği araştırma ekibinde sekiz Japon
dalgıç, İspanyol arkeolog ve ABD’li bilim adamları yer alıyor. Ekip sualtı kazılarını sahilden 100 metre açıkta ve 20
ila 40 metre derinlik arasında yürütüyor.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Başkan Tufan Turanlı, "Çalışmalar
Ertuğrul kalıntılarının nispeten daha
iyi korunmuş olduğu ’mağara’ olarak
adlandırılan büyük bir kayanın altında
sualtı çökmesiyle oluşan bölgede yoğunlaşıyor. 2008-2010 tarihleri arasında
da araştırmacıların çalıştığı mağarada
bulunan eserler, yörede devamlı esen
Meiji Yen’ine ulaştık. Araştırmacıların ve Japon uzmanların ilgisini çekti. Yoğun olarak aynı noktadan
İngiliz, Japon, Hong Kong parası çıkarken, Osmanlı
parası çıkmamasını ilk önce yadırgamıştık. Fakat
biraz düşününce bunun son derece normal olduğuna kanaat getirdim. Bugün bile yurt dışına çıkan
herhangi bir ülke vatandaşı yanında kendi ülkesinin
fırtına ve tayfunlardan oldukça iyi korunmuş durumda.
12-17 metre arasında değişen nispeten
sığ derinlikte olan Ertuğrul Firkateyni kalıntıları yörede esen fırtınalardan
devamlı zarar görmekte. Gerek şiddetli kazanın, gerekse battığı yerdeki
devamlı fırtına ve deniz hareketleriyle
Ertuğrul’dan kalan sınırlı malzeme her
geçen gün yok olmakta. Bu eserlerin
yok olmasıyla Ertuğrul şehitlerinin anıları da ortadan kayboluyor. Projeye başladığımız 2007 yılından beri 7550 eseri
kurtardık, konservasyonunu gerçekleştirdik. Geminin bulunduğu Kushimoto
9
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
MDTO’DAN HABERLER
MDTO’DAN HABERLER
MDTO’ya Ziyaretler
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mersin Başkonsolosu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İl Kadın Girişimciler
Kurulu İcra Komitesi Üyeleri ile Mersin Vergi Dairesi Başkanı ve beraberindeki heyet Mersin Deniz Ticaret Odasını
ziyaret etti.
parasını değil, ziyaret edeceği ülkenin parasını veya o gün kabul gören para birimini taşımayı tercih eder. Bugün nasıl ABD
doları uluslararası rağbet gören bir para birimi ise 19’uncu yüzyıl sonlarında rağbette olan para ise İngilizlerin altınıydı. Haliyle
Ertuğrul’un İngiliz altını ve ziyaret etmekte olduğu Japonya ve
Hong Kong paralarını kasasında bulundurması doğaldır. Bulduğumuz para kasasının kilidi olabilecek malzeme yani metali; kaliteli ve her türlü etkene bilhassa denize dayanıklı olduğu kesin.
Danıştığımız bir uzman bunun en güçlü ve üstün metallerden yapılmış bir kilit aksamı olabileceği görüşünde.
Bütün paraları bu mağaranın içerisinde bulmamız nedeniyle,
geminin kasasının da buralarda bir yerde olduğunu düşünüyo-
ruz. Acaba Ertuğrul’un kasasını mı bulduk diye açıkçası heyecanlanıyorum. Daha fazla para bulmak beni heyecanlandıran
konu değil. Kasalar para kadar diğer kıymetli eserlerin muhafaza
edilmesinde kullanılır. Belki de Ertuğrul’un son günlerine şehit
denizcilere ait bir kalıntı veya belgeye rastlayabilir miyiz düşüncesindeyiz. Su altında ve araştırma merkezindeki çalışmalarımız
sürüyor" dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mersin Başkonsolosu Ayşe
Volkan İnanıroğlu MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu ile görüştü.
TOBB İl Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı ve
Üyeleri Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetimine nezaket ziyaretinde bulundu.
Öte yandan Japon medyasının Ertuğrul Projesine ilgisi devam
ediyor. Geçtiğimiz günlerde Japon medya devi NHK televizyonu,
Ertuğrul Projesini ve proje kapsamında yürütülen sualtı kazılarını
tüm dünyaya canlı ve İngilizce olarak duyurdu.
Mersin Vergi Dairesi Başkanı Adem Güngör ve beraberindeki heyet 26. Vergi Haftası kutlamaları kapsamında MDTO’yu ziyaret
ederek Oda yönetimi ile görüştü. 23 Şubat-1 Mart tarihleri arasında kutlanan Vergi Haftası kapsamında gerçekleştirilecek etkinlikler hakkında bilgi veren Başkan Adem Güngör, bu etkinliklerle toplumda vergi bilincini yükseltmeye çalıştıklarını kaydetti.
MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu ise Vergi Dairesi personelinin Vergi Haftası’nı kutladı.
10
11
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
MDTO’DAN HABERLER
ACI KAYBIMIZ
Mersin Deniz Ticaret Odası Meclis Katip Üyesi, Mersin Vapur Donatanları ve Acenteleri
Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Burmar Vapur Acenteliği Nakliye ve Turizm Sanayi ve
Ticaret Ltd. Şti Yönetim Kurulu Başkanı Korkmaz Çangır 5 Şubat 2015 tarihinde vefat
etti.
Çangır’ın cenazesi 6 Şubat Cuma günü Zonguldak 10 Temmuz Mezarlığında toprağa
verildi. Mersin Deniz Ticaret Odası ailesi olarak, Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli
ailesine ve denizcilik camiamıza başsağlığı dileriz.
12
13
KISA KENT HABERLERİ
KISA KENT HABERLERİ
Kocamaz, Anamur İle Mersin Arasında
Deniz Seferlerinin Yapılabileceğini Söyledi
Mısır’ın Kararı İhracatçıları Telaşlandırdı
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, bölgedeki turizmi geliştirmek için Anamur-Mersin arasında deniz ulaşımı sağlayacaklarını ve Adana ve Hatay Büyükşehir Belediyeleri’nin
de projeye katılmak istemesi halinde karşılıklı deniz seferleri yapılabileceğini kaydetti. Home & Office Concept ve Öncül Sefa
İletişim işbirliğiyle düzenlenen ‘1. Yapı
Zirvesi’ bölge illerinden gelen çok sayıda
mimar, iç mimar, müteahhit ve bürokratın
katılımıyla Sheraton Otel’de yapıldı. Zirve kapsamında düzenlenen “Adana ve
Mersin’in Kent Vizyonu” konulu panele Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı
Burhanettin Kocamaz ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Ramazan
Akyürek’in konuşmacı olarak katıldı.
Adana ve Mersin arasında yıllardır süren
rekabetin nasıl işbirliğine dönüşeceğinin
cevaplarının arandığı oturumda konuşan
Burhanettin Kocamaz, iki kent arasında
bugüne kadar şovenizme dayalı karşılıklı bir mücadele olduğunu ancak bundan
sonra el ele, kol kola çalışmalar yapılacağını kaydetti. ‘İnanmak başarmanın yarısıdır’ diyen Kocamaz, Mersin ve Adana’da
kent planlaması ve imar düzenlemesi
noktasında yapılacak çok işin olduğunu
kaydetti. Mersin’deki çarpık kentleşmenin yok edilip modern ve yaşanabilir bir
14
kent haline getirmek için 1/50 bin ölçekli il
çevre düzenlemesi yapacaklarını belirten
Kocamaz, 1 milyon 600 hektar alanda çalışmaların başladığını vurguladı. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek
gerektiğini de söyleyen Kocamaz, Çukurova bölgesinin güneşlenme süresi en
uzun bölge olduğu için potansiyelinin değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
“Kentlilik Bilincini
Oluşturamadık”
Adana ve Mersin illerinin ortak talihsizliğinin göç ve çarpık kentleşme olduğunu
yineleyen Ramazan Akyürek ise geniş
vizyonlu çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti. Yaşanabilir kent özleminin
yüzde 10’unun bile gerçekleştirilemediğini savunan Akyürek, “En büyük sıkıntılardan biri, kentlilik şuurunun yerleşmemiş
olması. Biz Adana olarak kentlilik bilincini
oluşturamadık, kıstaslarına riayet etmeyi
öğretemedik. Bir insan kentte yaşama
lüksüne inandığı kadar kentte yaşama
mecburiyetine de katlanabilmeli. Tüm bu
olumsuzluklara bakarak beise kapılmayacağız” diye konuştu. Akyürek, belediyelerin aldığı ödeneğin de yetersiz olduğunu
sözlerine ekledi.
Mersin’den Hatay’a Kadar
Sahil Yolu ve Deniz Seferi
Panelin sonunda soru-cevap bölümüne
geçildi. Paneli dinlemeye gelenlerden
bir kişi, başkanların somut ortak projelerinden bahsetmesini istedi. Başkan Burhanettin Kocamaz, Anamur ve Mersin
arasındaki turizmi geliştirmek için deniz
seferi başlatacaklarını ve Hatay ile Adana
Büyükşehir Belediyeleri’nin projeye dahil
olmak istemesi halinde filoya ekleyecekleri gemilerle, karşılıklı deniz seferleri yapabileceklerini söyledi. Ramazan Akyürek
ise en büyük hayalinin Mersin kıyısından
sahil yolunun Adana ve İskenderun’a kadar gitmesi olduğunu kaydetti.(İHA)
Mısır’ın 23 Nisan 2015’te sona erecek olan Türkiye-Mısır ve Mısır-Suudi Arabistan arasında mutabakat zaptıyla tesis edilen Ro-Ro hattının yeniden tesis edilmeyeceğini açıklamasıyla acil bir toplantı
gerçekleştiren oda başkanları, durum değerlendirmesi yaptı.
Toplantıda konuşan Antakya Ticaret ve
Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet
Çinçin, anlaşmanın yenilenmesinin şart
olduğunu söyledi. Ortadoğu ülkelerine çalışan Hataylı nakliyecilerin yatırım, müşteri ve acente ağının
büyük kısmının Ortadoğu bölgesinde yer
aldığını hatırlattı.
Mısır, 23 Nisan 2015 tarihinde sona erecek olan Türkiye-Mısır ve Mısır-Suudi Arabistan arasında mutabakat zaptıyla tesis
edilen Ro-Ro seferlerinin yeniden tesis
edilmeyeceğini açıklamıştı. Bu açıklamanın ardından Ortadoğu’ya ihracat yapan
ve Mersin limanlarını kullanan oda başkanları Hatay’da düzenlenen toplantıda
bir araya geldi. Toplantıda konuşan ATSO
Başkanı Hikmet Çinçin, konunun bölge
taşımacıları, ihracatçıları ve üreticileri için
yaratacağı sorunların tespiti ve giderilmesi üzerine bu toplantıyı gerçekleştirme ihtiyacı hissettiklerini söyledi. Çinçin,
Ortadoğu’da, özellikle Suriye’de yaşanan
siyasi karışıklıkların bölge esnaflarını ve
nakliyecilerini olumsuz etkilediğini ifade
ederek, Suriye ve Suriye üzerinden diğer
“Bizi Sıkıntılı Günler Bekliyor”
Mısır’ın kararı nedeniyle nakliye sektörünün yanı sıra ihracatçılar ve üreticileri de
sıkıntılı günlerin beklediğini söyleyen Çinçin, şöyle devam etti: “Üzülerek takip etmekteyiz ki ülkemiz ve
Mısır hükümeti arasında yaşanan siyasi
gerginlik sebebiyle Mısır hükümeti tarafından Türkiye-Mısır ve Mısır-Suudi Arabistan arasında mutabakat zaptıyla tesis
edilen deniz ve karayolu transit taşımacılığı (Ro-Ro) anlaşmasının yenilemeyeceği hususunda açıklamalar yapılmıştır.
Bu sorun nakliye sektörümüze darbe
vurmanın ötesinde sektörü bitirme noktasına taşıyacaktır. Söz konusu anlaşmanın
yenilenmesi bölgemizdeki ticaret ve ekonomik dengeler açısından oldukça büyük
önem arz etmektedir. Zira konu sadece
nakliye sektörü ile bağlantılı değildir. Bu
sektörün etkileşimde olduğu ihracatçılarımızı ve üreticilerimizi de sıkıntılı günler
beklemektedir.”
Sözleşmenin yenilenmemesi durumunda
ise önlerinde iki alternatif olduğunun altını
çizen Çinçin, “Mısır dışında Ro-ro taşımacılığı ancak Süveyş Kanalı’nın geçilmesiyle veya siyasi ilişkilerimizin pek parlak
olduğunu söyleyemeyeceğimiz İsrail üzeri bir güzergah yardımıyla gerçekleştirilebilecektir. Bu güzergahlara baktığımız
zaman dezavantajlarını da görmek kaçınılmazdır. Süveyş geçişi nakliyecilerimize
yüksek maliyetleri ile ağır bir maddi yük
yükleyecektir. İsrail üzeri geçişler ise yoğun bürokratik engeller sebebiyle riskli bir
ortam yaratacaktır” dedi. (İHA)
15
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
KISA KENT HABERLERİ
Mersin’de 50 Bin Öğrenciye
100 Ton Portakal
Mersin Büyükşehir Belediyesi, hem çiftçiye destek olmak hem de öğrencilerin vitamin almalarını
sağlamak amacıyla Mersin merkez ve 4 ilçedeki okullarda 50 bin öğrenciye 100 ton portakal dağıttı. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya
göre, Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından ‘Üreticilerimiz mağdur olmayacak, öğrencilerimiz vitamine doyacak’
sloganıyla bir organizasyon gerçekleştirdi. Mersin’de yaşanan
don olayından etkilenen Çukurovalı çiftçilere destek olmak için
100 ton portakal satın alan Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı,
Mersin merkezde 19, Tarsus’ta 9 okul ile Mut, Gülnar ve Çamlıyayla’daki tüm okullarda 50 bin öğrenciye dağıttı.
Projenin amacı hakkında bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Celal Taş, hedeflerinin, çiftçiye
destek olmanın yanı sıra çocuklara narenciyenin insan sağlığı
açısından önemini aşılamak ve öğrencilerin daha çok C vitamini
tüketmelerini sağlamak olduğunu söyledi. Taş, “Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Kocamaz, daha
önce Valiliğimiz İl Koordinasyon Kurulu’nun 19 Ocak 2015 tarihinde almış olduğu karar gereği, üreticinin dalda kalan narenciyelerini değerlendirmek, üreticiye destek olmak ve bunun yanında öğrencilerimizin de bir şekilde vitamin almasını sağlamak
adına, bu projeyi başlattı. Proje kapsamında Mersin merkezde
19 okulda, Tarsus’ta 9 okulda, Mut, Gülnar ve Çamlıyayla’nın
tüm okullarında yaklaşık 50 bin öğrenciye, 100 ton civarında narenciye dağıttık” dedi.
Projenin, alım gücü düşük öğrencilerin ağırlıkta olduğu okullarda uygulandığını ve alınan portakalların tamamının dağıtıldığını
ifade eden Taş, “ Bölgemizde yaşanan don olayı nedeniyle üreticilerimizin mallarının bir kısmı ellerinde kalmıştı. İşte bu projemizi hem üreticilerimizi desteklemek hem de maddi durumu
iyi olmayan ailelerimizin bulunduğu okullardaki çocuklarımız narenciyeden, C vitamininden nasiplensinler ve biraz daha sağlıklı
olsunlar düşüncesiyle gerçekleştirdik” diye konuştu. (İHA)
KISA KENT HABERLERİ
AKİB Mersin’de Dış Ticaret
Bilgilendirme Semineri Düzenledi
Ekonomi Bakanlığı ile Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) işbirliğiyle düzenlenen “Dış Ticaret Bilgilendirme Seminerleri”nin, aralarında Mersin’in de bulunduğu 4 ildeki ilk bölümü tamamlandı. AKİB’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye genelinde Ekonomi Bakanlığı ve İhracatçı Birlikleri işbirlikleri ile düzenlenen eğitimlerin AKİB’le düzenlenmesi planlanan Adana, Antakya, Karaman ve Mersin ayakları, ilgili illerdeki Ticaret ve Sanayi Odaları
destekleri ile gerçekleştirildi. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel
Müdürlüğü Dış Ticaret Uzmanı Mehmet Soylu Güldalı, seminerlerde, katılımcılara ihracatta firmalara sağlanan devlet yardımlarını
anlattı. Sunumunda, ihracat hedefine ulaşılması için ihracatçıya
her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirten Güldalı, Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi, Pazar
Araştırması ve Pazara Giriş Desteği, Pazara Giriş Belgelerinin
Desteklenmesi, Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması, Türk
Malı İmajının Yerleştirilmesi ve TURQUALITY’nin Desteklenmesi
ile Yurt Dışı Birim, Marka ve Tasarım Destekleri ile Yurt Dışında
Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi konularında firmalara bilgi vererek, bu desteklerden daha fazla yararlanılması
gerektiğini kaydetti.
Serbest
Bölgeler,
Yurtdışı
Yatırım
ve
Hizmetler
Müdürlüğü’nden Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Sedat Erdoğdu
ise döviz kazandırıcı hizmetler konusunda katılımcılara bilgi verdi.
Dış Ticaret Bilgilendirme Seminerleri, Niğde, Kayseri ve
Osmaniye’de de ücretsiz olarak düzenlenecek. (İHA)
Genel
Türkiye’nin Göç Haritası Açıklandı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Diyarbakır Bölge Müdürü Salih Uras, Türkiye’nin göç istatistiklerini
açıkladı. Açıklanan istatistikte, Türkiye’de 2 milyon 618 bin 275 kişinin farklı illere göç ettiği tespit
edildi.
TÜİK Diyarbakır Bölge Müdürü Salih Uras, Türkiye’nin göç haritasını açıkladı. Uras, yaptığı açıklamada, Adrese Dayalı Nüfus
Kayıt Sistemi (ADNKS) 31 Aralık 2014 tarihli verilerine göre, bir
yıl içinde Türkiye’de 2 milyon 681 bin 275 kişinin farklı bir ile
göç ettiğini ifade ederek, Türkiye’de geçtiğimiz yıl 53 ilin verdiği
göç, aldığı göçten fazla, 28 ilin ise aldığı göç, verdiği göçten
daha fazla olduğunu söyledi. Uras, göç edebilecek her bin kişi
için net göç sayısını ifade eden net göç hızının -45,57 ile en fazla göç veren ilin Çankırı olduğunu söyledi. Çankırı’yı -32,32 ile
Kars, -29,61 ile Ağrı'nın takip ettiğini belirten Uras, bölgelerine
bağlı Diyarbakır’ın -6.77, Şanlıurfa’nın ise -7.21 olduğunu ifade
etti.
Uras, en fazla göç alan illerin net göç hızı sıralamasında Bayburt 42,17 ile ilk sırada yer aldığını belirterek, Bayburt’u 24,25 ile
Tekirdağ, 20,95 ile Muğla'nın takip ettiğini aktardı. Uras, verdiği
göç, aldığı göçten fazla olan, net göç hızı negatif illeri şöyle sıraladı: "Çankırı -45.57, Kars -32.32, Ağrı -29.61, Ardahan -26.52, Yozgat -26.28, Muş -25.47, Erzurum -22.3, Kırıkkale -19.86, Bitlis
16
-17.66, Çorum -16.51, Ordu -15.59, Van -15.4, Hakkari -13.33,
Kilis -13.05, Bingöl -12.89, Adıyaman -12.88, Niğde -12.02, Siirt
-11.91, Zonguldak -11.07, Mardin -10.82, Iğdır -10.59, Nevşehir -10.42, Sivas -8.2, Afyonkarahisar -8.02, Burdur -7.89, Elazığ -7.77, Şanlıurfa -7.21, Kırşehir -6.94, Şırnak -6.92, Aksaray
-6.85, Diyarbakır -6.77, Bartın -5.84, Amasya -5.72, Sinop -5.69,
Kütahya -5.45, Adana -5.35, Batman -5.32, Tokat -4.75, Isparta -4.68, Karaman -4.63, Hatay -4.27, Artvin -3.74, Kahramanmaraş -3.01, Malatya -2.84, Samsun -2.72, Manisa -2.09, Uşak
-2.02, Rize -1.88, Kastamonu -1.69, Edirne -1.69, Düzce -0.76,
Osmaniye -0.66, Bilecik -0.11".
TÜİK Diyarbakır Bölge Müdürü Salih Uras, aldığı göç, verdiği
göçten fazla olan, net göç hızı pozitif illeri ise Bayburt 42.17,
Tekirdağ 24.25, Muğla 20.95, Gümüşhane 18.9, Yalova 16.09,
Balıkesir 14.94, Kocaeli 14.4, Çanakkale 13.55, Aydın 12.99, Antalya 12.87, Eskişehir 9.83, Erzincan 8.12, Ankara 7.8, Giresun
7.56, Kayseri 5.75, Bursa 5.64, İzmir 5.61, Tunceli 5.52, Sakarya
4.72, Denizli 3.59, Trabzon 2.75, Kırklareli 2.55, Gaziantep 1.07,
Karabük 1.05, İstanbul 1, Bolu 0.7, Mersin 0.44, Konya 0.16 olarak sıraladı. (İHA)
17
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
DENİZCİLİK HABERLERİ
ÇANAKKALE’YE 14 KRUVAZİYER
GEMİSİYLE, 14 BİN TURİST GELİYOR!
Çanakkele Deniz Savaşları’nın 100. yıldönümü nedeniyle Avustralya ve Yeni Zelanda’dan kruvaziyer
gemilerle kente turist yağacak. 14 kruvaziyer gemi ile yaklaşık 14 bin yolcu ve gemilerde görevli
yaklaşık 6 bin mürettebat geliyor.
Kentteki yatak kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle atalarını,
savaştıkları topraklarda anmak isteyen Avustralya ve Yeni Zelanda vatandaşları kruvaziyer gemiler kiralayarak sorunu aşmaya
yönelik pratik bir çözüm geliştirdi.
24 Nisan’da düzenlenecek olan resmi anma törenlerine katılacak olan İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’i 7 destroyer koruyacak.
Çanakkale Limanı’na aynı anda sadece 2 gemi yanaşabildiği
için gelen gemilerin çoğu limanın karşısında açıkta demirleyecek.
21 Nisan’da 5 gemi gelecek
İlk gemi olarak 17 Nisan tarihinde MSC Orchestra geliyor. Gemi
26 Mart’ta Avustralya’nın Fremantle Limanı’ndan demir alıyor. Gemi, Avustralya’dan aldığı 3 bin 200 yolcu 17 Nisan’da
Çanakkale’ye varacak. İki gün Kepez Limanı’nda kaldıktan
sonra İstanbul, Kuşadası, Yunan adalarını gezerek 24 Nisan’da yeniden
Çanakkale’ye gelecek ve
bu kez demir sahasına
gidip açıkta bekleyecek.
MSC’nin
Çanakkale’ye
gelecek ikinci gemisi
MSC Opera 2 bin 99 yolcu ve 700 tayfası ile 21
Nisan’da Kepez Limanı’na
yanaşacak.
Nisan’ın 19’un da ise
Saga Saphire 750 yolcusu
ve 450 mürettebatı ile Kepez Limanı’na yanaşacak,
20 Nisan’da ayrılacak.
Çanakkale en yoğun gemi
hareketliliğini 21 Nisan’da
yaşayacak. Bu tarihte Silver Wing ve Silver Cloud
296’şar yolcu ile geliyor.
Yolcu sayısı az olan bu gemiler son derece lüks. Aynı gün Le
Soleal gemisi 264 yolcusu ile Azamara Journey gemisi 694 yolcu ve MSC Opera 2 bin 99 yolcu ile gelecek. 22 Nisan’da Island
Sky 110 yolcusu ile Celestral Cristal gemisi de 23 Nisan’bin 200
yolcusu ile açıkta demirleyecek ve 25’inde demir alacak.
25 Nisan’da bu kez Celebrity Constellation gemisi 2 bin 38 yolcusu ile Kepez Limanı’na yanaşacak. Bu gemi de 26 Nisan’da
Çanakkale’den ayrılacak. 25 Nisan’da Gemini gemisi 916 yolcusu ile gelip, 26 Nisan’da ayrılacak. 26 Nisan’da Le Lyrial 264
yolcu ile Kepez Limanı’na yanaşacak. Son olarak 27 Nisan’da
18
da Variety Voyager bin 593 yolcu ile limana yanaşacak.
Alana giriş sayısı 13 bin kişi ile sınırlandı
1’nci Dünya Savaşı sürerken, Avustralya- Yeni Zelanda askerleri
(ANZAK) Birlikleri 25 Nisan 1915 günü Çanakkale’deki Türk topçu bataryalarını imha etmek için karaya çıkmış ve Aralık 1915’e
dek süren kanlı muharebelerde yenilgiye uğratılmıştı. O tarihten
beri Avustralya ve Yeni Zelanda vatandaşları her yıl 25 Nisan’da
ve ikinci çıkarmanın yapıldığı 6-9 Ağustos’ta Çanakkale’yi ziyaret edip atalarını anıyor. Bu yıl savaşın 100’üncü yıldönümü olduğu için Britanya Krallığı ile Avustralya ve Yeni Zelanda anma
törenlerini daha gösterişli yapmak istedi. Avustralya ve Yeni Zelanda başbakanları ile İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in de törene katılacak olması Ankara’yı da harekete geçirdi. Çanakkale
Deniz Savaşları’nın en önemli günü olan ve İngiliz donanmasının yenilgiye uğratıldığı 18 Mart 1915’in yıldönümündeki törenlere daha fazla önem veren
Türkiye, bu kez 25 Nisan
için de tören hazırlamaya
karar verdi. ANZAK anma
gününden iki gün önce,
23 Nisan günü İstanbul’da
bir resepsiyon ve barış
zirvesi’ planlayan Ankara, katılacak olan yabancı
devlet ve hükümet temsilcileriyle 24 Nisan günü
de Çanakkale’de tören
düzenleyecek. Başbakan
Ahmet Davutoğlu başbakanlara, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan da devlet
başkanlarına birer mektup
göndererek “Çanakkale
savaşlarının 100’üncü yıldönümünde sizleri de aramızda görmekten memnuniyet duyacağız” dedi.
Elde edilen bilgilere göre; Çanakkale Valiliği 25 Nisan’da tören
esnasında alana giriş sayısını 13 bin kişi ile sınırladı. İzin kartı
olmayanlar tören alanına giremeyecek. O tarihlerde okullardan
öğrencilerin ve Türk vatandaşlarının da tören alanına girişine
izin verilmeyecek. Açıkta demirleyen gemilerin yolcuları İstanbul ve diğer illerden getirilecek tur yatları ile karaya çıkarılacak.
Çanakkale’ye yıl boyunca 68 yolcu gemisinin gelmesi planlıyor.
Kent, 18-27 Nisan tarihleri arasında tarihinde görmediği yoğunlukta kruvaziyer gemisini ağırlamış olacak.
www.denizhaber.com.tr.
19
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
DÜNYANIN EN BÜYÜĞÜ 2016’DA SUYA İNİYOR
BAKAN ELVAN'DAN DENİZCİLERE MÜJDE
Royal Caribbean International için STX Saint-Nazaire Tersanesi’nde inşa edilen ve Oasis Sınıfının
üçüncü gemisi “Harmony Of TheSeas”, 2016 yılının Nisan ayında denizle buluşacak.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, CNR EXPO Yeşilköyde gerçekleştirilen Boat
Show 8. Uluslararası Deniz Araçları Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarının açılışına katıldı.
Dünyanın en büyük ikinci kruvaziyer işletmecisi olan ve bünyesinde 5 kruvaziyer markasını barındıran Royal Caribbean International Grup için Fransa’nın STX Saint-Nazaire Tersanesi’nde
inşa edilen “Harmony Of TheSeas” isimli Oasis sınıfı üçüncü
kruvaziyer gemisi, 2016’nın Nisan ayında suya indirilecek.
Açılışta konuşma yapan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Elvan,
denizciliğin en büyük sorununun koster
yenilemesi olduğunu söyledi. Bakan Elvan, konuyla ilgili görüşlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe
Komisyonunda dile getirdiğini söyleyerek, önerge yasalaşır yasalaşmaz koster
filosunu baştan aşağı yenileyeceklerini
belirtti.
2009 yılında hizmete alınan Oasis of theSeas ve 2010 yılında
sefere başlayan Allure of the Seas, isimli Oasis sınıfı kruvaziyer
gemilerinden sonra, dünyanın en büyük kruvaziyer gemisi olacak olan “Harmony Of TheSeas”in 5 bin 479 yolcu kapasitesine
sahip olacağı kaydedildi.
Royal Caribbean International’dan yapılan açıklamaya göre, bu
sene Haziran ayında teslim edilecek olan Anthem of theSeas
ve 2016 yılının Ağustos ayında suya indirilecek olan Ovation of
theSeas isimli Quantum sınıfı kruvaziyer gemileri ile pazar payını
büyütmeyi hedefledikleri belirtildi. . www.denizhaber.com.tr.
8 MİLYON TON PLASTİK OKYANUSLARDA YÜZÜYOR
Okyanuslara ulaşan plastik atık miktarının yaklaşık olarak 8 milyon tonu bulduğu hesaplandı. 8 milyon ton plastik New
York’un Manhattan adasından 34 kat daha büyük ya da İstanbul’un yaklaşık olarak yarısı kadar bir alanın tümünü kaplayabilecek bir miktara denk geliyor.
Denizlere dökülen, sürüklenen ya da uçan atıkların miktarı hakkındaki araştırmanın sonuçları, Federal Amerikan Bilimin İlerlemesi Derneği’nin senelik toplantısında açıklandı. Aynı zamanda
Science dergisinde de yayınlanan yeni araştırmanın sıfatı , sadece kıyılara vuran ya da su üzerinde yüzen değil, okyanuslarda
biriken tüm plastik atıkları hesaplamış olması. Buna göre dip
akıntılarına takılarak, suyun içinde daimi devinim halinde olduğu
bildirilen plastik çöp miktarı bundan evvel sanılandan en az 20
kat fazla.
Balık Yerine Plastik
Araştırmacılar nüfus, üretimi yapılan çöp miktarı, atıkların yönetimi gibi konulardaki uluslararası verilerden yola çıkarak, okyanus
ortamına girme ihtimali yüksek olan plastik miktarını hesapladı.
2010 senesi için gerçekleşen tahminler, bu miktarın 4,8 ile 12,7
20
DENİZCİLİK HABERLERİ
DENİZCİLİK HABERLERİ
milyon ton arasında olduğunu gösterdi. 8 milyon ton ise ortalama bir sayı. O sene içinde üretimi yapılan plastiğin sadece
küçük bir kısmı.
Araştırmaya öncülük eden Dr. Jenna Jambeck
Alt sınır olarak belirlenen 4,8 milyon ton ise kabaca, dünyada bir
sene içinde tutulan ton balığı miktarına eşit. Araştırmacılardan
Kara Lavender Law, “Denizden çıkardığımız ton balığının yerine, plastik dolduruyormuşuz gibi” diyor. Araştırmada, okyanusa
girmesi mümkün plastik atıklardan en çok fazla hangi ülkelerin
mesul olduğu da sıralandı. Listede bulunan 20 ülke, okyanusa
giren plastik atıkların % 83’ünden sorumlu.
Bunların başında Çin geliyor. Ancak araştırmacılar, Çin’in büyük
nüfusu dolayısıyla başta geldiğini belirtiyor. Deniz kıyısında hatırı
sayılır bir nüfusu yaşayan ABD ise, daha iyi geri dönüşüm uyguladığı için 20. sırada. Avrupa Birliği AB ülkeleri bir bütün olarak
18. sırada bulunuyor .
Türk sahipli, yabancı bayraklı teknelere
yönelik bir düzenlemenin de yapılacağını ifade eden Elvan, ayrıca tekne, yat
ve gemi tasarımındaki teşvik oranının oldukça düşük olduğu, tasarım alanındaki
teşvik sisteminin güçlendirilmesi, hibe
yoluyla destek verilmesi noktasında bir
talep olduğunu anımsatarak, "Bunu ilgili
bakanlıklarımız ile görüştük. İnşallah önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Özellikle yat ve gemi tasarımlarındaki destek
miktarı artacak. Bunun sözünü buradan
veriyorum. Bunun miktarını da belki bir
hafta 10 gün içerisinde sizlerle paylaşacağız" şeklinde konuştu.
Bakan Lütfi Elvan, denizcilik sektörüne
yönelik çok sayıda düzenleme ve yönetmelik üzerinde çalıştıklarını belirterek,
bunlardan birisinin Gezi Tekneleri Yönetmeliği olduğunu, özellikle AB mevzuatında yapılan bir değişiklikten dolayı kendilerinin de bir değişlik yapması gerektiğini,
yakında bunu güncelleyerek sektörün düşüncelerini alacaklarını ifade etti.
Hükümet olarak, tekne sahibi olmanın
önündeki en önemli engellerden biri olan
Motorlu Taşıt Vergisi'ni (MTV) kaldırdıklarını hatırlatan Elvan, bunun devrim niteliğinde bir karar olduğunu söyledi.
Konuşmanın ardından, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan,
CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ceyda Erem, Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneği (DENTUR)
Başkanı Alparslan Sirkecioğlu, İstanbul
ve Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz
Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan
ve Pozitik Fuarcılık Genel Müdürü Murad
Çakır ile birlikte fuarın açılış kurdelesini
kesti.
Bakan Elvan, daha sonra beraberindekilerle birlikte fuar alanını gezdi. Gemi
ve tekne imalatçılarıyla sohbet edip, sorunlarını dinleyen Lütfi Elvan, fuarın en
büyük yerli üretim yatı olan Numarine 70
Flybridge’i inceledi.
"Dünyanın En Büyük İkinci
Tekne Ve Yat Fuarı”
Dünyada karada yapılan ikinci en büyük tekne ve yat fuarı olan CNR Avrasya
Boat Show, Uluslararası Deniz Araçları,
Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı 14-22
Şubat tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Fuarda, 4 bin liradan 20 milyon liraya kadar olan değerde tekne, yat ve yelkenlilerin yanında sektöre ait tüm aksesuar ve
ekipmanlar sergilendi.
Fuarda yer alan en pahalı tekne 5,5 milyon Sterlin ile İngiliz megayat Princess
88. Alfabeta bünyesindeki Princess 88,
27 metre uzunluğunda ve 6.3 metre genişliğinde. Devasa bir kokpiti olan teknenin köprü üstünün arka kısımda güneşlenme alanı var.
Fuarın en pahalı ve en büyük yerli teknesi ise Numarin 70 Flybrigde. Trio Yatçılık
tarafından getirilen İngiliz markası Moody
54 ise 2,2 milyon TL ile en pahalı yelkenli
unvanını aldı. www.denizhaber.com.tr
2014 CARİ AÇIĞI BELLİ OLDU
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), 2014 Aralık ayı cari işlemler açığı verisini açıkladı. Aralık’ta ekonomi 6,82 milyar dolar açık verdi. Piyasaların beklentisi cari açığın aralık ayında 6,7 milyar dolar seviyesinde
olacağı yönündeydi.
Türkiye’nin cari işlemler açığı 2014 yılı kasım ayında 5 milyar 636
milyon dolar, yıllıklandırılmış bazda ise 47 milyar 86 milyon dolar
olmuştu.
Okyanusların plastik çöplüğüne dönmesini önlemek için atılması gereken farklı adımlar bulunduğu söyleniyor. Örneğin zengin
ülkelerin alışveriş poşetleri gibi tek kullanımlık plastik malzeme
tüketimini azaltması, gelişmekte olan ülkelerin de atık yönetimini
daha iyi hale getirmeleri gerekiyor araştırmacılara göre.
2014 yılı genelinde ise cari işlemler açığı, 2013 yılına göre 18 milyar 822 milyon dolar azalarak 45 milyar 836 milyon dolara geriledi.
Beklenti, yıllık açığın 45,4 milyar dolar olacağı yönündeydi.
Eğer kontrol edilmezse 2025 yılına kadar okyanuslara girebilecek plastik atık miktarı yılda 17,5 milyon tonu bulabilecek. www.
denizhaber.com.tr
Cari açık, 2013’te 65 milyar dolar olarak kayıtlara geçmişti. 2015
yılsonu cari işlemler açığı beklentileri 37,7 milyar dolar seviyesinde.
( www.denizhaber.com.tr)
Yıllık gerçekleşmeler
21
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
DENİZCİLİK HABERLERİ
DENİZCİLİK HABERLERİ
TUZLA TERSANELERİNDE ÖLÜMLER SIFIRLANDI
GEMİ VE YAT İHRACATI FRENE BASTI
Geçen yılı 1,3 milyar dolara yakın ihracat ile kapatan gemi ve yat sektörü, yeni yıla kayıpla başladı.
Sektör ihracatı, ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 19,3 azalarak 43 milyon 976 bin
dolara geriledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi kayıtlarından
derlediği bilgilere göre, 2014’ün ocak
ayında 54 milyon 471 bin dolar olan sektör dış satımı, bu yılın aynı ayında yüzde
19,3’lük düşüşle 43 milyon 976 bin dolara
indi.
İstanbul’a yakın gelecekte rakip olacağı
belirtilen Yalova’nın, Ocak 2014’te 9 milyon 533 bin doları gören ihracatı ise bu
yılın aynı ayında yüzde 1,99’luk düşüşle 9
milyon 343 bin dolara geriledi. Yalova’nın
sektörün toplam ihracatından aldığı pay
ise yüzde 21,24 olarak gerçekleşti.
‘Her kazadan bir ders aldık’
Gemi ve yat sektörünü sırtlayan bu iki il,
Türkiye’nin toplam gemi ve yat ihracatının
da yüzde 93,16’sına (40 milyon 971 bin
dolar) imza attı.
İhracatın, dörtte üçünden
fazlası; Norveç’e
Sektör, ocak ayında en fazla ihracatı (34
milyon 608 bin dolar), İskandinav ülkelerinden Norveç’e gerçekleştirdi. Gemi
ve yat sektörünün döviz gelirinin yüzde
78,70’inin elde edildiği bu ülkeyi, 2 milyon
283 bin dolar dış satım yapılan Marshall
Adaları takip etti.
Türkiye ayrıca Cook Adaları’na 1 milyon 650 bin, Hollanda’ya 1 milyon 59
bin, Seyşel Adaları’na 1 milyon 4 bin,
Avusturya’ya 819 bin, Brezilya’ya 607
bin, Amerika Birleşik Devletleri’ne 516
bin, Çek Cumhuriyeti’ne 180 bin, Suudi
Arabistan’a 164 bin, Polonya’ya 144 bin
ve Fransa’ya 113 bin dolarlık gemi ve yat
ihracatı gerçekleştirdi.
www.denizhaber.com.tr
MSC VE MAERSK LINE’DAN YENİ GEMİ SİPARİŞLERİ
22
‘İnsani çalışma saatleri’
Eski ve işe yaramayan güvenlik önlemleri bir kenara bırakılıp
dünyanın son model gemilerinin üretildiği tersanelerde kullanılan işçi ekipmanları alındı. Artık işçilere iş güvenliği eğitimleri
veriliyor, yemek ve çay molaları var. Günde 7.5 saat çalışılıyor.
Tersanelerde neredeyse 10 işçiye 1 iş güvenliği uzmanı düşüyor.
Her altı ayda bir tüm tesislerin iş güvenliği uzmanları tarafından
denetlendiğini ifade eden Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği
(GİSBİR) Başkanı Murat Kıran, yapılan iyileştirmeleri şu sözlerle
anlattı:
Ocak ayı sektör ihracatının yüzde 78,70’i
(34 milyon 608 bin dolar) İskandinav ülkelerinden Norveç’e gerçekleştirildi. İhracattan İstanbul yüzde 71,92, Yalova ise
yüzde 21,24 pay aldı.
Sektör dış satımının dörtte üçüne yakınını karşılayan İstanbul’un 2014 yılı ocak
ayında 40 milyon 324 bin dolar olan ihracatı, bu yılın aynı ayında yüzde 21,57’lik
azalışla 31 milyon 628 bin dolara düştü.
İstanbul, Türkiye’nin toplam gemi ve yat
ihracatından yüzde 71,92 pay aldı.
Kısa süre öncesine kadar her hafta bir ya da birkaç işçi Tuzla
tersanelerinde iş kazası sonucu hayatını kaybediyordu. İşçilerin
korkulu rüyası haline dönen tersanelerde, 15 yılda 139 işçi hayatını kaybetti. Tersanelerden gelen ölüm haberleri 2008 yılında 29
işçi ölümü ile zirve yapmıştı. 2008 yılından sonra hem işverenler
hem de sendikalar daha güvenlikli çalışma ortamları için adım
attı.
Dünyanın ikinci büyük konteyner operatörü Mediterranean
Shipping Company (MSC), HanjinSubic Bay Tersanesi’ne
her biri 11 bin TEU taşıma kapasitesine sahip 4 adet konteyner siparişi verdi.Deniz Haber Ajansı’nın aldığı bilgiye
göre, HanjinSubic Bay Tersanesi’nde inşa edilecek olan
11 bin TEU kapasiteli konteyner gemilerinin, 2017 yılında
teslim edilmesi planlanırken, gemilerinin maliyetinin 80 milyon dolar olduğu belirtildi. (MSC), sipariş ettiği 4 parça 11
bin TEU kapasiteli konteyner gemisi için, HanjinSubic Bay
Tersanesi’ne toplamda 320 milyon dolar ödeme yapacak.
büyük rakibi Maersk Line daha düşük kapasiteli gemi siparişlerine yöneldi. Dünyanın en büyük hat operatörü Maersk Line, Çinli Cosco Tersanesi’ne, her biri 3 bin 700 TEU
kapasiteli, 7 adet konteyner gemi siparişi verdiği açıklandı.
MSC’nin 10 bin TEU üstü gemi siparişlerinden sonra en
www.denizhaber.com.tr
Sipariş edilen konteyner gemilerinin 2017 ve 2018 yılı son
çeyreğine kadar Maersk Line şirketine teslim edileceği açıklanırken, her bir konteyner gemisinin maliyetinin 39 milyon
dolar olduğu kaydedildi.
“Tersanelerde çalışan işçinin yediği yemeğin kalorisinden duş
yaptığı yere kadar denetimden geçiyor. Dünyada iş güvenliği
konusunda en modern ekipmanları kullanıyoruz. Savunma alanında yerli üretime katkıda bulunmaya başladık. Bu girişimlerden sonra tersanelerde gerçekleşen en ufak olay çarpıtılmaya
başlandı. Ancak herkes alınan önlemleri buraya gelip görebilir.
ISO sertifikalarını almakla yetinmiyoruz. Biz her kazadan bir ders
çıkarttık. Ne yaparsak bir daha bu kazayı bir daha yaşamayız
diye çalıştık. Tüm tersanelerle bunları paylaştık.”
mını anında kesen cihazlar alındı.
- Kaliteli malzemeler: Yanmaz malzeme kullanımı arttırıldı.
- Çelik uçlu ayakkabı: İşçilerin tümüne verilen ekipmanların kullanımı zorunlu hale getirildi. Bunlar; baret, yelek, çelik uçlu ayakkabı ve emniyet kemeri.
- Kapalı sepetler: Boyama ve kaynak işçilerini taşıyan açık sepetler yerine kapalı ve düşmeyi önleyenleri getirildi. ( www.denizhaber.com.tr)
DIŞ TİCARETİN YÜZDE
55’İ DENİZYOLUYLA
YAPILDI
‘Kavga ede ede baret taktırdık!’
GİSBİR Başkanı Murat Kıran, işçilerde iş güvenliği bilinci oluşturulmaya başladıklarını söylüyor: “2008 yılında işçilerle baret takması için kavga ettik. Takmayanlara maddi cezalar uyguladık.
Şimdi işçiler uyarıya ihtiyaç duymadan o bilinçle hareket ediyor.”
‘Hedefimiz sıfır ölüm’
“Artık kimse işe girdiği gün alanda çalışmaya başlayamıyor. Bizim hedefimiz sıfır kaza sıfır ölüm. Daha fazla önlem almalıyız.
Tersaneye adım atmadan yeni gelen işçilere minimum 8 saat
uzmanlar tarafından eğitim veriliyor. Eğitim içerisinde çalışacağı bölgede nasıl hareket etmesi öğretiliyor. Bunun yanında iş
hakkında yeterlilik belgelerini dışarıdaki kuruluşlardan almak zorundalar. En son iş güvenliği konusunda bir sınav yapılıyor. Bu
sınavdan başarılı olamayan tersanelerde çalışamaz.”
İşte hayati önlemler
- Korkuluk ve ağlar: Yüksekte çalışan işçilerin olduğu bölüme
ağlar gerildi. Yüksek alanların etrafı korkuluklar ile çevrildi.
- Gaz ölçümleri: Mesai başlamadan önce gaz ölçümleri yapılmaya başlandı. Kapalı alanlara sürekli ölçüm yapan gaz cihazları takıldı.
- Kapalı elektrik tesisatı: Açık elektrik tesisatı kaldırıldı. Çalışma
ortamındaki tüm tesisat kapalı hale getirildi. Kaçak elektrik akı-
Türkiye’nin 2014 yılı ihracatının yaklaşık yüzde 55’i denizyolu ile gerçekleştirildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’nin 2014 yılındaki
ihracatı 157 milyar 715 milyon 40 bin dolar, ithalatı ise 242
milyar 223 milyon 959 bin dolar oldu.
Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamına ulaşılan
2014 yılında, dış ticaretin büyük bölümü deniz ulaşım araçlarıyla yapıldı. Denizyolu ile yapılan ihracatın toplam ihracattaki payı yüzde 54,7 olarak gerçekleşti.
Karayolu İkinci Sırada
Dış ticarette denizyolundan sonra en çok karayolu kullanıldı. İhracatın yüzde 35’i karayoluyla, yüzde 8,9’u havayoluyla, yüzde 0,5’i demiryoluyla ve yüzde 0,6’sı diğer yollarla
sağlandı.
Söz konusu dönemde, ithalatta karayolunun payı yüzde
15,4, havayolunun payı yüzde 10,1, demiryolunun payı ise
yüzde 0,5 olarak belirlendi. Demiryolu, karayolu ve havayoluyla yapılan ithalatta bir önceki yıla göre düşüş görülürken, denizyolunun ithalattaki payı 2,7 puan artışla yüzde
58,3 oldu.
23
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
Hatıra Kent Mersin
Kıraathane;
biraz kahve ve
bir o kadar
da kültürel bir
mekandır.
Biz, Mersin’in
geçmişindeki
her türlü
müesseseden
yeterimizce
söz ederken,
bu tür
mekanlarımıza
da değinmeyi
yeğledik.
İstanbul’da Meserret Fevziye
İkbal Markiz Kıraathaneleri Varken
Mersin’de Ziya Paşa (1884) Vardı
Kıraathaneler, edebiyat ve her tür sanatın konu
edildiği, amatörlerin ve ilgili kişilerin bir araya
gelerek karşılıklı görüşlerini paylaşıp, yararlı ve
hoş vakit geçirdikleri yerlerdir.
Bu tür yerlere Paris’teki “CafeFlore “ tarzı yerler
örnek olarak gösteriliyor...
İstanbul’da da Beyazıt, Şehzadebaşı, Beyoğlu,
Babıali gibi semtlerde bulunan ve döneminde meşhur olmuş Fevziye, Darulmuallim, Elit,
Markiz, Lebon, İkbal, Meserret, ve benzerleri
var. Bunlarla mukayese edilmezse de Mersin’in
geçmişinde de benzer yerler var.
Ziya Paşa, tarihi bir kıraathane idi
Deniz kıyısında Alaiye İş Hanı ile Postane arasında kalan üzerinde aynı ismi taşıyan otel bulunan bir yer. İşletmeye açılış tarihi 1884. İlk işleticisi Saraç Mahmut isminde daha sonra da
Mersin’de bir çok otel çalıştıran bir işadamı.
Ben Ziya Paşa kıraathanesini babamın Uray
caddesinde dükkan açtığı 1930 yılında tanıdım.
İlk ve ortaokul yılları, okul çıkışında dükkanda
ben otururdum. Babam arkadaşlarıyla buluşmak için Ziya Paşa’ya giderdi.
Ziya Paşa’yı mekan olarak kısaca şöyle tanıtırsak;
Salona camlı bir kapıdan girilir. Solda kahve
ocağı ve kitaplık. Devamında rahat oturulabilen,
duvar boyunca uzanan bir sedir. Ortada masa
ve sandalyeler.
Karşıda deniz görülüyor. Yazın kumluktan faydalanılarak bahçemsi bir yer ekleniyor.
Yaşım gereği kıraathane müdavimlerinin bazılarını ancak uzaktan bilirdim. Sonradan yakın
tanıdıklarım da oldu. Ezcümle, gazeteci olarak
Fuat Akbaş, Ata Çelebi, Vasfi Orgun, Hasan
Basri, tiyatro bölümünden Celal Abaç, Reşat
Demir, Sohban Koloğlu, Mehmet Tanrıverdi, yazarlardan Bekir Uluğ, Sait Uğur,
Emin Epengin, Kemal Kaplancalı,
Necip Mecit gibi.
Gazete okurları genelde bürokratlardı. !930’lu yıllarda İstanbul
gazeteleri iki bazen üç günde bir
gelirdi. Tek bayide satıldığı için
burada okuma tercih nedeniydi.
Yerel yayınlar olarak, Yeni Mersin,
Doğruöz, Ege Gazeteleri, ve İçel
dergisi sayılabilir.
Bürokratları genelde sedirlere
yerleşip, gazete ve kitap okurken görürdük. Gazete okurken
hazerandan yapılmış çerçeve
24
şeklindeki bir aygıttan yararlanırlardı. Bu
çerçeve üzerine gazete yerleştirilince,
kitap sahifesini çevirir gibi gazete okunabiliyordu. Bugüne kadar başka yerde
rastlamadığım bu aygıt bugün kullanılsa
40-50 sahifelik gazetelerin okunması çok
kolay olurdu.
Ziya Paşa kıraathanesi yalnız edebiyatçıların ressam ve müzisyenlerin ve diğer
kültürel konuların dışında başka hizmetlere de mekan olurdu.
Mersin’in kurtuluşunda 3 Ocak 1922 günü
akşamı ordu mensupları ve Muhittin Paşa
onuruna burada bir ziyafet tertiplenmişti. Halkın çete bayramı olarak da andığı
Mersin’in kurtuluş günü kutlamalarında
Belediye, köylerden kente gelen mücahitleri bir tür çay partileri düzenleyerek
Ziya Paşa’da ağırlardı. Konferanslar için
de buradan salon olarak yararlanıldığı
olurdu.
Saraç Mahmut öldükten sonra devralanlar buranın özelliğini koruyamadılar. Lalettayin bir kahve oldu ve kapandı. Yerine Borsa Kulübü kuruldu sonra o da yok
oldu.
lenme ihtiyacını karşılaması düşüncesi ile
mevcut yeri Akkahve adı ile bir dinlenme
ve eğlence mekanı haline getirdi.
Zamanın gösterdiği ihtiyaçla Mersin’in
ortaokul seviyesi üstünde bir liseye kavuşmasının etkisi ile Akkahve’yi 1950’li
yıllarda tanıdım. Tüccar Kulübüne geldikçe bir dosta rastlarım ümidiyle uğrardım.
Cam kenarında Kışla Caddesi’nden gelip
geçenleri seyrederken arka tarafta zaman
zaman grup halinde oturan gençleri görürdüm. Bunların sohbetlerinin kültür ağırlıklı sohbetler olduğunu ve bu gençlerin
bir kısmının yazarlık ve şiir üzerinde, bir
kısmının resim, bir kısmının tiyatro üzerinde karşılıklı düşünce paylaştıklarını, fazlaca ilgimi çekmediği için o zamanlarda
öğrenmiş değildim. Bu gençlerin kimler
ve hangi dallarda fikir alışverişi yaptıklarını sonraki yazılarından öğrendim. Sonradan tanışmalarımız da oluştu. Ressam
Nuri Abaç’ı ressam olarak değil, Pozcu
villalarının mimarı olarak, Sudi Abaç’ı Ziya
Arman’ı Turan Oğuzbaş’ı avukat olmaları
nedeniyle, Ümit Yaşar’ı yeğenimle olan
arkadaşlığından Celal Çumralı’yı icra hakimliğinden, Cahit Öztelli’yi öğretmenliği,
Bedii Demirören’i bankacılığı nedeniyle
tanıdım. Bu, her Mersinli gibi bana da manevi bir kazanç oldu. Bir kısmının namı,
yurt dışına taştı. Nuri Abaç’ın ressamlığı
ve Ümit Yaşar’ın şiirleriyle olduğu gibi.
Akkahve düğün salonu oldu, galeri oldu,
partilerin siyasi mahalli oldu ve sonunda
antrepo olmadı ama dinlenilebilecek sanat ve edebiyat toplantılarına mekan olmayan, kıraathane diye vasıflandırdığımız
durumdan çıkıp, bir resmi daire oldu.
Olimpiyat Kahvesi
Burası bir bakıma tam anlamı ile klasik bir
tür kahvehanedir. Burada bir araya gelenlerin sohbetinde edebiyat, güzel sanatlar,
tiyatro gibi konular pek yer tutmayabilir.
Salonda hep oyun aletleri vardır. Edebiyat yoktur, zikre değer başka önemli yönü
vardır. Biz o yönünü konumuza aldık.
Rahmetli Mersinli Ahmet emekli olduktan
sonra, Mersin’de bu işyerini işletmeye açmıştı. Oraya giden herkes onun hiç eksilmeyen güler yüzü ile birlikte, gazinonun
dört duvarını kaplayan değişik pozlarda
fotoğraflarla karşılanır. Bunlarla dünya
şampiyonunun onur dolu yıllarını onunla
birlikte yaşamış olurdunuz.
Mersinimizin geçmişinde “onurlu bir anının” ifadesi olarak Olimpiyat’ı da böylece
kültürel konularla eşit tuttuk.
Ziya Paşa artık Mersin tarihinden bir eser
değil, sadece eski bir semtin adıdır.
Akkahve
Bina, eski Mersin’de Sursok Mahallesi adı
ile de anılan bir semtin, en eski yapılarından birisi idi. Uzun süre antrepo olarak
kullanıldı. Balkonlu üst katta Hasan Kırk
adında birisinin oturduğunu, güzel kızının
orta okulda idman hocamızla evli oluşu
ve oğlu Mustafa’nın da benim sınıf arkadaşım oluşu nedeniyle bilirim. Evi onlardan sonra İdman Yurdu lokali oldu, antrepo hali sürdü.
1943 yılında T.Sırrı Gür Mersin Valisi oldu.
Milli Emlak’a ait bina trampa işlevi ile belediyeye geçti. T. Sırrı Gür, Çukurova Barı’nı
kapatınca Mersin halkının dinlenme, eğ-
25
MERSİN DENİZ TİCARETİ
DENİZ FENERİ
ŞUBAT 2015
‘Gerçekleri
bild
yenleri dinle iğimde, yalan söylemeyi seviyo
rum.’
Mark Twain
.
ünkü ya
sevmez, ç
iir
ş
rı
ıla
z
Ba
rı vardır.
yaraladıkla
raları yoktu
ak isteyenleaşlarında boğm
Dertlerini gözy
yle.
zme bildiğini sö
re, dertlerin yü
r,
AldousHuxley
Atilla İlhan
eden önce,
Birine akıl verm
sana yetip
geri kalanının
sapla.
he
i
in
yetmeyeceğ
Bob Dylan
İmtihandan geçmeye
n sevgi saman
alevidir.
na
e meyda
unet içind fırtınaları
k
ü
s
k
e
n
yete
anın
Üstün bir
ise, düny
karakter
lü
ç
ü
g
r,
li
ge
aya çıkar.
içinde ort
Cemil Meriç
Gerçek dost; İnsanın ruhunda daima
Bahar mevsimi yaşatandır.
Robin Sharma
‘Gülümseme bütün dillerin üstünde bir
anlaşma aracıdır.’
Goethe
Dostoyevski
iyi bir şey
lde hakkınızda
kötü bir
İnsanlar gene
rgularlar ama
so
da
rın
la
duyduk
ırlar
rında ise inan
şey duydukla
i yap
n düşün k
r yanında
o
z
n
e
i
iş
Bir
esin.”
k çekmey
ken güçlü
ohnson
Samuel J
ar-
Halil Bezmen
Fark ettiniz mi,
otomobil kullanır
ken, sizden yava
ş giden herkes
aptal, sizden hız
lı giden herkes de
manyaktır.
George Carlin
rdir. İnsanı
ası güç bir ye
Dünya yaşanm
nefret eten
nd
Senden be
.
az
m
sa
ur
um
sevmez de.
mez, ama bizi
StephenKing
26
Mağlubiyetin takısı
dır 'keşke'. Kaçırılm
ış fırsatların, bastırılm
guların, harcanmış
ış duyhayatların, boşa ya
şanmış ya da hakk
şanamamış yılların,
ıyla yagecikmiş itirafların
ağıtıdır.
Can Dündar
27
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
2014 yılında en çok yolcu kaybını yaşayan kent ise %54,6 oranında kayıpla Alanya olmuştur. 2013 yılında 40.843 kruvaziyer
yolcu ağırlayan Alanya’ya 2014 yılında 18.556 yolcu gelmiştir.
Kruvaziyer turizminde 2014 yılının en dikkat çekici olayı, Karadeniz kentlerindeki kruvaziyer turizmin artışı olmuştur. Trabzon,
Sinop, Samsun ve Bartın kentlerini 2013 yılında toplam 18.927
kruvaziyer yolcu ziyaret ederken, 2014 yılında bu sayı % 100
artışla 38.038 olmuştur. Bu kentlerden Sinop 2013 yılına göre
%134,8 artışla 17.518 yolcu, Trabzon %98,9 artışla 16.138 yolcu
ağırlamışlardır.
Ali Yavuz
MDTO Proje ve Finans Uzmanı
Türkiye 2014 Yılı
Kruvaziyer Turizmi Değerlendirmesi
2013-2014 yıllarında, ülkemize yıl boyunca gelen yolcuların ortalama %85’i Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim aylarında gelmiştir.
Yukarıdaki tablodan da açıkça görüldüğü üzere Alanya’nın doğusunda kalan Mersin ve Hatay kentlerinde kruvaziyer turizminde
bir gelişme görülmemektedir. Suriye, Lübnan, İsrail ve Mısır’daki
siyasi istikrarsızlıkların sona ermesiyle, bu ülkeleri ve Türkiye ile
Kıbrıs Adasını da içine alacak özel kruvaziyer tur programları
Doğu Akdeniz’de bu sektörde gelişim sağlayacaktır.
Not: Kruvaziyer Turizm İstatistikleri Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü Web Sitesinden alınmıştır.
2013 – 2014 yıllarında limanlar bazında yolcu sayıları:
Liman
2013
2014
% DEĞİŞİM
--------------------------------------------------------------------------------2014 yılında başta Kuşadası Limanı olmak üzere 19 limanımızda toplam 1.789.925 kruvaziyer yolcu işlemi yapılmıştır. 2014
yılında kruvaziyer turizminde 2013 yılına göre %20 kayıp yaşanmıştır. Ülkemizde 2003-2013 yılları arasında ortalama %25 büyüyen kruvaziyer turizmi ilk defa bu oranda bir azalma görmüştür.
(2009 yılında bir önceki yıla göre %7,5 oranında bir yolcu kaybı
olmuştur.)
2014 yılında en dikkat çekici yolcu kaybını İzmir yaşamıştır.
28
2013 yılında 486.493 kruvaziyer yolcu ağırlayan İzmir 2014 yılında %47 oranında bir yolcu kaybıyla 257.233 kruvaziyer yolcu
ağırlayabilmiştir. Benzer şekilde 2013 yılında 152.685 kruvaziyer
yolcu ağırlayan Marmaris, 2014 yılında %29,5 oranında bir yolcu
kaybına uğramış ve 107.723 yolcu ağırlamıştır.
İstanbul
689.417
518.935
- % 24,7
Kuşadası
577.685
556.745
- % 3,6
İzmir 486.493 257.233
- % 47,1
2014 yılında büyük oranda yolcu kaybına uğrayan diğer bir kentimiz
İstanbul olmuştur. 2013 yılında 689.417 kruvaziyer yolcu ağırlayan
İstanbul, 2014 yılında %24,7 kayıpla 518.935 yolcu ağırlamıştır.
Antalya
163.575
175.778 + % 7,5
Marmaris
152.685
107.723
- % 29,5
Çeşme
62.741
62.115 ---------
Alanya 40.843
18.556
- % 54,6
Bodrum
28.546
32.879
+ % 54,6
Trabzon
8.115
16.138
+ % 98,9
Dikili 7.655
7.914
----------
Çanakkale 7.467
9.999
+ % 33,9
Sinop
7.460
17.518
+ % 134,8
Bartın
2.071 2.824
+ % 36,4
Mersin
1.381
--------
-----------
Samsun
1.281
1.558
+ % 17,5
Fethiye
1.067
1.938
+ % 81,6
Taşucu
-------
937
Kaş 528
426
Güllük 476
329
Mudanya
414
----
Göcek
252
380
TOPLAM
2.240.152
1.789.925
- % 20,1
29
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
MERSİN LİMANI PETROL ÜRÜNLERİ
DIŞINDAKİ YÜKLERLE İLGİLİ YÜKLEMEBOŞALTMA DEĞERLERİ (TON)
Halil DELİBAŞ
Mersin Deniz Ticaret Odası
Genel Sekreter Yardımcısı
Mersin Limanı
2014 Yılı Değerlendirmesi
Mersin Limanı’nda 2014’deki yük tonajı önceki yıla oranla % 6.7
arttı. Konteyner hareketinde ise %8.9 artış görüldü.
Limanlarımızda ülke genelinde 2014 de artış yaşanmamış görünüyor
11 Mayıs 2007 Tarihinde TCDD Genel Müdürlüğü tarafından işletilmekte iken 36 yıl için “İşletme Hakkı Devri” yöntemi ile TCDD
limanları içerisinde ilk sırada özelleştirilerek 8 yıla yakın bir süredir yeni işleticisince(MIP) işletilen limanımızda 7.5 yıllık özelleştirme sürecinde kargo elleçleme değeri %75 konteyner hareketi
değerleri ise %86 arttı.
Denizcilik Müsteşarlığı’ndan ve yeni dönemde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan elde edilen istatistiklere istinaden ülkemiz limanlarında özellikle finansal krizin hissedildiği
2008 ve sonrasına yönelik deniz taşıma bilgileri aşağıya çıkartılmıştır. Türkiye Limanlarında 2014’deki yük tonajı önceki yıla
oranla % 0.5, Konteyner hareketinde ise %16.8 gibi önemli bir
artış görülmüştür. Tonajın azalmasına rağmen konteyner hareketinin artması konteynerle taşınan yük oranının bir önceki yıla
göre %20 oranda önemli artış gösterdiğine işaret etmektedir.
Ancak 2014 yılında bir önceki yıla göre benzer orandaki bir kargo hareketi ile ülkemizin 2023 hedeflerinden sapma olduğu görülmüştür. Aşağıdaki veriler incelendiğinde ise Mersindeki istatistiklerin ülkemize göre daha olumlu gerçekleştiği görülecektir.
Mersin Limanı’nda da Kargo Elleçleme Artışı Devam Ediyor
Gerek ülkemiz gerekse Doğu Akdeniz’deki en önemli deniz ve
hudut kapısı Mersin Limanı’nda ise;
Odamız istatistik servisi kayıtlarına göre, 2014 yılında ;
-İhracatta 2013 rakamlarına göre, % 1 gibi az bir artış olduğu,
-İthalatta ise 2013’e oranla %12 gibi önemli oranda artış olduğu
görülecektir.
Transit taşımacılıkta ise, 1999 ve 2002 yılları arasında ortalama
500.000 ton kapasitede gerçekleşen taşıma değeri 2002 yılı
sonrası oluşan ve 2008 yılı da dâhil devam eden artış trendini
2009 ve 2010’da devam ettirememiş ancak 2011,2012 ve 2013
yılında devam eden artışlar 2014 de de %11 gibi önemli bir artış
oranı olarak gerçekleşmiştir.
MERSİN LİMANI TİCARİ GEMİ TRAFİĞİ (ADET)
2013 yılında 4135 geminin operasyon için uğradığı limanımızda,
2014 yılında 4175 adet gemi ticari operasyon yapmıştır.
• 19 milyon 303bin 223 ton boşaltma olmak üzere
2005-2014 dönemi gemi adedi şu şekildedir:
MERSİN LİMANI ve TÜRKİYE KONTEYNER
TRAFİĞİ (TEU)
toplam 31 milyon 328 bin 827 ton yük elleçlenmiştir. Bu değerler, 2014 yılında bütün limanlarımızda elleçlenen toplam yükün
% 8,6’sının Mersin Limanı’nda elleçlendiğine işaret etmektedir.
Mersin Limanı ülkemiz bazında da
• Kocaeli/Tütütnçiftlik (58.974.258 Ton)
• Aliağa (42.365.293 Ton) ve
• Ambarlı (41.456.750 Ton) limanlarının arkasından yıllık elleçleme açısından beşinci sıradadır.
30
-Kabotaj taşımalarında 10 yıl önce başlayan ÖTV’si indirilmiş yakıt uygulamasına rağmen 2014 yılında %23,5 gibi önemli oranda bir azalma yaşandığı,
• 12 milyon 025 bin 604 ton yükleme,
• Botaş-Ceyhan (57.020.138 Ton)
Ülkemizde 2014 yılında 383 milyon ton civarında yük denizyolu
ile taşınmış ve bir önceki yıla istinaden limanlarımızda elleçlenen
yük miktarı 2 ton kadar azalarak yaklaşık bir önceki yıla göre
%0.5 e yakın az değerde gerçekleşmiştir. Yukarıdaki istatistiklerden görüleceği üzere 2008 ve 2009’daki dünyadaki finansal
krizin etkisi ile oluşan olumsuz tablo 2010 yılından itibaren olumluya dönerek yıllık ortalama %8 civarında bir artış yaşanmıştır.
2007-2014 dönemi verilerine bakıldığında;
Konteyner ve kargo verilerinin %7-9 civarında artışına rağmen
Mersin Limanına yükleme boşaltma yapmak için uğrayan gemi
adedinin %1 artması, gemi tonajları ile bir gemide mevcut yükleme boşaltma tonajlarının arttığı anlamına gelmektedir.
MERSİN LİMANI PETROL VE PETROL
ÜRÜNLERİ YÜKLEME-BOŞALTMA TONAJLARI
(TON)
Mersin Limanı’nda yüklenen ve boşaltılan yükler incelendiğinde,
petrol ürünlerinin, genel değer içinde daima ilk sıralarda ve 2014
yılı itibarı ile de 5.086.447 ton olarak toplam tonajın % 16.3 gibi
önemli bir kısmını teşkil ettiği görülmektedir.
(* 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren ATAŞ, rafineri fonksiyonunu iptal ederek, sadece depo olarak hizmet vermektedir. 2005 yılına kadar 7 milyon
ton civarında olan petrol ve petrol ürünleri tonajı, ATAŞ Rafinerisi’nin kapanmasından sonra azalarak Mersin Limanı’nda mevcut yeni SPM tesislerine rağmen azaldığı ve yılda 5-6 milyon ton petrol ve petrol ürünleri
elleçlendiği görülmektedir.)
Mersin Limanı’nda 2007-2014 dönemi konteyner hareketi verilerine
bakıldığında, son yıllarda konteyner taşımacılığında doğru orantılı
olarak önemli artışlar olduğu, ancak bu artışın kriz nedeniyle 2008
ve 2009 yıllarında durağanlaştığı; 2014 yılında ise bir önceki yıla
göre % 8.9’lık artışla 1.470.798 TEU gerçekleştiği görülecektir.
Ülkemiz limanları toplam konteyner elleçlemesinin beşte birinden
fazlası(% 21.65’i) Mersin Limanı’nda gerçekleşmiştir. Yine Mersin
Limanında 2007 yılına göre 2014 yılında elleçlenen konteyner sayısının (TEU olarak) ise %85.6 arttığı görülmektedir.
Mersin Limanı’nda Elleçlenen Kargo Çeşitleri
Mersin Limanı’nda 2014 yılında elleçlenen kargo grupları ile ilgili özet tablo aşağıda görülecek olup, limanımızda kargo bazında
yüklemenin ilk 5 sırada ağırlığı sırasıyla, genel yük, maden, gıda
31
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
maddeleri, çimento ve petrol ürünleri; boşaltmanın ağırlığını ise
sırasıyla petrol ürünleri, genel yük, kimyasal madde, hububat ve
baklagiller ürünleri oluşturmaktadır.
Limanımızda kabotaj (dahili) taşıma anlamında ise petrol ürünleri,
gübre, genel yük(kum) ve çimento dışında önemli bir kargo hareketi olmadığı görülmektedir.
Sonuç: Mersin Deniz Ticareti Dergisi’nin Şubat 2014 ve önceki
sayılarında önce MIP (Mersin Liman İşletmesi)’nin ilk yılı daha
sonra krizin Mersin Limanı’na etkileri ve dönemler halinde elleçlemeler incelenmişti. Krizin etkileri 2009 yılında da belirgin
olarak kendini hissettirmiş ama limanımız kriz sonrası olumlu gidişini 2014 yılında bugüne kadar gerçekleşen en yüksek kargo
elleçlemesi ve konteyner hareketi sayısı ile gerçekleştirmiştir.
32
2014 yılının ağırlıklı değerlendirildiği bu yazımızdaki son beş
yıl (2010 ve sonrası) verilerine bakıldığında Mersin Limanı’nda
konteyner hareketinde %45, kargo miktarında ise %29 gibi çok
önemli oranlarda artış olduğu görülecektir.
Daha önce de ilimiz için çok önemli olan Mersin Limanı’nın krizi
fırsata çevirmek üzere bu riskli süreci değerlendirmek zorunda
olduğu ifade edilmiştir. Liman İşletmesi, bu süreçte özellikle bazı
hizmet kalemlerinde Mart 2013 de artışlara giderken özellikle
yüksek hacimli operasyon yapan ve bu anlamda taahhütte bulunan şirketlere indirimlerle iş hacmini arttırmaya çalışmıştır. Bilindiği üzere 3-4 ve 5 No.lu rıhtımların deniz tarafında yeni rıhtım ve
saha yaratmak üzere dolgu ve tarama/derinleştirme çalışmaları
için limanımızda Mart 2014 de temeli atılarak inşaata başlanmıştır. İnşaatın 2014 sonunda tamamlanması ve 2015 yılı başında
yeni metre derinlikli ve rıhtımın yeni vinçleri monte edilmiş olarak
18.000 TEU luk ve 350 metrelik konteyener gemilerine hizmet
verilmesi planlanmaktadır.
Büyük konteyner ana gemilerini (mother vessels) Mersin’e getirerek aktarma (transshipment) yükü kapasitesi yaratmak, yine
özellikle kuzey İran, Irak, BDT ve diğer Asya-Avrupa yüklerinin
Mersin Limanı kullanılarak transit aktarma sağlamak adına yeni
projeler, pazarlama çalışmaları yapılması gerekmektedir. İstatistiklerde görüleceği üzere transit kargo 2014 yılında %11.2 gibi
bir artış göstermiştir. Benzer şekilde kuzey-güney hattında Mer-
sin-Samsun ekseninde karayolu ve demiryolu hattıyla Akdeniz, Karadeniz aktarmasının yapılarak Mersin Limanı’nın transit taşımadan pay alması gerekmektedir. Samsun Limanı’nın
2010 yılı içersinde özelleştirilerek Ceynak Grup tarafından
işletilmeye başlanmış olması da Mersin Limanı için önemli
bir fırsat olarak ortaya çıkmıştır.
TEU’ya erişmiştir.
Mersin’de Lojistik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulma
çalışmaları kapsamında aralarında Odamızın da yer aldığı
Kurucu Heyet tarafından Bilim Sanayi ve Teknolojı Bakanlığına 2014 yılı başında Mersin Lojistik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Kuruluş Raporu sunulmuştur. Bu konu ile ilgili
olarak Mersin Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi ile MİLOSB
Müteşebbis heyeti arasındaki mutabakat neticesinde Lojistik merkeze tahsis edilecek 1700 dönüm sahanın İl Toprak
Kurulu’nca ilgili amaca tahsisi ve 1/100.000 İl Çevre Düzeni
Planında işaretlenmesi tamamlanmıştır. Mersin Limanı’nın
da kendisini bu kapsamda geliştirmesi ve yakın gelecekte
ilimizin bir aktarma lojistik üssü olacağından hareketle yeni
kapasiteyi karşılayacak, her türlü ihtiyaca cevap verecek proje çalışmalarına ve uygulamasına girmesi gerekmektedir.
• 8. Logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda düzenlenen ‘Logitrans 2014 Lojistik Ödülleri’ kapsamında, liman işletmecileri
kategorisinde birincilik ödülünü kazanmıştır.
TCDD tarafından işletilen limanlardan özelleştirme kapsamındaki 6 limandan sadece İzmir ve Derince limanlarının
özelleştirmesi tamamlanamamıştır. Ayrıca 2010 yılında ihalesi tamamlanan ve 36 yıl işletme hakkını 372 milyon dolar
bedelle kazanan Limak Gurubu tarafından teslim alınan ve
yatırımlarını tamamlayarak faaliyete başlayan İskenderun
Limanı’da Mersin Limanı için önemli bir rekabet yaratmış
olup, limanımızın bu hususta tarife, teşvik, verim ve yeni yatırımlar vb. tedbirleri alması ve uygulaması gerekmektedir.
Otomotiv İhtisas Gümrüğü Uygulaması’nın Mersin Gümrük
Müdürlüğü’nden de yapılmasına yönelik, MIP ve Mersin
Gümrük Müdürlüğü tarafından devam eden çalışmaların
sonucu olarak ‘Gümrük Genel Tebliği’ 18 Mart 2011 tarihli
Resmi Gazete’nin 27878 sayılı nüshasında yayımlanmıştır.
Söz konusu Tebliğ gereğince, daha önce Türkiye’nin sadece batısında (İstanbul Gebze ve İzmir) gerçekleştirilebilen
otomotiv ithalatı bundan böyle Mersin’den de yapıldığını biliyoruz. Yine son dönemde Konteyner IMDG Etiket kontrolü
için B kapı girişine platform yapılmış ve sistem uygulanmaya
başlanmıştır.
Yakın yol deniz taşımacılığı(SSS), Marco Polo, Deniz
Otoyolları(Meda MOS), Traseca, TEN-T gibi Avrupa Birliği
ulaştırma projelerinde ve benzer ulusal projelerde Mersin’in
yer almasını sağlayacak çalışmalara yoğunlaşarak limanımıza ve liman kullanıcılarına yeni kapasiteler yaratmak zorundayız. Zira 2-3 yıl içinde uluslararası lojistik üs olması
hedeflenen Mersin’in en önemli kaynağı yine Mersin Limanı
olacaktır.
Son dönemde önem arz etmek üzere limanımızda, B kapıya
konulan ek kantar ve tır giriş yolları düzenlemesi nedeniyle
TIR kuyrukları azalmıştır.
MIP web sitesinden temin edilen bazı 2014 yılı yatırım ve istatistik bilgileri aşağıda olduğu gibidir.
• Mayıs ayında 138.019 TEU ile ay bazında liman tarihinin
rekoru kırılmıştır.
• Aralık ayında 143.000 TEU ile Mayıs ayı rekoru egale edilmiştir.
• Operasyon verimini artırmak amacıyla 7 adet Reach Stacker alınmıştır.
• Gemi yanaşma kapasitesini 2,6 milyon TEU’ya çıkaracak
EMH’nin temeli atılmış, inşaatına başlanmıştır.
• EMH ile birlikte devreye alınacak 4 adet SSG ve 8 adet
E-RTG siparişi verilmiştir.
• Limanda elleçlenen konteyner hacmi %9 artarak 1,5 milyon
• 80.000 m² ilave gümrüksüz saha kazanılmıştır.
• 2014 yılı konvansiyonel yük hacmi 8,8 milyon tona ulaşmıştır.
• Bond&Loans Gazetesi tarafından Yılın Uluslararası Tahvil
Anlaşması kategorisinde “En İyi Uluslararası Tahvil İhracatı”
ödülü alınmıştır.
• Project Finance Dergisi tarafından 2013 yılında gerçekleştirilen tahvil arzıyla “2013 Avrupa’da Yılın Liman İşlemi” ödülüne değer görülmüştür.
• Project Finance International Dergisi’nin düzenlediği “PFI
Awards 2013” kapsamında “Yılın İşlemi Ödülü”nü kazanmıştır.
Ro-Ro ile ihraç yük taşıyan araçlar için vergisiz(ÖTV’siz
KDV’siz) akaryakıt uygulaması 22 Temmuz 2011 tarihinde
başlamıştır.
Teknik atölye yeni yerinde hizmete alınacak tarzda revize
edilmiştir.
MIP, Mersin Turizm Platformu ve turizm acenteleri ile işbirliği
içerisinde kruvaziyer turizminin gelişmesi için yeni projeler
üzerinde çalışmaktadır. Mersin’de başlayacak kruvaziyer turizmi kente ayrı bir değer katacaktır. Kruvaziyer turizmi ile ülkeye döviz girdisi artacak, yeni iş imkanları doğacaktır. 2014
yılında Kurvaziyer gemi trafiğimiz artmış ve MIP Akdeniz Kurvaziyer Limanlar Birliğine üye olmuştur. Başta Miami Kruz
fuarı olmak üzere ilgili turizm fuarlarına katılan MIP yönetimi
limanımıza kruvaziyer kapasite yaratması yolunda çalışmalara devam etmektedir.
Özellikle konteynır operasyonlarının hızlı ve düzenli yapılmasını temin etmek maksadı ile gemi programları ile yükleme
boşaltma kapsamında Cut-off ve berthing window uygulamaları başlatılmıştır.
Özetle Mersin, lojistik konulara endeksli ve hizmet sektörü
ağırlıklı bir il durumdadır ve bu sektörün odak noktası Mersin
limanıdır. Aynı geminin tayfaları olarak, koordineli, düzgün ve
birbirimize destek sağlayacak şekilde çalışmamız gemimizin
daha verimli hızlı ve düzgün rotada gitmesini sağlayacaktır.
33
MERSİN DENİZ TİCARETİ
OCAK 2015
Türk Akımı’nın Güzergahı
Açıklandı
Küresel Isınma Verileriyle
Oynandı İddiası
GİSBİR TV yayın hayatına
başladı
Libya’dan Flaş Türkiye
Kararı
Gazprom Başkanı Aleksey Miller,
Türk Akımı olarak tanımlanan yeni
doğalgaz boru hattının güzergahını
açıkladı. Kıyıköy’den Türkiye’ye girecek yeni doğalgaz boru hattı, Lüleburgaz üzerinden İpsala’ya ulaşacak. Karadeniz’in altından geçecek
doğalgaz boru hattının Kıyıköy’den
Türkiye’ye gireceğini açıklayan Gazprom Başkanı Aleksey Miller, Enerji ve
Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’la
anlaştıklarını, Türk müşterilere doğalgazın Luleburgaz’da verileceğini,
hattın buradan Türkiye-Yunanistan sınırında yer alan İpsala’ya ulaşacağını, toplam uzunluğunun 180 kilometre
olacağını ve İpsala’ya ulaşacak doğalgaz miktarının 47 milyar metreküp
olacağını söyledi. (Vira haber )
Küresel ısınmaya kanıt olarak sunulan
meteoroloji istasyonlarının sıcaklık istatistikleri üzerinde oynandığı iddia
edildi. İngiliz Telegraph Gazetesi’nin
haberine göre, Paraguay, Brezilya,
Kanada ve İzlanda meteoroloji istasyonlarının sıcaklık verileri, soğuma
gösterse bile “değiştirilerek” ısınma
olarak uluslararası istatistiklere aksettirildi ve “son 60 yılda sürekli bir
ısınma olduğu izlenimi” yaratıldı. Habere göre istatistiklerdeki oynamalar,
bölgedeki sıcaklığın her yıl 1 derece
artmış olduğunu gösterecek şekilde
değiştirildi.Habere göre, kutuplardaki
erimelerin artmasına küresel ısınma
değil, Atlas Okyanusu’ndaki daha sıcak su akıntıları yol açtı. Küresel ısınma ve küresel ısınmadaki insani faktörler bilim adamları arasında büyük
tartışma konularından biri.
Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri
Birliği’nin (GİSBİR) interaktif medya
platformu GİSBİR TV yayın hayatına
başladı. Denizi, denizciliği sevdirmek, gemi inşa sanayi konusunda
geniş kitleleri bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla Youtube üzerinde
www.youtube.com/gisbirtv adresinde
yayın hayatına başlayan GİSBİR TV,
Youtube kanalları arasında yerini aldı.
GİSBİR TV, başta Türk Gemi İnşa Sanayi faaliyetlerini merkeze alarak hem
Türkiye’den, hem de dünyadan gelişmelerle, denizcilik sektörü seyirciye
yansıtılacak; özel haberler, röportajlar, bilimsel araştırmalar ve piyasa
analizleriyle gündem oluşturulup çağdaş ve ilgi uyandırıcı bir yayıncılıkla
karşınızda olacak. İzleyici bu ekranda
sadece gemi inşa sanayini değil, denizcilik adına her şeyi bulacak.
Libya’nın uluslararası toplum tarafından tanınan hükümeti, Türk şirketlerini kamu sözleşmeleri dışında
bırakmayı planladığını açıkladı. Bu
karar, Türk şirketlerinin ülkede faaliyet
göstermelerini fiilen olanaksız kılabilir.
Bakanlar kurulunun internet sitesinde
yapılan açıklamada, “Bakanlar kurulu, yabancı şirketlerle tüm alanlarda
yapılan sözleşmeleri gözden geçirme
ve Türk Şirketlerini Libya’da faaliyet
gösterenler dışında bırakma kararı
aldı” denildi. (Reuters, Zaman Gzt)
www.denizhaber.com.tr
www.denizhaber.com.tr
Dökmeci Gemiler Tankere
Dönüştürülüyor !
Scorpio Bulkers şirketi Güney
Kore’de inşa halindeki 3 Capesize
gemiyi daha petrol tankerine (LR1 –
long range 1) dönüştürme kararı aldı.
Gemiler şirketin tanker bölümüne
(scorpio tankers) geçmeden üçüncü bir partiye satılacak. Capesize’lar
2016 da teslim edilecekti. Dönüştürme olacağı için teslim 2017 ye kaldı.
Scorpio Bulkers anlaşma imzaladığı toplam 70 adet yeni inşa geminin
teslim tarihleri yaklaşınca, finansman
sorunu olmamasına rağmen, bu zamandaki çok kötü piyasa navlunlarını
düşünerek gemi sayısını azaltması
gerektiğini düşünüyor. (Aktüel Deniz)
34
DENİZCİLİK GÜNDEMİNDEN KISA KISA
Türk Loydu ve Selah
Tersanesi İşbirliği
Selah Tersanesi, Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı için inşa edileceği 2 adet
Lojistik Destek Gemisi Projesi ile ilgili ile klas anlaşmasını Türk Loydu ile
yaptı. Bu proje, bugüne kadar inşa
edilen projeler içinde, en kısa sürede inşa edilecek proje unvanını da
taşıyor. Lojistik Destek Gemisinin ilki
16 ay gibi kısa bir süre içinde Deniz
Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilecek.İki geminin teslim süresi 26 ay
olacak. (www.denizhaber.com.tr)
Türk Loydu ve İtalyan
Rina, yeni bir işbirliğine
daha imza attı
Türk Loydu – Rina işbirliği yeni meyvelerini vermeye devam ediyor. S.S.
Erdek Deniz Motorlu Taşıyıcılar Kooperatif için iki adet Ro Ro Yolcu gemisinin, double classı Türk Loydu
ve İtalyan Rina işbirliğiyle yapılacak.
www.denizhaber.com.tr
TURMEPA 20 Yaşında
Ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek
ve gelecek nesillere temiz denizlerin
kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye
bırakmak amacını kendine misyon
edinmiş DenizTemiz Derneği/ TURMEPA 20. Kuruluş yılını kutladı. (www.
denizhaber.com.tr)
Şubat ihracatı yüzde 13
düştü
Yeni yıla iyi bir başlangıç yapamayan
ihracat, şubat ayında da üzdü. Özellikle parite ve soğuk hava koşulları ihracatta kaybın sürmesine neden oldu.
Türkiye’nin şubat ayı ihracatı, geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 13
düşüşle 10 milyar 495 milyon dolar
oldu. İhracatın şubat ayında düşmesinde paritedeki gerileme ve olumsuz
hava şartlarının etkili olduğu belirtiliyor. (www.dünya.com)
Ceyhan’dan 2006-2014
yılları arasında 2 bin 793
tanker petrol taşıdı
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru
Hattı ile 2006 yılından 2014 sonuna kadar 280 milyon ton ham petrol
taşındığı bildirildi. British Petroleum
(BP) Azerbaycan ofisinin açıkladığı
verilere göre, hattın faaliyete geçirildiği 2006 haziranından 2014 sonuna
kadar BTC ile yaklaşık 2,1 milyar varil
(280 milyon ton) ham petrol taşındı.
Bu dönemde Ceyhan’a taşınan petrol, 2 bin 793 tankerle dünya piyasalarına gönderildi. Sadece geçen yıl
taşınan petrol miktarı ise 262 milyon
varil (34,8 ton) oldu. (www.denizhaber.com.tr)
Asyaport dev vinçlerine
kavuştu, açılış için geri
sayım başladı
Tekirdağ’da yapımı devam eden Asyaport Limanı’na, dünyadaki en büyük kapasiteli vinçlerden getirildi. 2.5
milyon konteyner kapasiteli limanın
mayıs ayında açılması planlanıyor.
Asyaport’un açılışla ilgili en önemli
taşlarından biri büyük STS denilen
sahil gemi vinçlerinin ikisine kavuştuklarını belirten Uzun, vinçlerin aynı
anda iki konteyneri gemiden alıp
yükleyebileceğini söyledi. Vinçlerin
65 ton kapasiteli, otomasyonlu ve
çok gelişmiş vinçler olduğunu söyledi. Mayıs ayında açılması planlanan
Asyaport Limanı, dünya denizlerinde
mevcut ve gelecek 10 yılda inşa edilebilecek en büyük konteyner gemilerinin bile yanaşabileceği kapasiteye
sahip, Avrupa’nın en büyük 10, dünyanın ise en büyük 60 limanı arasında
yer alacak. (www.denizhaber.com.tr)
35
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
tır. Multi Beam Sonar ile Kaledran koyu ve Kaledran –Selinus
arasındaki 33 kilometrelik kıyı şeridi tamamen taranmıştır.
Yrd.Doç.Dr. Hakan ÖNİZ
Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı
UNESCO UniTwin Sualtı Arkeolojisi Network Koordinatörü
Elde edilen görüntüler GPS koordinatlarıyla kayda alınmış, derinlerde olan görüntüler Sualtı Görüntüleme Robotuyla (ROV)
tespit edilmiştir. Sualtında karşılaşılan tüm kalıntılar hem fotoğraflanarak hem de filme alınarak Kültür Bakanlığına raporlanmış, böylece milli envantere işlenmiştir. Koordinatlar iki farklı
cihazla deniz haritaları ve uydu fotoğraflarına aktarılmış, diğer
görüntülerle birlikte GIS işlemleri için hazır hale getirilmiştir.
321 kilometre uzunluğundaki Mersin kıyıları ise en az Antalya
kadar önemlidir. Tunç çağının en önemli gücü olan Hititlerin
denize bağlantısı bu kıyılarda yaşanmış, bilinmeyen Hitit limanı URA'da bu kıyılarda bir yerlerde gizli kalmıştır. Öte yandan
bu kıyılarda henüz sistematik bir sualtı araştırması yapılmamış
durumdadır. Ekibimiz dünya arkeolojisinin göz bebeği Mersin’in
Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar ve Silifke kıyılarında 2015 yılı
yaz aylarında sistematik bilimsel çalışmalar yapmak üzere hazırlıklarını sürdürmektedir. Mersin İline ait Erdemli, Mersin Merkez
ve Tarsus kıyılarının sualtı araştırmaları ,se 2016 yılı yaz aylarında yapılacaktır.
Mersin’in Batı Sınırı Kaledran’da
Arkeolojik Sualtı Araştırmaları
Selçuk Üniversitesi tarafından 2014 yılı yaz aylarında Antalya
Kıyıları’nda T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve
Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleriyle arkeolojik sualtı tespit
çalışmaları yapılmıştır. Söz konusu çalışmaların bir bölümü Antalya – Mersin il sınırında bulunan Kaledran (Yakacık) köyünde
hayata geçirilmiştir. (Şekil 1) Yaklaşık on beş yıldır sürdürülen
bu araştırmalar sırasında ilk kez rastlanan ahşap çapa kalıntıları
Kaledran’ın sualtı arkeolojisi açısından çok önemli bir alan olduğunu göstermektedir.
batı yönlerinden gelen fırtına sırasında ancak buraya sığınabilir2.
Şekil 1
Antalya İlinin en doğu noktasını oluşturan Kaledran Gazipaşa
İlçesi hudutlarında yer alır. Kaledran köyü ile Mersin’in Anamur
İlçesine bağlı Anıtlı köyü arasında Kaledran adlı bir de çay yer
almaktadır. Köy ve çayın adını Toros Dağları eteklerinde bulunan
“Kalanthos” adlı kaleden aldığı düşünülmektedir. Çayın kıyısında
Büyük Selçuklu döneminden kalma bir yapı ile çayın aktığı bölgede küçük balıkçı teknelerinin kullandığı bir de barınak bulunmaktadır. Barınağın yakınlarında Roma Döneminden kaldığı düşünülen kalıntılarda da mevcuttur. Geçmişte bölgede bir demir
madeninin işletilmiş olduğu bilinmektedir, dolayısıyla demir yataklarının varlığı bölgeye stratejik bir anlam kazandırmaktadır1.
“Dağlık Kilikya” coğrafyasında yer alan bu bölge Gazipaşa’nın
Merkezindeki Selinus antik kenti ile Anamur’da bulunan Anamurium arasında yer alan tek doğal liman özelliğindedir. İki liman
arasındaki 62 kilometrelik mesafe arasında yer alan bu doğal
liman doğu, kuzey ve batı yönlerinden gelen rüzgârlara kapalı,
bölgenin çoğu doğal limanı gibi güney rüzgârına açıktır. Araştırma ekibinin Kaledran’la ilgilenmesinin ana nedenini de doğal
limanlık konumu oluşturmaktadır. Çünkü 62 kilometrelik mesafe
yelkenli tekneler için yaklaşık bir günlük mesafeyi oluşturmaktadır. Dolayısıyla Kilikya bölgesinde seyir halinde bir gemi doğu-
36
Şekil 3
Şekil 2
Kaledran kıyısında yapılmış olan arkeolojik sualtı araştırmalarında çeşitli araştırma yöntemleri ve teknolojileri uygulanmıştır.
Bunların arasında klasik sualtı araştırma yöntemleri en geniş yeri
tutmaktadır. Aletsiz veya aletli dalış yöntemleriyle bölgedeki sığlıklar, burunlar, kayalık kıyı alanları gibi gemilerin kazayla batabileceği yerler araştırılmıştır. Sualtı motorları (scooter) kullanılarak
(şekil 2) batık ya da eser olabilecek geniş alanlar taranabilmiştir. Bu yöntemlerin dışında yine Selçuk Üniversitesi’ne ait 7.5
metrelik Triton 1 sonar teknesiyle de sonar çalışmaları yapılmış-
Kaladran’da yapılan çalışmalarda farklı dönemlere tarihlenen
amfora ve çapa kalıntıları bulunmuştur. Bu güne kadar Antalya
Kıyılarında hiç bulunmamış olan ahşap çapalara ait taş çipolardan (M.Ö. 7-5. yy.) beş adet birden bulunması bölgeye özel
bir arkeolojik önem kazanmıştır. (Şekil 3, 4) Aynı alanda Tunç
Çağı’ndan (M.Ö. 3000- 1200) kalma taş çapalar da görülmüştür. Ancak M.Ö. 7-5. yüzyıllar arasında kullanılmış olan taş çipolu
ahşap çapalar, her tip çapanın bulunduğu Antalya Kıyıları’nda
kronolojik bir boşluğu doldurmuştur. Bütün bu çapalar bu bölgenin Batı – Güney Batı yönünden gelen rüzgârlara karşı erken
dönem bir demirleme yeri olduğunu göstermektedir.
Yukarıda da değindiğimiz gibi Antalya kıyılarında yapılan çalışmalar yaklaşık on beş senedir devam etmektedir. Buna karşın
640 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridinin tamamında arkeolojik eserlerin milli envantere alınması daha uzun yıllar sürecektir.
Şekil 4
DİPNOTLAR
1
Söz konusu demir madeni yakın dönemde işletilmiştir. M.Ö. 2. Binin
ortalarından itibaren Anadolu’da demirin işlendiği bilinmektedir. Sağlam
silahlar üretilebildiği için gümüşten kırk, altından yedi kat değerli kabul
edilen demiri Hititler çok iyi işleyebiliyorlardı. Hitit İmparatorluğunun yıkıldığı M.Ö.1200’lerden sonra demir ustalarının dağılmasıyla demir çağının
başladığı düşünülmektedir. Gazipaşa bölgesi Türkiye demir yatakları açısından da önemli bir bölgedir. Kaledran yakınlarındaki yatakların hangi
tarihten itibaren işlendiği bilinmemektedir. Bu konu çalışıldığı zaman limanda bulunan çapaların yalnızca fırtınadan sığınmak için değil belki de
demir cevrehi ya da işlenmiş demir ticareti için orada oldukları gündeme
gelebilecektir.
2 Eğer fırtına güney yönünden geliyorsa sığınabilecekleri tek yer batıda,
Gazipaşa Güney Köy adasının arkasında kalmaktadır. Kuvvetli fırtınalarda
bu ada da gemilerin güvenliği için yeterli olmamıştır.
37
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
Mehmet Ali Sulutaş
Araştırmacı yazar
ANILAR GEMİSİ: GÜLCEMAL
Gülcemal, 15 Temmuz 1874’te, denize
indirilmiş. İngiltere’nin denizcilik şirketi White Star, İngiltere ile ABD arasında
yolcu taşımak amacıyla yaptırdığı iki gemiden biri. Adı “Germanic”, eşinin adı
“Britanic” idi. Gemiler Kuzey İrlanda’nın
Belfast kentindeki “Harland & Wolf”
tezgâhında 1911’de yapılmıştır. “Titanic”
henüz tezgâhta yapılmaktadır. Germa-
nic, 1902’de, Liverpool merkezli Dominion Lines adlı vapur şirketine satılıp adı
(Kanada’nın başkenti) Ottawa olarak
değiştirilmiş. Yeni sahipler, göçmenleri
Avrupa’dan ABD’ye bu gemiyle taşımış,
Germanic (Ottawa) Gemisi Osmanlı yönetimi (Seyr-i Sefain) adına 1910’da satın
alınmış. 1911’de İstanbul’a gelen Gemiye, Padişah Sultan Reşad’ın annesinin
adı “Gülcemal” (Gülyüzlü) adı verilmiş. İlk
görevi, Türk askerlerini Yemen’e taşımak
olmuş. İkinci göreviyse, Sultan Reşad’ı
Kosova dâhil, Balkan gezisine götürmek
olmuş. Gülcemal, düzenli posta taşımaya
başladığında Karadeniz halkının sevgilisi
olmuş. İstanbul ile Samsun’dan haftada
iki kez posta ve yolcu taşımış. Giresun
limanında Gerze’ye de uğramış. 1960’lı
yıllarda Giresun Adası’na da…
Gülcemal, “Şanlı Yavuz” kadar sevilmiş,
özellikle Karadeniz halkının ağzında, dilinde masallaşmıştır:
“Gülcemal dedukleri denizi elekleyi, bacaları dumanlı kıyıları bekleyi…”
“Gülcemal savruluyi dumanıni, Alıp gittin
yârimi,Yoktur senin imanın…”
Çanakkale Savaşı başladığında düşman
denizaltılarının tehdidi altında asker ve yaralı taşıyan gemilerden bir oldu Gülcemal.
1915 Şubat’ında asker taşırken, Marmara
Denizi’ne sızmış bir İngiliz denizaltısıyla
İmralı Adası önünde torpillendi. Yaralanan
Gülcemal yedekte, İstanbul Tersanesi’ne
getirilip iki yıl onarım gördü. Savaş sonunda, 1918-19 yıllarında Yunan ve Mısır esir kamplarındaki Alman askerlerini
Wilhelmshaven’e ve Hamburg’a taşıdı.
Akdeniz gemisiyle
birlikte Gülcemal,
1920-21 yıllarında, Jorj Dedeoğlu adlı
Rum’a
kiralanıp
Köstence-İstanbulNapoli-Marsilya-NY seferi yaptı dört kez.
38
39
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
Kızına andaç kalan gümüş sigara tabakası da, İstanbul’a yaptığı bir seferde yolcu
olan Troçki’nin armağanıdır.
Gülcemal ile acı anıları olan da var:
1924’te Türkiye ile Yunanistan arasında
imzalanan, “Mübadele Sözleşmesi” gereğince mübadilleri Selanik’ten alıp İstanbul
ile İzmir’e taşımıştı. Sözleşme, 30 Aralık
1923’te yürürlüğe girince, hemen ertesi
gün Samsun yoluna ilk Gülcemal koyulur.
“İstanbul deyince aklıma Gülcemal ile çocukluğum gelir, Anadolu’da, toprak damlı
bir evde,
Gülcemal üstüne türküler söylenir,(2)
Anadolu’da toprak damlı bir evde çocukluğum,
Türk bayrağını ABD sularında ilk dalgalandıran gemimiz olmuştur Gülcemal.
1930’da, Gemi süvarisi Lütfi Kaptan
Gülcemal’e âşık olmuştu bile. Titanik’in ilk
ABD seferinde battığı bölgede, Kanada
sularında sis ve buzdağlarıyla karşılaşır,
40
zorlanmadan NY limanına ulaşır. Yanaşırken hasara yol açar. Tedbir konmaktan
kurtarılan Gemi, dönüşte İstanbul’da törenle karşılanır. Kemanını yanından ayırmayan Lütfi Kaptan 46 yaşında hastalanır, şapkasını askısında yetim bırakır…
Gülcemal’le gider İstanbul’a, Gülcemal’le
gelir…”
B. R. Eyüboğlu
(2)
Süt akar bütün musluklarından, direklerinde
güller tomurcuklanır…
41
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
Yrd. Doç. Dr. Deniz Ayas
Mersin Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi
Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss),
Hamsi (Engraulis encrasicolus) ve
Sardalya (Sardina pilchardus)’nın Sıcak Tütsülenmesi
Sonrasındaki Kompozisyon Oranlarındaki Değişimleri
Su ürünleri, kolayca bozulduğundan daha
fazla raf ömrü kazandırmak, farklı tada
sahip olmasını sağlamak böylece tüketimin çeşidini ve miktarını artırmak amacıyla işlenmektedir. Su ürünleri işleme teknolojisinde işlenecek materyalin kimyasal
kompozisyonunu bilmek, uygun bir işleme teknolojisinde kimyasal kompozisyon
çalışmaları çoğunlukla yeni türlerin işleme
yönteminin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Bunun yanında mevsimsel kimyasal
kompozisyon çalışmaları ile işlenecek
olan türün hangi mevsimde olacağı da
belirlenebilmektedir. Bu amaçla yapılan
çalışmalarda bir çok türün kimyasal kompozisyonu belirlenmiştir. Gökkuşağı alabalığının ham protein değeri %20.7, ham
yağ değeri %6.8 ve sardalyanın ham protein değeri%17.7, ham yağ değeri %2.8
olarak verilmiştir. (Regenstein ve Regenstein, 1991). Diğer bir çalışmada gökkuşağı alabalığı kimyasal kompozisyonu, su
%70-79, yağ %1.2-10.8, protein %18,819.1 ve kül %1.8 olarak bildirilmiştir. Aynı
çalışmada hamsinin kimyasal kompozisyonu su, %75, ham yağ %3.0, ham protein %20.0 ve ham kül %1.3 olarak verilirken; sardalyanın su %60-80, ham yağ
%0.4-0.2, ham protein %16.0- 19.0, ham
kül %1.2 olarak belirtilmiştir. ( Gülyavuz
ve Ünlüsayın, 1999). Başka bir çalışmada
ise, gökkuşağı alabalığının kimyasal kompozisyonları, %74.86 su, %16.54 protein,
42
%4.46 yağ ve %1.80 kül olarak verilmiştir.
( Ünlüsayın ve ark.,2001).
Su ürünlerinin insan beslenmesindeki
önemi ve buna bağlı olarak tüketiminin
yaygınlaştırılma zorunluluğu göz önüne
alındığında tütsüleme ve yeni tütsülenecek türlerin belirlenmesi çalışmalarının
önemi bir kez daha öne çıkmaktadır. Tütsüleme işlemlerinde balık etinin uğradığı
değişimlerin tespit edilmesinin hem insan
sağlığı hem de ürünün besin içeriğinin
belirlenmesi yönünden önemli olduğu
genel kabul görmektedir. Sıcak tütsüleme işleme yönteminde işlenecek materyalin yağ oranının yüksek olması ürünün
kalitesini de olumlu yönde etkilemektedir.
Balığın tütsülenerek işlenmesinde kimyasal kompozisyon oranlarında büyük değişimler ortaya çıktığı daha önceki çalışmalarda tespit edilmiştir. Carassius auratus
(L. 1758)’un tütsüleme öncesi ve sonrası
yaş örnek üzerinden yapılan analizlerinde
erkek ve dişi balıklarda su oranı sıcak tütsülenmiş örneklerde azalırken, ham yağ,
ham kül, ham protein ve karbonhidrat içeriklerinde artış olduğu saptanmıştır. Araştırıcılar tarafından, ham yağ oranındaki
artışın nedeni ise, balıklarda % su oranı
ile % ham yağ oranı arasında ters orantı
olduğundan dolayı, tütsüleme işleminde
su oranının azalmasına bağlı olarak yağ
miktarının da arttığı şeklinde bildirilmiştir
(Ünlüsayın ve ark., 2003). Diğer bir çalışmada proteinin tütsüleme işleminde azalmasının nedeni olarak çözünebilen proteinler, küçük peptidler ve serbest amino
asitlerin pişirme suyuyla kaybolmasından
kaynaklandığı bildirilmiştir (Opstvedt,
1988). Benzer bir çalışmada tütsüleme
sonrasında total protein miktarlarında
düşüşün meydana geldiği, bu düşüş,
düşük moleküler ağırlıktaki çözünebilen
proteinlerin ve amino asitlerin (alanin, glisin, lösin, valin, ve glutamik asit) varlığına
bağlanmıştır. Ek olarak tütsüleme işleminin proteinlerin termal parçalanmasına
neden olabileceği de bildirilmiştir (Ünlüsayın ve ark, 2001).
Bu çalışma ile hedeflenen ise belirlenen
türlerin tütsüleme için uygun olup olmadığı yanında, tütsülenme sonucunda besin
bileşenlerinde ne gibi değişimler olduğunun belirlenmesidir.
Materyal ve Yöntem
Araştırma materyali olarak tütsü öncesi ve
sonrası analizlerde her tür için toplam 30
balık kullanılmıştır. Örneklemede balıkların benzer büyüklükler de olmasına dikkat
edilmiş, gökkuşağı alabalıklarının 220265 g, sardalyaların 61-66 gr, hamsilerin
35-41 g aralığındaki bireyleri analizler için
ocak 2004 de seçilmiştir. Her tür için 15’er
adet örnek baş ve iç organ temizliği yapıldıktan sonra filetolanarak homojenize edilmiştir. Benzer şekilde tütsüleme içinde aynı
işlemler yapılarak 15’er fileto hazırlanmış daha sonra sıcak tütsüleme metoduyla tütsülenmiştir. Tütsüleme işlemi öncesinde
filetolar 15 dakika kuru tuzda bekletilmiş, daha sonra musluk suyuyla yüzey tuzlarından arındırılmış ve sızdırılarak kurutulmuştur.
Tütsüleme işleminde ise filetolar raflara yerleştirilmeden önce
fırın 70-80 oC’ye kadar ısıtılmış ve bu sıcaklıkta filetolar pişme işlemi gerçekleşene kadar (yaklaşık 1,5 saat) tutulmuştur. Pişirme
gerçekleştikten sonra filetolar, meşe ağacının ince testere talaşı
kullanılarak 2 saat süreyle 50-60 oC’de tütsülenmiştir. Tütsülemiş filetolarda homojenize edilerek ham protein, ham yağ, su,
ham kül analizleri yapılmıştır. Matematiksel hesaplamalarla kuru
maddedeki besin bileşen oranları saptanmıştır. Kjeldahl yöntemine göre ham protein (AOAC, 1995), Soxhlet yöntemine göre
ham yağ (James, 1995) analizleri yapılmıştır. Kuru madde analizi
(AOAC, 1995) ise etüvde, 104 C0’ de 4 saat kurutma sonucu,
ham kül analizi yakma fırınında, 550 C0’ de gri kül oluşuncaya
kadar (5 saat) yakılarak sağlanmıştır (AOAC, 1995). Araştırmanın analizlerinden elde edilen veriler SPSS 10.0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Ham protein, ham yağ, su ve
ham kül analizleri için T-testi uygulanmıştır.
Bulgular
Sardalya, gökkuşağı alabalığı ve hamsinin tütsüleme öncesi ve
sonrası kimyasal kompozisyonları belirlenmiş ve türler arasında
besin kompozisyon oranları yönünden önemli farklılıklar olduğu görülmüştür. Her üç türün yaş ağırlık üzerinden tütsü öncesi
protein, yağ ve kül oranlarının tütsü sonrası oranlardan düşük
olduğu belirlenmiştir. Kuru madde üzerinden ise üç türün tütsü öncesi protein oranlarının tütsü sonrasına göre daha yüksek
olduğu saptanmıştır. Tütsüleme işlemlerinde bir miktar protein
kaybolmuştur. Her üç türün taze ağırlık üzerinden tütsüleme işlemi sırasında yağ oranlarında ise küçük bir artış belirlenirken,
kül oranlarında yüksek bir artış meydana gelmiştir. Araştırılan
örnekler içinde en yüksek protein değeri kuru madde üzerinden
sardalya da belirlenirken (%77.55), hamsinin de yakın bir protein oranına (%74.66) sahip olduğu saptanmıştır. Taze örneklerde
en yüksek ham yağ oranı (%7.02) gökkuşağı alabalığında belirlenmiştir. Taze örnekte ham yağ miktarı en düşük olan sardalya
da (%3.89), en yüksek su oranı tespit edilmiştir (%75.50). Taze
örneklerde en yüksek ham kül oranı (%1.54), en yüksek ham
yağ oranı (%7.02) belirlenen gökkuşağı alabalığında saptanmıştır. Örneklerin ham protein oranının su oranıyla paralel, ham yağ
oranının ise su oranıyla ters orantılı, ham kül oranıyla paralel
değişim gösterdiği belirlenmiştir (Tablo 1).
Tartışma ve Sonuç
Sardalyanın ham protein (%19.00) ve ham yağ (%3.89) oranlarının, Regenstein ve Regenstein (1991) tarafından yapılan çalışmadaki ham protein (%17.7) ve ham yağ (%2.8) oranları ile
benzerlik taşıdığı saptanmıştır. Gülyavuz ve Ünlüsayın (1999)
tarafından belirtilen ham protein (%16.0-19.0) oranı benzerken,
ham yağ (%0.4-0.2) oranının farklı olduğu belirlenmiştir. Aynı
araştırıcıların belirttiği su (%60-80) ve kül (%1.2) oranlarının sardalyanın su (%75.50) ve kül (%1.20) oranlarıyla benzeştiği görülmüştür (Tablo 1).
Gökkuşağı alabalığının ham protein (%19.23) ve ham yağ
(%7.02) oranlarının, Regenstein ve Regenstein (1991) tarafından yapılan çalışmadaki ham protein (%20.7) ve ham yağ
(%6.8) oranları ile benzerlik taşıdığı görülmüştür. Gülyavuz ve
Ünlüsayın (1999) tarafından belirtilen ham protein (%18.8-19.1),
ham yağ (%1.2-10.8), ham kül (%1.8) ve su (%70-79) oranlarının çalışmadaki ham protein (%19.23), ham yağ (%7.02), ham
kül (%1.54) ve su (%72.06) oranları ile örtüştüğü belirlenmiştir.
Ünlüsayın ve ark. (2001) tarafından yapılan çalışmada belirtilen
ham protein (%16.45), ham yağ (%4.46), ham kül (%1.8) ve su
(%74.86) oranlarının, çalışmadaki oranlarla küçük farklılıklar olduğu tespit edilmiştir (Tablo 1).
Hamsinin ham protein (%19.56), ham yağ (%4.72), ham kül
(%1.39) ve su (%73.80) oranlarının, Gülyavuz ve Ünlüsayın (1999) tarafından belirtilen ham protein (%20.0), ham yağ
(%3.0), ham kül (%1.3) ve su (%75) oranları ile genel olarak benzediği, % ham yağ oranının ise farklı olduğu görülmüştür (Tablo
1).
Çalışmada belirlenen her üç türe ait kimyasal kompozisyon
oranları ile daha önceki yapılan çalışmalar arasında genel olarak
benzerlik bulunduğu belirlenmiştir. Kimyasal kompozisyon oranlarının beslenme, yaş, cinsiyet, üreme dönemi, sıcaklık gibi bir
çok biyolojik ve ekolojik faktör tarafından etkilendiği göz önüne
alınarak, kimyasal kompozisyon oranlarındaki küçük farklılıkların bu faktörlerden kaynaklanmış olabileceği değerlendirilmesi
yapılmıştır.
Protein oranı yüksek olan hamsi ve sardalya da su oranı yüksek
belirlenirken, yağ oranı yüksek olan gökkuşağı alabalığında su
oranı diğer türlere göre daha düşük olduğu belirlenmiş, buradan
incelenen balıklarda protein oranının su miktarı ile doğru, suyun
ise yağ miktarı ile ters orantılı olduğu sonucuna varılmıştır.
Tablo 1.’de görüldüğü gibi hamsi, sardalya ve gökkuşağı alabalığının tütsülenen filetolarının su kaybetmesinden dolayı kuru
madde miktarında bir artış, buna bağlı olarak da % ham protein,
% ham yağ ve % ham kül oranlarında da taze filetolara göre
yüksek değerler bulunmuştur. Carassius auratus (L. 1758)’un
tütsüleme öncesi ve sonrası yaş örnek üzerinden yapılan ana-
43
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
lışmada (Bilgin ve ark. 2001) da, balığın
tütsülenmesinin ham kül miktarında artış
meydana getirdiği ve bu artışın balığın
tuzlanması sırasında karkasa giren tuz
miktarına bağlı olduğu belirtilmiştir.
Araştırma materyali olarak seçilen türlerden sardalyanın az yağlı, gökkuşağı alabalığı ve hamsinin yağlı balıklar olduğu
değerlendirmesi yapılmıştır. Tütsülenecek
materyalin yağ oranının tütsüleme için
temel bir kriter olduğu düşünüldüğünde,
sardalyanın sıcak tütsüleme için uygun
bir materyal olmadığı, gökkuşağı alabalığı ve hamsinin ise tütsülenerek değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır.
Kaynakça
lizlerinde erkek ve dişi balıklarda su oranı
sıcak tütsülenmiş örneklerde azalırken,
ham yağ, ham kül, ham protein ve karbonhidrat içeriklerinde artış olduğu saptanmıştır (Ünlüsayın ve ark., 2003).
Yaş örnek üzerinden yapılan analizlerde
taze örneklere göre tütsülenmiş örneklerin protein oranındaki artış, tütsüleme yapılırken ısıtma, pişirme ve tuzlama işlemi
ile balık karkasının su kaybetmesi ve çok
az bir kısmı ise mekaniksel işlemlere bağlı
su azalmasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Taze ve tütsülenmiş örneklerin kuru
madde üzerinden ham protein miktarları
karşılaştırıldığında ise, tütsülenmiş örneklerin ham protein miktarında azalma,
ham yağ ve ham kül miktarında ise artışın olduğu tespit edilmiştir. Ham protein
oranlarındaki bu azalma çözünebilen proteinler, küçük peptidler ve serbest amino
asitlerin pişirme suyuyla kaybolmasından
kaynaklanmıştır. Opstvedt (1988) tarafından yapılan çalışmada proteinin tütsüleme işleminde azalmasının nedeni olarak
çözünebilen proteinler, küçük peptidler
ve serbest amino asitlerin pişirme suyuyla kaybolmasından kaynaklandığı bildirilmiştir. Benzer bir çalışmada tütsüleme
sonrasında total protein miktarlarında
düşüşün meydana geldiği, bu düşüş,
düşük moleküler ağırlıktaki çözünebilen
proteinlerin ve amino asitlerin (alanin, glisin, lösin, valin, ve glutamik asit) varlığına
bağlanmıştır. Ek olarak tütsüleme işleminin proteinlerin termal parçalanmasına
neden olabileceği de bildirilmiştir (Ünlüsayın ve ark, 2001).
Tütsülenmiş örneklerde taze örneklere
göre su miktarındaki büyük oranda düşüşün nedeni, tütsüleme işlemi sırasındaki
pişirme işlemlerinde kaybolan su ile tuzla-
44
ma işleminde tuzun su çekici özelliğinden
kaynaklı kaybolan su olduğu saptanmış,
çok az oranda ise mekaniksel işlemlerden kaynaklı su miktarında bir azalma
olduğu düşünülmektedir. Yaş örnek üzerinden yapılan analizlerdeki ham yağ
miktarındaki büyük orandaki göreceli artışın nedeni, tütsüleme işlemi sırasındaki
pişirme işlemlerinde su oranının düşmesinden kaynaklanmıştır. Kuru maddedeki
değerlerindeki gerçek küçük artışın ise,
duman materyalinin yapısında bulunan
yağ yapısındaki bileşiklerden meydana
geldiği düşünülmektedir. Ünlüsayın ve
ark. (2003) tarafından yapılan çalışmada
tütsüleme sonunda ham yağ oranındaki
artışın nedeni, balıklarda % su oranı ile
% ham yağ oranı arasında ters orantıdan kaynaklandığı, tütsüleme işleminde
su oranının azalmasına bağlı olarak yağ
miktarının da arttığı şeklinde bildirilmiştir .
Yaş örnek üzerinden yapılan analizlerde tütsülenmiş örneklerin taze örneklere
göre ham kül miktarındaki büyük oranda
artışın nedeni, tütsüleme işlemi sırasındaki pişirme işleminde filetolardaki su
oranının düşmesi ve balık filetolarının
tuzlama işlemi sırasında çıkan su yerine
geçen tuzdan kaynaklanmıştır. Kuru örneklerdeki artışında balıkların tütsülenmesi işleminde tuzlama safhasında balığın karkasına tuz almasından ve ısı etkisi
ile balık karkasının su oranının azalması
nedeni ile gerçekleşmiştir. Steiner-asiedu
ve ark. (1991), tarafından da % ham yağ
ve % ham kül oranlarının farklı geleneksel
pişirme teknikleriyle (yağda kızartma, sıcak tütsüleme ve haşlama) arttığı ve bu
geleneksel pişirme teknikleri uygulanan
tüm örneklerde yüksek ham kül oranlarının bulunduğu bildirilmiştir. Diğer bir ça-
AOAC, 1995. Official methods of analysis
of AOAC International, Arlington, VA.
Bilgin, Ş., Ünlüsayın, M. ve Gülyavuz, H.,
2001. Utilization of Clarias gariepinus
(Burchell 1822) according to different
processing methods and determination of
chemical components (in Turkish), Turk J
Vet Anim Sci., 25: 309- 312.
Gülyavuz, H. ve Ünlüsayın, M., 1999. Su
ürünleri işleme teknolojisi, Ankara, Şahin
Matbaası.
James, C. S. 1995. Analytical chemistry of
foods, New York, Chapman and Hall.
Opstvedt, J., 1988. İnfluence on protein
quality, s. 23-39, J. R. Burt (ed), Fish smoking and drying, England, Elsevier Science
Publisher.
Regenstein, J. M. and Regenstein, C. E.,
1991. Introduction to fish technology, New
York, Van Nostrand Reinhold.
Steiner-Asiedu, M., Julshamn, K. ve Lie,
Ø., 1991. Effect of local processing methods (cooking, frying and smoking) on
three fish species from Ghana: Part. proximate composition, fatty acids, minerals,
trace elements and vitamins, Food Chemistry, 40: 309-321.
Ünlüsayın, M., Bilgin, Ş. ve İzci, L., 2003.
The determination of flesh productivity,
chemical components and shelf life of
Goldfish (Carassius auratus L. 1758) at +4
oC after hot smoking (in Turkish), Eğridir
Su Ürünleri Fakültesi Dergisi, 8: 62-70.
Ünlüsayın, M., Kaleli, S. ve Gülyavuz, H.,
2001. The determination of flesh productivity and protein components of some fish
species after hot smoking, Journal of the
Science of Food and Agriculture, 81: 661664.
45
MERSİN DENİZ TİCARETİ
RÖPORTAJ
ŞUBAT 2015
“Denizler bizim değil,
orada yaşayan canlılarındır”
Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bedi Cicik ile deniz
kirliliğinin nedenlerini ve alınması gereken önlemleri konuştuk. Deniz kirliliğinde en
büyük faktörün insan olduğunun altını çizen Prof. Dr. Bedi Cicik, çözümün toplumun
bilinçlendirilmesine bağlı olduğunu söylüyor.
46
Deniz kirliliği nedir?
Deniz kirliliğinin nedenleri nelerdir?
Konuyu sadece deniz kirliliği şeklinde
değil de kara kirliliği, hava kirliliği, deniz kirliliği ve tüm yaşam ortamlarının
kirliliği şeklinde ele almalıyız. Daha
doğrusu kirliliği genel anlamda tanımlayacak olursak; saflıktan sapma
anlamına gelir. Konuyu biraz daha
açarsak örneğin; bir orman içerisindeki akan dereyi düşünelim. Normalde bu akan bir sudur ancak üzerine
yaprakların düşmesi onun doğallığından, saflığından saptırdığı için kirlilik
meydana gelmektedir. Genel olarak
kirliliği bu şekilde tanımlayabiliriz.
Bundan 40 yıl önce insanlar ekonomik, sosyokültürel ve çevre kavramları
birbiri ile bağlantılı değildi. Bunun birden fazla nedeni vardır. Çünkü nüfus
bugünkü kadar yoğun değildi. Çünkü
tarımda bu kadar fazla kimyasal madde kullanılmıyordu. Dolayısıyla bu
kavramlar birbirinden bağımsız olarak
değerlendiriliyordu. Ancak insan nüfusunun artmasıyla birlikte, arz-talep
çerçevesi içerisinde üretimi arttırmak
amacıyla yoğun kimyasal maddelerin
kullanımı, özellikle nüfus artışına paralel olarak şehirleşmenin gelişmesi
ve evlerde kullanılan kimyasal atıkların doğada başlıca alıcı ortam olan
sulara katılmasına neden olmuştur.
Bu kimyasal maddeler ve atıklar nehirler, akarsular aracılığı ile denizlere
taşınmaktadır. Bunun sonucunda denizlerde kirlilik meydana gelmektedir.
Denizlerde kirliliğinin asıl kaynağı ise
derelerden, akarsulardan, evsel alanlardan, deşarj edilen atıkların denize
ulaşmasıyla olur.
Deniz kirliliğinde insan faktörünün etkisi nedir?
Aslında doğadaki kirliliğin, deniz-
47
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
RÖPORTAJ
lerdeki kirliliğinin başlıca kaynağı insanlardır. İnsandan
başka hiçbir faktör yoktur. İnsan nüfusu arttıkça, artan
nüfusu beslemek amacıyla üretimi arttırmak zorundasınız. Üretimi arttırmak amacıyla özellikle tarımda kimyasal
gübre ve pestisit kullanmak zorundasınız. Ayrıca güncel
yaşamı kolaylaştırmak amacıyla endüstriyel gelişimlerde
bir takım madenler kullanılmaktadır. Tüketilebilir doğal
kaynaklardan petrol kullanılmakta. Bunların atıklarının
hepsi denizlerdeki kirliliğinin başlıca nedenlerini oluşturmaktadır. Tüm bunları kullanan da insandır.
canlılar kirlilikten etkilenmektedir.
Deniz kirliliğini önlemek için yapılan
çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Denizlerin temizlenmesinde yerel yönetimler atık su arıtma tesisleri aracılığıyla deşarjların zararsız hale getirilip
su kaynaklarına aktarılması şeklinde
işlemler yürütülmektedir. Ancak maalesef bu atık su arıtma tesislerinde
kirleticilerin üç aşamada olur. Mekanik, kimyasal, biyolojik arıtımdan geçtikten sonra ancak sucul kaynaklara
deşarj edilmesi gerekir. Fakat bu çok
pahalı bir yöntem olduğu için genelde
uyulmuyor.
Deniz kirliliğini, hava kirliliği ve hava kirliliğinden ayıran en
önemli özellik akarsular aracılığıyla denizlere katılan kirleticiler suyun çözücü özelliği nedeniyle çok geniş alanlara
yayılabilmektedir. Denizlerdeki dalgalar ve akıntılar bu
kirleri geniş alanlara yaymaktadır.
Deniz kirliliğinin hayatımız üzerindeki etkileri nelerdir?
Öncelikli olarak insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri
için mutlaka beslenmeleri gerekiyor. Mutlaka protein gereksinimlerini karşılamaları gerekiyor. Bugün tarım alanlarının yerleşime açılması nedeniyle özellikle ekilebilir alanların da daralması, ayrıca buna bağlı olarak meraların
tahrip edilmesi, hayvancılığın gerilemesi ile birlikte kara-
RÖPORTAJ
sal protein kaynakları yok olmaktadır. Bu noktada denizdeki ürünler çok önem kazanıyor. Dolayısıyla denizlerdeki
Denizlerdeki kirleticileri başlıca iki
gruba ayırabiliriz. Bunlardan biri çöp
adını verdiğimiz özellikle plastik parçalanması çok uzun yıllar alan ürünler; ikinci olarak da kimyasal kirleticiler şeklinde sınıflandırabiliriz.
Ülkemizdeki kıyı, çevre denetimlerini
yeterli buluyor musunuz?
Ülkemizde tabi ki, özellikle son yıllarda kıyı koruma denetimleri çok yoğun
bir şekilde yapılmaktadır. Özellikle
Mersin bölgesinde kıyı şeridinin denetimi, nesli tükenme tehlikesiyle karşı
karşıya kalan deniz kaplumbağaların
üreme sahası olması nedeniyle büyük
önem taşıyor. Bu bağlamda çevre, kıyı
bandında sahilin korunması ve buradaki kirliliğe karşı büyük bir mücadele
verilmektedir.
48
Ülkemizde denizlerimize yeterince
önem verilmemesinin nedeni sizce ne
olabilir?
Üç tarafı denizlerle çevrili ülke olmamıza rağmen denizlere yeteri kadar
önemi veremedik. Denizlere yeteri
kadar önem veremeyişimizin sebebi
biraz kültürden kaynaklanıyor. Çünkü
biz toplum olarak protein ihtiyacımızı
karşılamak için denizden daha çok
karasal ürünlerle ilgileniyoruz. Küçükbaş hayvanlarla protein ihtiyacımızı
karşılıyoruz. Su ürünleri tüketimi bir
kültür olayıdır. Japonya’da su ürünleri tüketimin çok fazla olduğunu görüyoruz. Bunun en önemli sebepleri;
Japonya’nın bir ada ülkesi olması ve
topraklarının tarıma elverişli olmayışıdır. Dolayısıyla Japonya’da bu sebepler bir kültür oluşturmuştur.
Denizler bizim değildir. İnsanların değildir. Dünya denizleri orada yaşayan
canlılarındır. Dolayısıyla bizim o alanları kirletmeye hakkımız yoktur. Aynı
şeyi kendimizi onların yerine koyduğumuzda daha kolay anlayabiliriz.
Deniz çok ayrı bir dünyadır. Çok fazla sayıda türü barınmaktadır. Dünyada yaşamın devam etmesi için, söz
konusu canlıların yaşamını devam
ettirebilmesi için denizel ortamların
kirletilmemesi hem denizde yaşayan
canlılar için hem de deniz ürünlerini
tüketen bizler için tarihi önem taşıyor.
Peki bu kirliliği önlemek için neler yapılabilir? Hangi önlemler alınabilir? Bu
konuda bize bilgi verebilir misiniz?
Toplumsal bilincin oluşturulması en
önemli çözüm önerisi olarak akla gelmektedir. Toplum bu konuda bilinçlendirildiği takdirde, kimyasal maddelerle üretim yerine organik tarıma ağırlık
verip, kimyasal gübre ve kimyasal
zehirlerden uzak bir üretim yöntemi
belirlendiği zaman deniz kirliliği ortadan kalkmasa bile azalacağı kanaatindeyim.
Mersin sahiline bakacak olursak, kıyı
temizliği konusunda yerel yönetimlere
düşen görevler nelerdir?
Öncelikle kirliliği bir bütün olarak ele
almak gerekir. Mersin sahil şeridinde
yerleşen bir ilimiz. Özellikle tarımın,
ülkemizde yaş sebze ve meyvenin büyük bir kısmının üretildiği şehir. Atık su
arıtma tesisinin tam olarak hayata geçirilmesi, sahil şeridindeki yapılarda
denetimler arttırılarak denizlere deşarjın kontrol edilmesi, deniz trafiğinde
kontrollerin yapılması bölgemizdeki
kirliliği azaltacaktır.
Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Yaşamımızı devam ettirmek için, gelecek kuşaklara güzel bir dünya bırakmak için, yanı başımızdaki denizleri
özellikle denizde yaşayan canlıları,
onların devamlılığı açısından kirletilmemesi gerekir. Denizler orada yaşayan canlılarındır. Onların hayatlarına
müdahale etmeyelim.
49
MERSİN DENİZ TİCARETİ
ŞUBAT 2015
MERSİN CHAMBER OF SHIPPING
PORT OF
MONTH OF
PORT STATISTICS
CARGO MOVEMENT - INWARDS/ OUTWARDS
LOADED (IN TONS)
COMMODITIES
DOMESTIC
EXPORT
: MERSİN
: JANUARY-DECEMBER
2014
DISCHARGED (IN TONS)
TRANSIT
TRSHPMNT TOTAL
COMMODITIES
DOMESTIC
IMPORT
TRANSIT
TRSHPMNT TOTAL
CEMENT64.337 998.365 88.186 1.150.888 CEMENT44.843
42945.272
CEREALS
31.116 188.747 5.123 2.372 227.358 CEREALS
1.708.491
5.900
2.641
1.717.032
CHEMICALS
8.879 913.459
24.155 17.825 964.318 CHEMICALS
2.290.496
33.337
16.609
2.360.512
20.070
CITRUS141.309 8.284149.593 CITRUS26.910
13227.041
CNTR166 337.595 337.761 CNTR350.038350.038
CONST. MACHINERY
400 COTTON
11.753 73 115 12.341 CONST. MACHINERY
23.921
13.950
174
38.045
62.770 10.249 401 73.420 COTTON
376.607
1.843
143
378.593
EMPTY MAFIS
168 12 180 EMPTY MAFIS
12
12
FERTILIZERS
58.111 61.192 535 139.823 FERTILIZERS
507.513
9.664
757
590.002
5.924 1.575.791 FOOD STUFF
735.434
80.976
6.030
822.439
19.984 FOOD STUFF
1.519.620 50.248 72.068
FROZEN MEAT
2.136 358
2.494 FROZEN MEAT
17.639
90.483
49
108.171
FRUITS
223.917 3.703 1.859 229.479 FRUITS
158.451
450.479
2.148
611.078
GENERAL CARGO
2.332.407 191.758 55.562 2.585.754 GENERAL CARGO
2.979.259
372.414
53.610
3.469.353
189.540 928 191.255 47.159
2.112
655
49.926
6.027 GLASS
787 64.070
GLASS
LEGUMES220.785 5.383 226.168 LEGUMES1.106.645
12.596
351
1.119.592
LIVE STOCK423
9 433 LIVE STOCK1.5001.500
MACHINERY78.953
1.685 272 80.910 MACHINERY127.888
14.677
422
142.987
MINERALS
14.695 2.089.075 2.451 416 2.106.637 MINERALS
1.900
452.369
1.745
337
456.351
PETR.PRODUCTS
25.146
704.766 150 17 730.078 PETR.PRODUCTS
458.484
3.847.192
50.676
17
4.356.369
RICE
6.474 146.730 13.571 47 166.821 RICE
506.932
15.725
522.656
SODIUM CARB.451.983
55452.038 SODIUM CARB.879879
SUGAR1.862 6.502 152 8.516 SUGAR76.342
94777.289
TEXTILE
443.379 15.083 2.753 461.216 TEXTILE
768.916
51.544
2.818
823.278
TIMBER
8.472 4.226 566 13.263 TIMBER
109.398
6.543
1.565
117.506
VEGETABLE OIL
101.557 4.815 4.504 110.876
VEGETABLE OIL
961.082
4.720
3.975
969.777
VEHICLES
23.397 4.763 33 28.193 VEHICLES
80.170
67.263
90
147.524
TOTAL
10.913.848 840.417 94.281 12.025.604 TOTAL
92.390
19.303.223
177.058
616.592
16.956.049 1.638.192
TOTAL (LOADED & DISCHARGED)= 31.328.827 TONS
LOADED
DISCHARGED
num.
D+E+T TRSHPMNT TOTAL
189.8441.751
12.4750
180.4662.709
77.5060
370.3104.460
89.981 0
550.7767.169
167.4870
460.2914.460
718.2637.169
50
PASSENGER SHIP
D+I+T
num.
TRSHPMNT TOTAL
G. TOTAL
num.
191.595129.6791.716
12.47571.2390
131.395322.990
71.23983.714
183.175225.7852.675
77.50642.9060
228.460411.635
42.906120.412
374.770355.4644.391
89.981 114.1450
359.855734.625
114.145204.126
557.945581.2497.066
167.487157.0510
588.3151.146.260
157.051324.538
464.751469.6094.391
725.432738.3007.066
474.000938.751
745.3661.470.798
35
25

Documenti analoghi