Deniz Ticareti Dergisi Şubat 2015 Sayısı
Transcript
Deniz Ticareti Dergisi Şubat 2015 Sayısı
DENİZ TİCARETİ Şubat 2015 | Yıl 22 | Sayı 273 Mersin’in Vergi Rekortmenleri Ödüllendirildi Ertuğrul Fırkateyni Sualtı Kazılarında Heyecan Verici Gelişme Türkiye 2014 Yılı Kruvaziter Turizmi Değerlendirmesi 2014 Yılı Mersin Limanı Değerlendirmesi Ertuğrul’a sahip çıkmak... Mersin Deniz Ticaret Odası, kuruluşundan bu yana “görevinin bilincinde” olarak çalışmalarını İskeleye bağlanmış küçük bir yelkenli MDTO’nın Aylık Yayın Organı Şubat 2015 Yıl: 22 Sayı: 273 MDTD Basın Meslek İlkelerine Uyar. İÇİNDEKİLER 5-6 Mersin’in Vergi Rekortmenleri Ödüllendirildi 8-11 MDTO’dan Haberler 14-17 Kısa Kent Haberleri 19-23 Denizcilik Haberleri 24-25 Hatıra Kent Mersin 27 Deniz Feneri 28-29 Türkiye 2014 Yılı Kruvaziyer Turizmi Değerlendirmesi 30-33 Mersin Liman Değerlendirmesi 34-35 Denizcilik Gündeminden Kısa Kısa 36-37 Mersin’in Batı Sınırı Kaledran’da Arkeolojik Sualtı Araştırmaları 39-40 Anılar Gemisi: GÜLCEMAL 42-44 Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss), Hamsi (Engraulis encrasicolus) ve Sardalya (Sardina pilchardus)’nın Sıcak Tütsülenmesi Sonrasındaki Kompozisyon Oranlarındaki Değişimleri 48-49 Röportaj: “Denizler bizim değil, orada yaşayan canlılarındır” 50 İstatistik sürdürmektedir. Mersin ve ülke denizcilik sektörünün sorunlarının çözümü ve sektörün gelişmesi yönünde yaptığı çalışmaların yanı sıra Mersin’deki sosyal, kültürel ve sanat çalışmalarına da katkı koyarak, önemli bir görevi yerine getirmektedir. En önemlisi de “Türkiye’nin geleceğinin denizlerde” olduğunu bilerek, denizcilik eğitimine ve denizci gençler yetişmesi konusunda yaptığı yatırımlardır. Dahası , Türk Denizciliğinin yalnızca geleceği değil geçmişine de ışık tutacak çalışmalarda ön saflarda yer almayı kendine ilke edinmiştir. Bunlara bir örnek, bundan tam 125 yıl önce Japonya’da batan Ertuğrul Fırkateyni’nin sualtı kazılarına sponsor olarak tarihin gün yüzüne çıkması için çaba vermektedir. 1890 yılında Finagora kayalıklarına çarparak batan ve 540 denizcimizin şehit olduğu kaza sonrası Türk –Japon ilişkileri için önemli adımlar atılmıştır. Bu yıl Türk- Japon diplomatik ilişkilerinin de 90. yılıdır. Türk- Japon dostluğunu temel taşı sayılan bu elim kazada yaşamını yitiren denizcilerimizin anısını yaşatmak, geçmişe sahip çıkmak açısından son derece önemlidir!.. “Ertuğrul Fırkateyni; Japonya’da bir Osmanlı Gemisi” adıyla hayata geçirilen projenin ana sponsoru MDTO’dur.. Ve de çalışmalar uluslararası bir ekip tarafından yürütülmektedir. Sualtı Araştırmacısı Tufan Turanlı başkanlığında Türk ve Japon dalgıçların yanı sıra İspanyol arkeolog ve ABD’li bilim adamları geçtiğimiz ay yaptıkları dalışlarda önemli kalıntıları su yüzüne çıkarmayı başarmıştır... Bu eserler Japonya’daki “Ertuğrul Araştırma Merkezi’nde konservasyon ve restorasyon çalışmaları ile sergilenmeye hazırlanmaktadır. Ertuğrul Fırkateyni’nde çıkarılan bu eserler İstanbul ve Mersin Deniz Müzelerinde sergilenerek, denizcilerimizin anıları yaşatılacaktır. İstanbul Deniz Müzesinde 2 Nisan 2015’te sergilenmeye başlanacak eserler, yıl sonuna doğru da Mersin Deniz Müzesi’ne taşınarak, Mersinlilerle buluşturulacak. Projenin en büyük hedefi, “Ertuğrul Şehitlerinin Anısını Yaşatmaktır”. Durum böyle olunca, Mersin Deniz Ticaret Odası’nın bu projeye ana sponsor olup, sahip çıkması kadar doğal bir şey olamazdı... MDTO da her zaman olduğu gibi kurucu Meclis Başkanımız rahmetli İrfan Solmazer’in “Gereği yapılsın” sözlerini unutmayarak , gereğini yaptı... Sık sık yineliyorum. “Türkiye dünyanın en güzel ülkelerinden biri. Mersin de Türkiye’nin en güzel kentlerinden” diye... Önemli olan bu güzelliklere sahip çıkmaksa, herkese görev düşmektedir! Ve de, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ün, “Mersinliler; Mersin’e Sahip Çıkınız!..” deyişini unutmadan! Çünkü, MDTO Mersin için var!.. Saygıyla Ali ADALIOĞLU Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü (MDTO adına): M. Cihat LOKMANOĞLU Genel Koordinatör: Ali ADALIOĞLU Yayın Kurulu: M. Cihat LOKMANOĞLU, Jozef ATAT, Atahan ÇUKUROVA, Mişel ŞAŞATİ, İskender BOTROS, Bedii CANATAN, Özcan BARUT, Korer ÖZBENLİ Yayın Planlama Yönetimi: Tetis Medya Ajansı Basım Yeri: Alev Dikici Basım & Ambalaj Ltd. Şti Tel : 0322 435 13 13 Fax : 0 322 436 34 81 Adres: Döşeme Mahallesi Cumhuriyet Cad. No:133 01130 Adana Basım Tarihi: Şubat 2015 Yönetim Yeri: Pirireis Mah. İsmet İnönü Bulvarı No: 45 33110 Pk: 45 Mersin/Türkiye Tel: 0324 327 70 00 (pbx) Faks: 0324 329 52 30 E-posta: [email protected] [email protected] www.mdto.org.tr MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 Mersin’in Vergi Rekortmenleri Ödüllendirildi Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı 2014 yılı vergi rekortmenlerini açıkladı. Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyelerinden İskender Botros, Gelir Vergisi Rekortmeni olurken, Mişel Şaşati, Kurumlar Vergisi Rekortmenleri sıralamasında 2. sırada yer aldı. 4 Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı, 26. Vergi Haftası etkinlikleri kapsamında, Mersin Vergi Rekortmenleri Ödül Töreni düzenledi. Mersin Vergi Dairesi Başkanı Adem Güngör’ün ev sahipliğinde Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törene, Mersin Vali Vekili Cezmi Türk Göçer, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, oda ve kurum başkan ve müdürleri, iş adamları ile vergi rekortmenleri katıldı. bir olgu olduğunu vurgulayan Göçer, verginin tıpkı vatan görevi askerlik gibi bir yükümlülük olduğunun altını çizerek, “Vergi ekonomik ve sosyal hayatımızda böylesine önemli bir olay. Kamu hizmetlerinin sunumunda, hizmet alımında, vatandaşın emrine verilmesinde yüzde 85 oranında vergi gelirleri var” diye konuştu. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in mesajının sinevizyon gösterisiyle sunulduğu törende konuşan Vali Vekili Göçer, verginin dünyada ayrı bir hukuk dalı olarak okutulduğunu, ekonomik ve sosyal hayata, uygulanan vergi politikalarıyla yön verildiğini ifade etti. Türkiye’de de verginin artık Anayasa’ya girecek kadar önem verilen Vergisini ödemeyenlerin vergi kaçakçılığı yaptıklarını dile getiren Göçer, “Ne yazık ki, böyle önemli bir olayda ülkemizde hala kayıt dışı ekonomiden bahsediliyor. Kayıt dışı kabaca vergi kaçakçılığı demektir. Namusuyla, şerefiyle kazanmış, vergisini veren kişinin yanında aynı kazancı, belki daha fazlasını kazanan biri de kayıt dışın- “Kayıt Dışı Vergi Kaçakçılığı Demektir” da kalarak vergisini vermiyor. Büyük bir haksız rekabet. Kayıt dışıyla mücadele sadece Gelir İdaresi’nin çabasıyla değil, topyekun bir mücadele gerektiriyor. Bu da herkesin elini taşın altına koymasıyla olur. Vergi Haftası’nın en önemli etkinliği de vergisini ödeyen kişileri ödüllendirmek, topluma takdim etmek, düzgün, namuslu iş adamlarımızın yalnız olmadıklarını göstermek ve bu çabalarının örnek olmasını sağlamak. Vergi yükümlülüğünü yerine getiren arkadaşlarımı huzurunuzda kutluyorum” ifadelerini kullandı. “Mersin, Ödediği Vergiye Göre Hak Ettiği Yerde Değil” Vergi konusunda en önde olan, en fazla vergi veren tüm kişi ve kuruluşları kutlayan Başkan Kocamaz da vergiciliğin, so- 5 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 ğuk bir yüzü olmasına karşın ülkenin kalkınmasına yönelik kaynak üretilmesinde ve ülkenin geleceğiyle ilgili yapılacak yatırımlarda, özellikle gelecek nesillere daha müreffeh bir ülke teslim edilmesinde çok önemli bir gayret olduğunu söyledi. Mersin’in, yıllardır ülke ekonomisine en fazla katkı sağlayan iller arasında ön sıralarda yer aldığına dikkat çeken Kocamaz, “Ankara’ya ödenen vergiler bazında Mersin 81 il içerisinde 6. sırada yer alıyor. Aynı şekilde geriye dönüş konusunda biraz şanssızız. Genel idareden yapılan yatırımlar açısından Mersin maalesef 24. sıradadır. Bu demektir ki, Mersin kendisinden daha gerideki 18 ili bir şekilde sübvanse etmektedir. Bizim bütün gayemiz, Mersin’in bir an evvel hak ettiği karşılığı görmesi ve hak ettiği konuma gelmesidir. Mersin’in ödediği vergiye göre bugün hak ettiği yerde olmadığını hepimiz biliyoruz. Bazı yatırımlar yapılmaya çalışılsa da havaalanı ve sahil bölgesindeki yatırımlar gibi bir kısım yatırımların bir türlü hayata geçirilememiş olması da bizi ziyadesiyle üzmektedir” şeklinde konuştu. Ne kadar çok vergi verilir, istihdam yapılır ve ülkenin kalkınmasına katkı 6 sunulursa yerel yöneticilerin de yükünün o denli hafiflediğine vurgu yapan Kocamaz, ödüle layık görülen vergi rekortmenlerini kutladı. İdaremiz Kayıt Dışı Ekonomi ile Mücadelede Etkinliğini Her Geçen Gün Arttırmaktadır. Mersin Vergi Dairesi Başkanı Güngör ise Gelir İdaresi Başkanlığı’nın, kamu harcamalarının en önemli finansman kaynağı olan vergiler ile diğer gelirleri, Anayasa ve vergi kanunları çerçevesinde, mükellef haklarını gözeterek tahsil ettiğini kaydetti. Gelir İdaresi Başkanlığı’nda gerek mükellef idare ilişkilerinde gerek mükelleflere hizmetin teknolojik alt yapı imkanlarından yararlanma noktasında gerekse yapısal anlamda devrim niteliğinde atılımlar yapıldığını aktaran Güngör, tüm vatandaşların vergi yükümlülüğünü yerine getirmesi ve vergi yükünün toplumun tüm kesimlerine adil bir şekilde dağıtılmasını sağlayacak şekilde gerekli önlemleri de almaya devam ettiklerinin altını çizdi. Güngör, “Bu çerçevede, kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına alma ve vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi için denetim kapasitesini arttırmaya yönelik çalışmalara devam edilmektedir. Ekonomik aktiviteleri kavrayarak kayıtlı ekonomiyi teşvik eden, mükellef haklarını gözeterek vergiye gönüllü uyumu sağlayan ve kaliteli hizmet sunmayı amaç edinen idaremiz kayıt dışı ekonomi ile mücadelede etkinliğini her geçen gün arttırmaktadır. Adaletli ve güvenilir vergi toplayabilmemiz, yatırım, istihdam ve üretim artışıyla doğrudan ilişkilidir. Bu vesileyle vergisini zamanında ve tam olarak ödeyen, yatırım yapan ve istihdama önemli katkısı olan iş adamlarımıza, sanayicilerimize ve tüm mükelleflerimize müteşekkiriz” dedi. Konuşmaların ardından Vali Vekili Göçer ve Başkan Kocamaz, kurumlar vergisinde sırasıyla ilk 5’e giren Opus Mersin İç ve Dış Ticaret A.Ş., Mersin Denizcilik Faaliyetleri ve Ticaret A.Ş., Botros Levante Taşımacılık ve Ticaret LTD. Şirketi, Aksun Tarımsal Ürünler A.Ş. ve Yol Su Yapı Yayıncılık Nakliye Sanayi Ticaret Limitet Şirketi temsilcileri ile gelir vergisinde sırasıyla ilk 5’e giren İskender Botros adına Adana Şirket Genel Müdürü Tamer Erdal, Mehmet Hanefi Küçük, Fuat Soylu, Rasim Çavaş ve Mişel Şaşati’ye ödüllerini verdiler.(İHA) 7 MERSİN DENİZ TİCARETİ MDTO’DAN HABERLER ŞUBAT 2015 MDTO’DAN HABERLER Ertuğrul Firkateyni Sualtı Kazılarında Geminin Kasasından Savrulan Paralara Ulaşıldı Mersin Deniz Ticaret Odası sponsorluğunda yürütülen Ertuğrul Firkateyni sualtı kazılarında heyecan verici gelişmeler yaşandı. Kazılarda geminin kasasından savrulan paralara ve gemideki denizcilere ait 246 esere ulaşıldı. kentindeki Türk Müzesi yetkililerine teslim ettik" dedi. Osmanlı Parası Çıkmaması Son Derece normal Turanlı, "Daha öncede değerli altın ve gümüş paraların çıktığı bölgede; 1889 yılına ait değerli gümüş Japonya ziyaretinden dönerken 1890 yılında kayalıklara çarparak batan Ertuğrul Firkateyninde yapılan kazı ve kurtarma çalışmalarında geminin kasasından savrulan, Japon, İngiliz ve Hong Kong’a ait altın, gümüş ve bronz paralar bulundu. Ertuğrul Projesi kapsamında Mersin Deniz Ticaret Odası ana sponsorluğunda yürütülen sualtı kazılarında paraların yanı sıra kasaya ait olduğu sanılan kilit parçaları ile firkateyne ve denizcilere ait olduğu belirtilen 264 kalıntı da gün yüzüne çıkartıldı. Kazıdan çıkarılan eserlerin konservasyon ve restorasyon çalışmaları Ertuğrul Araştırma Merkezi’nde sürdürülüyor. 8 Proje BaşkanıTufan Turanlı’nın başkanlık ettiği araştırma ekibinde sekiz Japon dalgıç, İspanyol arkeolog ve ABD’li bilim adamları yer alıyor. Ekip sualtı kazılarını sahilden 100 metre açıkta ve 20 ila 40 metre derinlik arasında yürütüyor. Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Başkan Tufan Turanlı, "Çalışmalar Ertuğrul kalıntılarının nispeten daha iyi korunmuş olduğu ’mağara’ olarak adlandırılan büyük bir kayanın altında sualtı çökmesiyle oluşan bölgede yoğunlaşıyor. 2008-2010 tarihleri arasında da araştırmacıların çalıştığı mağarada bulunan eserler, yörede devamlı esen Meiji Yen’ine ulaştık. Araştırmacıların ve Japon uzmanların ilgisini çekti. Yoğun olarak aynı noktadan İngiliz, Japon, Hong Kong parası çıkarken, Osmanlı parası çıkmamasını ilk önce yadırgamıştık. Fakat biraz düşününce bunun son derece normal olduğuna kanaat getirdim. Bugün bile yurt dışına çıkan herhangi bir ülke vatandaşı yanında kendi ülkesinin fırtına ve tayfunlardan oldukça iyi korunmuş durumda. 12-17 metre arasında değişen nispeten sığ derinlikte olan Ertuğrul Firkateyni kalıntıları yörede esen fırtınalardan devamlı zarar görmekte. Gerek şiddetli kazanın, gerekse battığı yerdeki devamlı fırtına ve deniz hareketleriyle Ertuğrul’dan kalan sınırlı malzeme her geçen gün yok olmakta. Bu eserlerin yok olmasıyla Ertuğrul şehitlerinin anıları da ortadan kayboluyor. Projeye başladığımız 2007 yılından beri 7550 eseri kurtardık, konservasyonunu gerçekleştirdik. Geminin bulunduğu Kushimoto 9 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 MDTO’DAN HABERLER MDTO’DAN HABERLER MDTO’ya Ziyaretler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mersin Başkonsolosu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İl Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Üyeleri ile Mersin Vergi Dairesi Başkanı ve beraberindeki heyet Mersin Deniz Ticaret Odasını ziyaret etti. parasını değil, ziyaret edeceği ülkenin parasını veya o gün kabul gören para birimini taşımayı tercih eder. Bugün nasıl ABD doları uluslararası rağbet gören bir para birimi ise 19’uncu yüzyıl sonlarında rağbette olan para ise İngilizlerin altınıydı. Haliyle Ertuğrul’un İngiliz altını ve ziyaret etmekte olduğu Japonya ve Hong Kong paralarını kasasında bulundurması doğaldır. Bulduğumuz para kasasının kilidi olabilecek malzeme yani metali; kaliteli ve her türlü etkene bilhassa denize dayanıklı olduğu kesin. Danıştığımız bir uzman bunun en güçlü ve üstün metallerden yapılmış bir kilit aksamı olabileceği görüşünde. Bütün paraları bu mağaranın içerisinde bulmamız nedeniyle, geminin kasasının da buralarda bir yerde olduğunu düşünüyo- ruz. Acaba Ertuğrul’un kasasını mı bulduk diye açıkçası heyecanlanıyorum. Daha fazla para bulmak beni heyecanlandıran konu değil. Kasalar para kadar diğer kıymetli eserlerin muhafaza edilmesinde kullanılır. Belki de Ertuğrul’un son günlerine şehit denizcilere ait bir kalıntı veya belgeye rastlayabilir miyiz düşüncesindeyiz. Su altında ve araştırma merkezindeki çalışmalarımız sürüyor" dedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mersin Başkonsolosu Ayşe Volkan İnanıroğlu MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu ile görüştü. TOBB İl Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı ve Üyeleri Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetimine nezaket ziyaretinde bulundu. Öte yandan Japon medyasının Ertuğrul Projesine ilgisi devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Japon medya devi NHK televizyonu, Ertuğrul Projesini ve proje kapsamında yürütülen sualtı kazılarını tüm dünyaya canlı ve İngilizce olarak duyurdu. Mersin Vergi Dairesi Başkanı Adem Güngör ve beraberindeki heyet 26. Vergi Haftası kutlamaları kapsamında MDTO’yu ziyaret ederek Oda yönetimi ile görüştü. 23 Şubat-1 Mart tarihleri arasında kutlanan Vergi Haftası kapsamında gerçekleştirilecek etkinlikler hakkında bilgi veren Başkan Adem Güngör, bu etkinliklerle toplumda vergi bilincini yükseltmeye çalıştıklarını kaydetti. MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu ise Vergi Dairesi personelinin Vergi Haftası’nı kutladı. 10 11 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 MDTO’DAN HABERLER ACI KAYBIMIZ Mersin Deniz Ticaret Odası Meclis Katip Üyesi, Mersin Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Burmar Vapur Acenteliği Nakliye ve Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti Yönetim Kurulu Başkanı Korkmaz Çangır 5 Şubat 2015 tarihinde vefat etti. Çangır’ın cenazesi 6 Şubat Cuma günü Zonguldak 10 Temmuz Mezarlığında toprağa verildi. Mersin Deniz Ticaret Odası ailesi olarak, Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve denizcilik camiamıza başsağlığı dileriz. 12 13 KISA KENT HABERLERİ KISA KENT HABERLERİ Kocamaz, Anamur İle Mersin Arasında Deniz Seferlerinin Yapılabileceğini Söyledi Mısır’ın Kararı İhracatçıları Telaşlandırdı MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, bölgedeki turizmi geliştirmek için Anamur-Mersin arasında deniz ulaşımı sağlayacaklarını ve Adana ve Hatay Büyükşehir Belediyeleri’nin de projeye katılmak istemesi halinde karşılıklı deniz seferleri yapılabileceğini kaydetti. Home & Office Concept ve Öncül Sefa İletişim işbirliğiyle düzenlenen ‘1. Yapı Zirvesi’ bölge illerinden gelen çok sayıda mimar, iç mimar, müteahhit ve bürokratın katılımıyla Sheraton Otel’de yapıldı. Zirve kapsamında düzenlenen “Adana ve Mersin’in Kent Vizyonu” konulu panele Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Ramazan Akyürek’in konuşmacı olarak katıldı. Adana ve Mersin arasında yıllardır süren rekabetin nasıl işbirliğine dönüşeceğinin cevaplarının arandığı oturumda konuşan Burhanettin Kocamaz, iki kent arasında bugüne kadar şovenizme dayalı karşılıklı bir mücadele olduğunu ancak bundan sonra el ele, kol kola çalışmalar yapılacağını kaydetti. ‘İnanmak başarmanın yarısıdır’ diyen Kocamaz, Mersin ve Adana’da kent planlaması ve imar düzenlemesi noktasında yapılacak çok işin olduğunu kaydetti. Mersin’deki çarpık kentleşmenin yok edilip modern ve yaşanabilir bir 14 kent haline getirmek için 1/50 bin ölçekli il çevre düzenlemesi yapacaklarını belirten Kocamaz, 1 milyon 600 hektar alanda çalışmaların başladığını vurguladı. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerektiğini de söyleyen Kocamaz, Çukurova bölgesinin güneşlenme süresi en uzun bölge olduğu için potansiyelinin değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. “Kentlilik Bilincini Oluşturamadık” Adana ve Mersin illerinin ortak talihsizliğinin göç ve çarpık kentleşme olduğunu yineleyen Ramazan Akyürek ise geniş vizyonlu çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etti. Yaşanabilir kent özleminin yüzde 10’unun bile gerçekleştirilemediğini savunan Akyürek, “En büyük sıkıntılardan biri, kentlilik şuurunun yerleşmemiş olması. Biz Adana olarak kentlilik bilincini oluşturamadık, kıstaslarına riayet etmeyi öğretemedik. Bir insan kentte yaşama lüksüne inandığı kadar kentte yaşama mecburiyetine de katlanabilmeli. Tüm bu olumsuzluklara bakarak beise kapılmayacağız” diye konuştu. Akyürek, belediyelerin aldığı ödeneğin de yetersiz olduğunu sözlerine ekledi. Mersin’den Hatay’a Kadar Sahil Yolu ve Deniz Seferi Panelin sonunda soru-cevap bölümüne geçildi. Paneli dinlemeye gelenlerden bir kişi, başkanların somut ortak projelerinden bahsetmesini istedi. Başkan Burhanettin Kocamaz, Anamur ve Mersin arasındaki turizmi geliştirmek için deniz seferi başlatacaklarını ve Hatay ile Adana Büyükşehir Belediyeleri’nin projeye dahil olmak istemesi halinde filoya ekleyecekleri gemilerle, karşılıklı deniz seferleri yapabileceklerini söyledi. Ramazan Akyürek ise en büyük hayalinin Mersin kıyısından sahil yolunun Adana ve İskenderun’a kadar gitmesi olduğunu kaydetti.(İHA) Mısır’ın 23 Nisan 2015’te sona erecek olan Türkiye-Mısır ve Mısır-Suudi Arabistan arasında mutabakat zaptıyla tesis edilen Ro-Ro hattının yeniden tesis edilmeyeceğini açıklamasıyla acil bir toplantı gerçekleştiren oda başkanları, durum değerlendirmesi yaptı. Toplantıda konuşan Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin, anlaşmanın yenilenmesinin şart olduğunu söyledi. Ortadoğu ülkelerine çalışan Hataylı nakliyecilerin yatırım, müşteri ve acente ağının büyük kısmının Ortadoğu bölgesinde yer aldığını hatırlattı. Mısır, 23 Nisan 2015 tarihinde sona erecek olan Türkiye-Mısır ve Mısır-Suudi Arabistan arasında mutabakat zaptıyla tesis edilen Ro-Ro seferlerinin yeniden tesis edilmeyeceğini açıklamıştı. Bu açıklamanın ardından Ortadoğu’ya ihracat yapan ve Mersin limanlarını kullanan oda başkanları Hatay’da düzenlenen toplantıda bir araya geldi. Toplantıda konuşan ATSO Başkanı Hikmet Çinçin, konunun bölge taşımacıları, ihracatçıları ve üreticileri için yaratacağı sorunların tespiti ve giderilmesi üzerine bu toplantıyı gerçekleştirme ihtiyacı hissettiklerini söyledi. Çinçin, Ortadoğu’da, özellikle Suriye’de yaşanan siyasi karışıklıkların bölge esnaflarını ve nakliyecilerini olumsuz etkilediğini ifade ederek, Suriye ve Suriye üzerinden diğer “Bizi Sıkıntılı Günler Bekliyor” Mısır’ın kararı nedeniyle nakliye sektörünün yanı sıra ihracatçılar ve üreticileri de sıkıntılı günlerin beklediğini söyleyen Çinçin, şöyle devam etti: “Üzülerek takip etmekteyiz ki ülkemiz ve Mısır hükümeti arasında yaşanan siyasi gerginlik sebebiyle Mısır hükümeti tarafından Türkiye-Mısır ve Mısır-Suudi Arabistan arasında mutabakat zaptıyla tesis edilen deniz ve karayolu transit taşımacılığı (Ro-Ro) anlaşmasının yenilemeyeceği hususunda açıklamalar yapılmıştır. Bu sorun nakliye sektörümüze darbe vurmanın ötesinde sektörü bitirme noktasına taşıyacaktır. Söz konusu anlaşmanın yenilenmesi bölgemizdeki ticaret ve ekonomik dengeler açısından oldukça büyük önem arz etmektedir. Zira konu sadece nakliye sektörü ile bağlantılı değildir. Bu sektörün etkileşimde olduğu ihracatçılarımızı ve üreticilerimizi de sıkıntılı günler beklemektedir.” Sözleşmenin yenilenmemesi durumunda ise önlerinde iki alternatif olduğunun altını çizen Çinçin, “Mısır dışında Ro-ro taşımacılığı ancak Süveyş Kanalı’nın geçilmesiyle veya siyasi ilişkilerimizin pek parlak olduğunu söyleyemeyeceğimiz İsrail üzeri bir güzergah yardımıyla gerçekleştirilebilecektir. Bu güzergahlara baktığımız zaman dezavantajlarını da görmek kaçınılmazdır. Süveyş geçişi nakliyecilerimize yüksek maliyetleri ile ağır bir maddi yük yükleyecektir. İsrail üzeri geçişler ise yoğun bürokratik engeller sebebiyle riskli bir ortam yaratacaktır” dedi. (İHA) 15 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 KISA KENT HABERLERİ Mersin’de 50 Bin Öğrenciye 100 Ton Portakal Mersin Büyükşehir Belediyesi, hem çiftçiye destek olmak hem de öğrencilerin vitamin almalarını sağlamak amacıyla Mersin merkez ve 4 ilçedeki okullarda 50 bin öğrenciye 100 ton portakal dağıttı. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı tarafından ‘Üreticilerimiz mağdur olmayacak, öğrencilerimiz vitamine doyacak’ sloganıyla bir organizasyon gerçekleştirdi. Mersin’de yaşanan don olayından etkilenen Çukurovalı çiftçilere destek olmak için 100 ton portakal satın alan Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığı, Mersin merkezde 19, Tarsus’ta 9 okul ile Mut, Gülnar ve Çamlıyayla’daki tüm okullarda 50 bin öğrenciye dağıttı. Projenin amacı hakkında bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Celal Taş, hedeflerinin, çiftçiye destek olmanın yanı sıra çocuklara narenciyenin insan sağlığı açısından önemini aşılamak ve öğrencilerin daha çok C vitamini tüketmelerini sağlamak olduğunu söyledi. Taş, “Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Kocamaz, daha önce Valiliğimiz İl Koordinasyon Kurulu’nun 19 Ocak 2015 tarihinde almış olduğu karar gereği, üreticinin dalda kalan narenciyelerini değerlendirmek, üreticiye destek olmak ve bunun yanında öğrencilerimizin de bir şekilde vitamin almasını sağlamak adına, bu projeyi başlattı. Proje kapsamında Mersin merkezde 19 okulda, Tarsus’ta 9 okulda, Mut, Gülnar ve Çamlıyayla’nın tüm okullarında yaklaşık 50 bin öğrenciye, 100 ton civarında narenciye dağıttık” dedi. Projenin, alım gücü düşük öğrencilerin ağırlıkta olduğu okullarda uygulandığını ve alınan portakalların tamamının dağıtıldığını ifade eden Taş, “ Bölgemizde yaşanan don olayı nedeniyle üreticilerimizin mallarının bir kısmı ellerinde kalmıştı. İşte bu projemizi hem üreticilerimizi desteklemek hem de maddi durumu iyi olmayan ailelerimizin bulunduğu okullardaki çocuklarımız narenciyeden, C vitamininden nasiplensinler ve biraz daha sağlıklı olsunlar düşüncesiyle gerçekleştirdik” diye konuştu. (İHA) KISA KENT HABERLERİ AKİB Mersin’de Dış Ticaret Bilgilendirme Semineri Düzenledi Ekonomi Bakanlığı ile Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) işbirliğiyle düzenlenen “Dış Ticaret Bilgilendirme Seminerleri”nin, aralarında Mersin’in de bulunduğu 4 ildeki ilk bölümü tamamlandı. AKİB’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye genelinde Ekonomi Bakanlığı ve İhracatçı Birlikleri işbirlikleri ile düzenlenen eğitimlerin AKİB’le düzenlenmesi planlanan Adana, Antakya, Karaman ve Mersin ayakları, ilgili illerdeki Ticaret ve Sanayi Odaları destekleri ile gerçekleştirildi. Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü Dış Ticaret Uzmanı Mehmet Soylu Güldalı, seminerlerde, katılımcılara ihracatta firmalara sağlanan devlet yardımlarını anlattı. Sunumunda, ihracat hedefine ulaşılması için ihracatçıya her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirten Güldalı, Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi, Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği, Pazara Giriş Belgelerinin Desteklenmesi, Türk Ürünlerinin Yurtdışında Markalaşması, Türk Malı İmajının Yerleştirilmesi ve TURQUALITY’nin Desteklenmesi ile Yurt Dışı Birim, Marka ve Tasarım Destekleri ile Yurt Dışında Gerçekleştirilen Fuar Katılımlarının Desteklenmesi konularında firmalara bilgi vererek, bu desteklerden daha fazla yararlanılması gerektiğini kaydetti. Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Müdürlüğü’nden Dış Ticaret Uzman Yardımcısı Sedat Erdoğdu ise döviz kazandırıcı hizmetler konusunda katılımcılara bilgi verdi. Dış Ticaret Bilgilendirme Seminerleri, Niğde, Kayseri ve Osmaniye’de de ücretsiz olarak düzenlenecek. (İHA) Genel Türkiye’nin Göç Haritası Açıklandı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Diyarbakır Bölge Müdürü Salih Uras, Türkiye’nin göç istatistiklerini açıkladı. Açıklanan istatistikte, Türkiye’de 2 milyon 618 bin 275 kişinin farklı illere göç ettiği tespit edildi. TÜİK Diyarbakır Bölge Müdürü Salih Uras, Türkiye’nin göç haritasını açıkladı. Uras, yaptığı açıklamada, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 31 Aralık 2014 tarihli verilerine göre, bir yıl içinde Türkiye’de 2 milyon 681 bin 275 kişinin farklı bir ile göç ettiğini ifade ederek, Türkiye’de geçtiğimiz yıl 53 ilin verdiği göç, aldığı göçten fazla, 28 ilin ise aldığı göç, verdiği göçten daha fazla olduğunu söyledi. Uras, göç edebilecek her bin kişi için net göç sayısını ifade eden net göç hızının -45,57 ile en fazla göç veren ilin Çankırı olduğunu söyledi. Çankırı’yı -32,32 ile Kars, -29,61 ile Ağrı'nın takip ettiğini belirten Uras, bölgelerine bağlı Diyarbakır’ın -6.77, Şanlıurfa’nın ise -7.21 olduğunu ifade etti. Uras, en fazla göç alan illerin net göç hızı sıralamasında Bayburt 42,17 ile ilk sırada yer aldığını belirterek, Bayburt’u 24,25 ile Tekirdağ, 20,95 ile Muğla'nın takip ettiğini aktardı. Uras, verdiği göç, aldığı göçten fazla olan, net göç hızı negatif illeri şöyle sıraladı: "Çankırı -45.57, Kars -32.32, Ağrı -29.61, Ardahan -26.52, Yozgat -26.28, Muş -25.47, Erzurum -22.3, Kırıkkale -19.86, Bitlis 16 -17.66, Çorum -16.51, Ordu -15.59, Van -15.4, Hakkari -13.33, Kilis -13.05, Bingöl -12.89, Adıyaman -12.88, Niğde -12.02, Siirt -11.91, Zonguldak -11.07, Mardin -10.82, Iğdır -10.59, Nevşehir -10.42, Sivas -8.2, Afyonkarahisar -8.02, Burdur -7.89, Elazığ -7.77, Şanlıurfa -7.21, Kırşehir -6.94, Şırnak -6.92, Aksaray -6.85, Diyarbakır -6.77, Bartın -5.84, Amasya -5.72, Sinop -5.69, Kütahya -5.45, Adana -5.35, Batman -5.32, Tokat -4.75, Isparta -4.68, Karaman -4.63, Hatay -4.27, Artvin -3.74, Kahramanmaraş -3.01, Malatya -2.84, Samsun -2.72, Manisa -2.09, Uşak -2.02, Rize -1.88, Kastamonu -1.69, Edirne -1.69, Düzce -0.76, Osmaniye -0.66, Bilecik -0.11". TÜİK Diyarbakır Bölge Müdürü Salih Uras, aldığı göç, verdiği göçten fazla olan, net göç hızı pozitif illeri ise Bayburt 42.17, Tekirdağ 24.25, Muğla 20.95, Gümüşhane 18.9, Yalova 16.09, Balıkesir 14.94, Kocaeli 14.4, Çanakkale 13.55, Aydın 12.99, Antalya 12.87, Eskişehir 9.83, Erzincan 8.12, Ankara 7.8, Giresun 7.56, Kayseri 5.75, Bursa 5.64, İzmir 5.61, Tunceli 5.52, Sakarya 4.72, Denizli 3.59, Trabzon 2.75, Kırklareli 2.55, Gaziantep 1.07, Karabük 1.05, İstanbul 1, Bolu 0.7, Mersin 0.44, Konya 0.16 olarak sıraladı. (İHA) 17 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 DENİZCİLİK HABERLERİ ÇANAKKALE’YE 14 KRUVAZİYER GEMİSİYLE, 14 BİN TURİST GELİYOR! Çanakkele Deniz Savaşları’nın 100. yıldönümü nedeniyle Avustralya ve Yeni Zelanda’dan kruvaziyer gemilerle kente turist yağacak. 14 kruvaziyer gemi ile yaklaşık 14 bin yolcu ve gemilerde görevli yaklaşık 6 bin mürettebat geliyor. Kentteki yatak kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle atalarını, savaştıkları topraklarda anmak isteyen Avustralya ve Yeni Zelanda vatandaşları kruvaziyer gemiler kiralayarak sorunu aşmaya yönelik pratik bir çözüm geliştirdi. 24 Nisan’da düzenlenecek olan resmi anma törenlerine katılacak olan İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’i 7 destroyer koruyacak. Çanakkale Limanı’na aynı anda sadece 2 gemi yanaşabildiği için gelen gemilerin çoğu limanın karşısında açıkta demirleyecek. 21 Nisan’da 5 gemi gelecek İlk gemi olarak 17 Nisan tarihinde MSC Orchestra geliyor. Gemi 26 Mart’ta Avustralya’nın Fremantle Limanı’ndan demir alıyor. Gemi, Avustralya’dan aldığı 3 bin 200 yolcu 17 Nisan’da Çanakkale’ye varacak. İki gün Kepez Limanı’nda kaldıktan sonra İstanbul, Kuşadası, Yunan adalarını gezerek 24 Nisan’da yeniden Çanakkale’ye gelecek ve bu kez demir sahasına gidip açıkta bekleyecek. MSC’nin Çanakkale’ye gelecek ikinci gemisi MSC Opera 2 bin 99 yolcu ve 700 tayfası ile 21 Nisan’da Kepez Limanı’na yanaşacak. Nisan’ın 19’un da ise Saga Saphire 750 yolcusu ve 450 mürettebatı ile Kepez Limanı’na yanaşacak, 20 Nisan’da ayrılacak. Çanakkale en yoğun gemi hareketliliğini 21 Nisan’da yaşayacak. Bu tarihte Silver Wing ve Silver Cloud 296’şar yolcu ile geliyor. Yolcu sayısı az olan bu gemiler son derece lüks. Aynı gün Le Soleal gemisi 264 yolcusu ile Azamara Journey gemisi 694 yolcu ve MSC Opera 2 bin 99 yolcu ile gelecek. 22 Nisan’da Island Sky 110 yolcusu ile Celestral Cristal gemisi de 23 Nisan’bin 200 yolcusu ile açıkta demirleyecek ve 25’inde demir alacak. 25 Nisan’da bu kez Celebrity Constellation gemisi 2 bin 38 yolcusu ile Kepez Limanı’na yanaşacak. Bu gemi de 26 Nisan’da Çanakkale’den ayrılacak. 25 Nisan’da Gemini gemisi 916 yolcusu ile gelip, 26 Nisan’da ayrılacak. 26 Nisan’da Le Lyrial 264 yolcu ile Kepez Limanı’na yanaşacak. Son olarak 27 Nisan’da 18 da Variety Voyager bin 593 yolcu ile limana yanaşacak. Alana giriş sayısı 13 bin kişi ile sınırlandı 1’nci Dünya Savaşı sürerken, Avustralya- Yeni Zelanda askerleri (ANZAK) Birlikleri 25 Nisan 1915 günü Çanakkale’deki Türk topçu bataryalarını imha etmek için karaya çıkmış ve Aralık 1915’e dek süren kanlı muharebelerde yenilgiye uğratılmıştı. O tarihten beri Avustralya ve Yeni Zelanda vatandaşları her yıl 25 Nisan’da ve ikinci çıkarmanın yapıldığı 6-9 Ağustos’ta Çanakkale’yi ziyaret edip atalarını anıyor. Bu yıl savaşın 100’üncü yıldönümü olduğu için Britanya Krallığı ile Avustralya ve Yeni Zelanda anma törenlerini daha gösterişli yapmak istedi. Avustralya ve Yeni Zelanda başbakanları ile İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in de törene katılacak olması Ankara’yı da harekete geçirdi. Çanakkale Deniz Savaşları’nın en önemli günü olan ve İngiliz donanmasının yenilgiye uğratıldığı 18 Mart 1915’in yıldönümündeki törenlere daha fazla önem veren Türkiye, bu kez 25 Nisan için de tören hazırlamaya karar verdi. ANZAK anma gününden iki gün önce, 23 Nisan günü İstanbul’da bir resepsiyon ve barış zirvesi’ planlayan Ankara, katılacak olan yabancı devlet ve hükümet temsilcileriyle 24 Nisan günü de Çanakkale’de tören düzenleyecek. Başbakan Ahmet Davutoğlu başbakanlara, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da devlet başkanlarına birer mektup göndererek “Çanakkale savaşlarının 100’üncü yıldönümünde sizleri de aramızda görmekten memnuniyet duyacağız” dedi. Elde edilen bilgilere göre; Çanakkale Valiliği 25 Nisan’da tören esnasında alana giriş sayısını 13 bin kişi ile sınırladı. İzin kartı olmayanlar tören alanına giremeyecek. O tarihlerde okullardan öğrencilerin ve Türk vatandaşlarının da tören alanına girişine izin verilmeyecek. Açıkta demirleyen gemilerin yolcuları İstanbul ve diğer illerden getirilecek tur yatları ile karaya çıkarılacak. Çanakkale’ye yıl boyunca 68 yolcu gemisinin gelmesi planlıyor. Kent, 18-27 Nisan tarihleri arasında tarihinde görmediği yoğunlukta kruvaziyer gemisini ağırlamış olacak. www.denizhaber.com.tr. 19 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 DÜNYANIN EN BÜYÜĞÜ 2016’DA SUYA İNİYOR BAKAN ELVAN'DAN DENİZCİLERE MÜJDE Royal Caribbean International için STX Saint-Nazaire Tersanesi’nde inşa edilen ve Oasis Sınıfının üçüncü gemisi “Harmony Of TheSeas”, 2016 yılının Nisan ayında denizle buluşacak. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, CNR EXPO Yeşilköyde gerçekleştirilen Boat Show 8. Uluslararası Deniz Araçları Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarının açılışına katıldı. Dünyanın en büyük ikinci kruvaziyer işletmecisi olan ve bünyesinde 5 kruvaziyer markasını barındıran Royal Caribbean International Grup için Fransa’nın STX Saint-Nazaire Tersanesi’nde inşa edilen “Harmony Of TheSeas” isimli Oasis sınıfı üçüncü kruvaziyer gemisi, 2016’nın Nisan ayında suya indirilecek. Açılışta konuşma yapan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Elvan, denizciliğin en büyük sorununun koster yenilemesi olduğunu söyledi. Bakan Elvan, konuyla ilgili görüşlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda dile getirdiğini söyleyerek, önerge yasalaşır yasalaşmaz koster filosunu baştan aşağı yenileyeceklerini belirtti. 2009 yılında hizmete alınan Oasis of theSeas ve 2010 yılında sefere başlayan Allure of the Seas, isimli Oasis sınıfı kruvaziyer gemilerinden sonra, dünyanın en büyük kruvaziyer gemisi olacak olan “Harmony Of TheSeas”in 5 bin 479 yolcu kapasitesine sahip olacağı kaydedildi. Royal Caribbean International’dan yapılan açıklamaya göre, bu sene Haziran ayında teslim edilecek olan Anthem of theSeas ve 2016 yılının Ağustos ayında suya indirilecek olan Ovation of theSeas isimli Quantum sınıfı kruvaziyer gemileri ile pazar payını büyütmeyi hedefledikleri belirtildi. . www.denizhaber.com.tr. 8 MİLYON TON PLASTİK OKYANUSLARDA YÜZÜYOR Okyanuslara ulaşan plastik atık miktarının yaklaşık olarak 8 milyon tonu bulduğu hesaplandı. 8 milyon ton plastik New York’un Manhattan adasından 34 kat daha büyük ya da İstanbul’un yaklaşık olarak yarısı kadar bir alanın tümünü kaplayabilecek bir miktara denk geliyor. Denizlere dökülen, sürüklenen ya da uçan atıkların miktarı hakkındaki araştırmanın sonuçları, Federal Amerikan Bilimin İlerlemesi Derneği’nin senelik toplantısında açıklandı. Aynı zamanda Science dergisinde de yayınlanan yeni araştırmanın sıfatı , sadece kıyılara vuran ya da su üzerinde yüzen değil, okyanuslarda biriken tüm plastik atıkları hesaplamış olması. Buna göre dip akıntılarına takılarak, suyun içinde daimi devinim halinde olduğu bildirilen plastik çöp miktarı bundan evvel sanılandan en az 20 kat fazla. Balık Yerine Plastik Araştırmacılar nüfus, üretimi yapılan çöp miktarı, atıkların yönetimi gibi konulardaki uluslararası verilerden yola çıkarak, okyanus ortamına girme ihtimali yüksek olan plastik miktarını hesapladı. 2010 senesi için gerçekleşen tahminler, bu miktarın 4,8 ile 12,7 20 DENİZCİLİK HABERLERİ DENİZCİLİK HABERLERİ milyon ton arasında olduğunu gösterdi. 8 milyon ton ise ortalama bir sayı. O sene içinde üretimi yapılan plastiğin sadece küçük bir kısmı. Araştırmaya öncülük eden Dr. Jenna Jambeck Alt sınır olarak belirlenen 4,8 milyon ton ise kabaca, dünyada bir sene içinde tutulan ton balığı miktarına eşit. Araştırmacılardan Kara Lavender Law, “Denizden çıkardığımız ton balığının yerine, plastik dolduruyormuşuz gibi” diyor. Araştırmada, okyanusa girmesi mümkün plastik atıklardan en çok fazla hangi ülkelerin mesul olduğu da sıralandı. Listede bulunan 20 ülke, okyanusa giren plastik atıkların % 83’ünden sorumlu. Bunların başında Çin geliyor. Ancak araştırmacılar, Çin’in büyük nüfusu dolayısıyla başta geldiğini belirtiyor. Deniz kıyısında hatırı sayılır bir nüfusu yaşayan ABD ise, daha iyi geri dönüşüm uyguladığı için 20. sırada. Avrupa Birliği AB ülkeleri bir bütün olarak 18. sırada bulunuyor . Türk sahipli, yabancı bayraklı teknelere yönelik bir düzenlemenin de yapılacağını ifade eden Elvan, ayrıca tekne, yat ve gemi tasarımındaki teşvik oranının oldukça düşük olduğu, tasarım alanındaki teşvik sisteminin güçlendirilmesi, hibe yoluyla destek verilmesi noktasında bir talep olduğunu anımsatarak, "Bunu ilgili bakanlıklarımız ile görüştük. İnşallah önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Özellikle yat ve gemi tasarımlarındaki destek miktarı artacak. Bunun sözünü buradan veriyorum. Bunun miktarını da belki bir hafta 10 gün içerisinde sizlerle paylaşacağız" şeklinde konuştu. Bakan Lütfi Elvan, denizcilik sektörüne yönelik çok sayıda düzenleme ve yönetmelik üzerinde çalıştıklarını belirterek, bunlardan birisinin Gezi Tekneleri Yönetmeliği olduğunu, özellikle AB mevzuatında yapılan bir değişiklikten dolayı kendilerinin de bir değişlik yapması gerektiğini, yakında bunu güncelleyerek sektörün düşüncelerini alacaklarını ifade etti. Hükümet olarak, tekne sahibi olmanın önündeki en önemli engellerden biri olan Motorlu Taşıt Vergisi'ni (MTV) kaldırdıklarını hatırlatan Elvan, bunun devrim niteliğinde bir karar olduğunu söyledi. Konuşmanın ardından, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem, Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneği (DENTUR) Başkanı Alparslan Sirkecioğlu, İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan ve Pozitik Fuarcılık Genel Müdürü Murad Çakır ile birlikte fuarın açılış kurdelesini kesti. Bakan Elvan, daha sonra beraberindekilerle birlikte fuar alanını gezdi. Gemi ve tekne imalatçılarıyla sohbet edip, sorunlarını dinleyen Lütfi Elvan, fuarın en büyük yerli üretim yatı olan Numarine 70 Flybridge’i inceledi. "Dünyanın En Büyük İkinci Tekne Ve Yat Fuarı” Dünyada karada yapılan ikinci en büyük tekne ve yat fuarı olan CNR Avrasya Boat Show, Uluslararası Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı 14-22 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirildi. Fuarda, 4 bin liradan 20 milyon liraya kadar olan değerde tekne, yat ve yelkenlilerin yanında sektöre ait tüm aksesuar ve ekipmanlar sergilendi. Fuarda yer alan en pahalı tekne 5,5 milyon Sterlin ile İngiliz megayat Princess 88. Alfabeta bünyesindeki Princess 88, 27 metre uzunluğunda ve 6.3 metre genişliğinde. Devasa bir kokpiti olan teknenin köprü üstünün arka kısımda güneşlenme alanı var. Fuarın en pahalı ve en büyük yerli teknesi ise Numarin 70 Flybrigde. Trio Yatçılık tarafından getirilen İngiliz markası Moody 54 ise 2,2 milyon TL ile en pahalı yelkenli unvanını aldı. www.denizhaber.com.tr 2014 CARİ AÇIĞI BELLİ OLDU Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), 2014 Aralık ayı cari işlemler açığı verisini açıkladı. Aralık’ta ekonomi 6,82 milyar dolar açık verdi. Piyasaların beklentisi cari açığın aralık ayında 6,7 milyar dolar seviyesinde olacağı yönündeydi. Türkiye’nin cari işlemler açığı 2014 yılı kasım ayında 5 milyar 636 milyon dolar, yıllıklandırılmış bazda ise 47 milyar 86 milyon dolar olmuştu. Okyanusların plastik çöplüğüne dönmesini önlemek için atılması gereken farklı adımlar bulunduğu söyleniyor. Örneğin zengin ülkelerin alışveriş poşetleri gibi tek kullanımlık plastik malzeme tüketimini azaltması, gelişmekte olan ülkelerin de atık yönetimini daha iyi hale getirmeleri gerekiyor araştırmacılara göre. 2014 yılı genelinde ise cari işlemler açığı, 2013 yılına göre 18 milyar 822 milyon dolar azalarak 45 milyar 836 milyon dolara geriledi. Beklenti, yıllık açığın 45,4 milyar dolar olacağı yönündeydi. Eğer kontrol edilmezse 2025 yılına kadar okyanuslara girebilecek plastik atık miktarı yılda 17,5 milyon tonu bulabilecek. www. denizhaber.com.tr Cari açık, 2013’te 65 milyar dolar olarak kayıtlara geçmişti. 2015 yılsonu cari işlemler açığı beklentileri 37,7 milyar dolar seviyesinde. ( www.denizhaber.com.tr) Yıllık gerçekleşmeler 21 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 DENİZCİLİK HABERLERİ DENİZCİLİK HABERLERİ TUZLA TERSANELERİNDE ÖLÜMLER SIFIRLANDI GEMİ VE YAT İHRACATI FRENE BASTI Geçen yılı 1,3 milyar dolara yakın ihracat ile kapatan gemi ve yat sektörü, yeni yıla kayıpla başladı. Sektör ihracatı, ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 19,3 azalarak 43 milyon 976 bin dolara geriledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi kayıtlarından derlediği bilgilere göre, 2014’ün ocak ayında 54 milyon 471 bin dolar olan sektör dış satımı, bu yılın aynı ayında yüzde 19,3’lük düşüşle 43 milyon 976 bin dolara indi. İstanbul’a yakın gelecekte rakip olacağı belirtilen Yalova’nın, Ocak 2014’te 9 milyon 533 bin doları gören ihracatı ise bu yılın aynı ayında yüzde 1,99’luk düşüşle 9 milyon 343 bin dolara geriledi. Yalova’nın sektörün toplam ihracatından aldığı pay ise yüzde 21,24 olarak gerçekleşti. ‘Her kazadan bir ders aldık’ Gemi ve yat sektörünü sırtlayan bu iki il, Türkiye’nin toplam gemi ve yat ihracatının da yüzde 93,16’sına (40 milyon 971 bin dolar) imza attı. İhracatın, dörtte üçünden fazlası; Norveç’e Sektör, ocak ayında en fazla ihracatı (34 milyon 608 bin dolar), İskandinav ülkelerinden Norveç’e gerçekleştirdi. Gemi ve yat sektörünün döviz gelirinin yüzde 78,70’inin elde edildiği bu ülkeyi, 2 milyon 283 bin dolar dış satım yapılan Marshall Adaları takip etti. Türkiye ayrıca Cook Adaları’na 1 milyon 650 bin, Hollanda’ya 1 milyon 59 bin, Seyşel Adaları’na 1 milyon 4 bin, Avusturya’ya 819 bin, Brezilya’ya 607 bin, Amerika Birleşik Devletleri’ne 516 bin, Çek Cumhuriyeti’ne 180 bin, Suudi Arabistan’a 164 bin, Polonya’ya 144 bin ve Fransa’ya 113 bin dolarlık gemi ve yat ihracatı gerçekleştirdi. www.denizhaber.com.tr MSC VE MAERSK LINE’DAN YENİ GEMİ SİPARİŞLERİ 22 ‘İnsani çalışma saatleri’ Eski ve işe yaramayan güvenlik önlemleri bir kenara bırakılıp dünyanın son model gemilerinin üretildiği tersanelerde kullanılan işçi ekipmanları alındı. Artık işçilere iş güvenliği eğitimleri veriliyor, yemek ve çay molaları var. Günde 7.5 saat çalışılıyor. Tersanelerde neredeyse 10 işçiye 1 iş güvenliği uzmanı düşüyor. Her altı ayda bir tüm tesislerin iş güvenliği uzmanları tarafından denetlendiğini ifade eden Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Başkanı Murat Kıran, yapılan iyileştirmeleri şu sözlerle anlattı: Ocak ayı sektör ihracatının yüzde 78,70’i (34 milyon 608 bin dolar) İskandinav ülkelerinden Norveç’e gerçekleştirildi. İhracattan İstanbul yüzde 71,92, Yalova ise yüzde 21,24 pay aldı. Sektör dış satımının dörtte üçüne yakınını karşılayan İstanbul’un 2014 yılı ocak ayında 40 milyon 324 bin dolar olan ihracatı, bu yılın aynı ayında yüzde 21,57’lik azalışla 31 milyon 628 bin dolara düştü. İstanbul, Türkiye’nin toplam gemi ve yat ihracatından yüzde 71,92 pay aldı. Kısa süre öncesine kadar her hafta bir ya da birkaç işçi Tuzla tersanelerinde iş kazası sonucu hayatını kaybediyordu. İşçilerin korkulu rüyası haline dönen tersanelerde, 15 yılda 139 işçi hayatını kaybetti. Tersanelerden gelen ölüm haberleri 2008 yılında 29 işçi ölümü ile zirve yapmıştı. 2008 yılından sonra hem işverenler hem de sendikalar daha güvenlikli çalışma ortamları için adım attı. Dünyanın ikinci büyük konteyner operatörü Mediterranean Shipping Company (MSC), HanjinSubic Bay Tersanesi’ne her biri 11 bin TEU taşıma kapasitesine sahip 4 adet konteyner siparişi verdi.Deniz Haber Ajansı’nın aldığı bilgiye göre, HanjinSubic Bay Tersanesi’nde inşa edilecek olan 11 bin TEU kapasiteli konteyner gemilerinin, 2017 yılında teslim edilmesi planlanırken, gemilerinin maliyetinin 80 milyon dolar olduğu belirtildi. (MSC), sipariş ettiği 4 parça 11 bin TEU kapasiteli konteyner gemisi için, HanjinSubic Bay Tersanesi’ne toplamda 320 milyon dolar ödeme yapacak. büyük rakibi Maersk Line daha düşük kapasiteli gemi siparişlerine yöneldi. Dünyanın en büyük hat operatörü Maersk Line, Çinli Cosco Tersanesi’ne, her biri 3 bin 700 TEU kapasiteli, 7 adet konteyner gemi siparişi verdiği açıklandı. MSC’nin 10 bin TEU üstü gemi siparişlerinden sonra en www.denizhaber.com.tr Sipariş edilen konteyner gemilerinin 2017 ve 2018 yılı son çeyreğine kadar Maersk Line şirketine teslim edileceği açıklanırken, her bir konteyner gemisinin maliyetinin 39 milyon dolar olduğu kaydedildi. “Tersanelerde çalışan işçinin yediği yemeğin kalorisinden duş yaptığı yere kadar denetimden geçiyor. Dünyada iş güvenliği konusunda en modern ekipmanları kullanıyoruz. Savunma alanında yerli üretime katkıda bulunmaya başladık. Bu girişimlerden sonra tersanelerde gerçekleşen en ufak olay çarpıtılmaya başlandı. Ancak herkes alınan önlemleri buraya gelip görebilir. ISO sertifikalarını almakla yetinmiyoruz. Biz her kazadan bir ders çıkarttık. Ne yaparsak bir daha bu kazayı bir daha yaşamayız diye çalıştık. Tüm tersanelerle bunları paylaştık.” mını anında kesen cihazlar alındı. - Kaliteli malzemeler: Yanmaz malzeme kullanımı arttırıldı. - Çelik uçlu ayakkabı: İşçilerin tümüne verilen ekipmanların kullanımı zorunlu hale getirildi. Bunlar; baret, yelek, çelik uçlu ayakkabı ve emniyet kemeri. - Kapalı sepetler: Boyama ve kaynak işçilerini taşıyan açık sepetler yerine kapalı ve düşmeyi önleyenleri getirildi. ( www.denizhaber.com.tr) DIŞ TİCARETİN YÜZDE 55’İ DENİZYOLUYLA YAPILDI ‘Kavga ede ede baret taktırdık!’ GİSBİR Başkanı Murat Kıran, işçilerde iş güvenliği bilinci oluşturulmaya başladıklarını söylüyor: “2008 yılında işçilerle baret takması için kavga ettik. Takmayanlara maddi cezalar uyguladık. Şimdi işçiler uyarıya ihtiyaç duymadan o bilinçle hareket ediyor.” ‘Hedefimiz sıfır ölüm’ “Artık kimse işe girdiği gün alanda çalışmaya başlayamıyor. Bizim hedefimiz sıfır kaza sıfır ölüm. Daha fazla önlem almalıyız. Tersaneye adım atmadan yeni gelen işçilere minimum 8 saat uzmanlar tarafından eğitim veriliyor. Eğitim içerisinde çalışacağı bölgede nasıl hareket etmesi öğretiliyor. Bunun yanında iş hakkında yeterlilik belgelerini dışarıdaki kuruluşlardan almak zorundalar. En son iş güvenliği konusunda bir sınav yapılıyor. Bu sınavdan başarılı olamayan tersanelerde çalışamaz.” İşte hayati önlemler - Korkuluk ve ağlar: Yüksekte çalışan işçilerin olduğu bölüme ağlar gerildi. Yüksek alanların etrafı korkuluklar ile çevrildi. - Gaz ölçümleri: Mesai başlamadan önce gaz ölçümleri yapılmaya başlandı. Kapalı alanlara sürekli ölçüm yapan gaz cihazları takıldı. - Kapalı elektrik tesisatı: Açık elektrik tesisatı kaldırıldı. Çalışma ortamındaki tüm tesisat kapalı hale getirildi. Kaçak elektrik akı- Türkiye’nin 2014 yılı ihracatının yaklaşık yüzde 55’i denizyolu ile gerçekleştirildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’nin 2014 yılındaki ihracatı 157 milyar 715 milyon 40 bin dolar, ithalatı ise 242 milyar 223 milyon 959 bin dolar oldu. Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamına ulaşılan 2014 yılında, dış ticaretin büyük bölümü deniz ulaşım araçlarıyla yapıldı. Denizyolu ile yapılan ihracatın toplam ihracattaki payı yüzde 54,7 olarak gerçekleşti. Karayolu İkinci Sırada Dış ticarette denizyolundan sonra en çok karayolu kullanıldı. İhracatın yüzde 35’i karayoluyla, yüzde 8,9’u havayoluyla, yüzde 0,5’i demiryoluyla ve yüzde 0,6’sı diğer yollarla sağlandı. Söz konusu dönemde, ithalatta karayolunun payı yüzde 15,4, havayolunun payı yüzde 10,1, demiryolunun payı ise yüzde 0,5 olarak belirlendi. Demiryolu, karayolu ve havayoluyla yapılan ithalatta bir önceki yıla göre düşüş görülürken, denizyolunun ithalattaki payı 2,7 puan artışla yüzde 58,3 oldu. 23 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 Hatıra Kent Mersin Kıraathane; biraz kahve ve bir o kadar da kültürel bir mekandır. Biz, Mersin’in geçmişindeki her türlü müesseseden yeterimizce söz ederken, bu tür mekanlarımıza da değinmeyi yeğledik. İstanbul’da Meserret Fevziye İkbal Markiz Kıraathaneleri Varken Mersin’de Ziya Paşa (1884) Vardı Kıraathaneler, edebiyat ve her tür sanatın konu edildiği, amatörlerin ve ilgili kişilerin bir araya gelerek karşılıklı görüşlerini paylaşıp, yararlı ve hoş vakit geçirdikleri yerlerdir. Bu tür yerlere Paris’teki “CafeFlore “ tarzı yerler örnek olarak gösteriliyor... İstanbul’da da Beyazıt, Şehzadebaşı, Beyoğlu, Babıali gibi semtlerde bulunan ve döneminde meşhur olmuş Fevziye, Darulmuallim, Elit, Markiz, Lebon, İkbal, Meserret, ve benzerleri var. Bunlarla mukayese edilmezse de Mersin’in geçmişinde de benzer yerler var. Ziya Paşa, tarihi bir kıraathane idi Deniz kıyısında Alaiye İş Hanı ile Postane arasında kalan üzerinde aynı ismi taşıyan otel bulunan bir yer. İşletmeye açılış tarihi 1884. İlk işleticisi Saraç Mahmut isminde daha sonra da Mersin’de bir çok otel çalıştıran bir işadamı. Ben Ziya Paşa kıraathanesini babamın Uray caddesinde dükkan açtığı 1930 yılında tanıdım. İlk ve ortaokul yılları, okul çıkışında dükkanda ben otururdum. Babam arkadaşlarıyla buluşmak için Ziya Paşa’ya giderdi. Ziya Paşa’yı mekan olarak kısaca şöyle tanıtırsak; Salona camlı bir kapıdan girilir. Solda kahve ocağı ve kitaplık. Devamında rahat oturulabilen, duvar boyunca uzanan bir sedir. Ortada masa ve sandalyeler. Karşıda deniz görülüyor. Yazın kumluktan faydalanılarak bahçemsi bir yer ekleniyor. Yaşım gereği kıraathane müdavimlerinin bazılarını ancak uzaktan bilirdim. Sonradan yakın tanıdıklarım da oldu. Ezcümle, gazeteci olarak Fuat Akbaş, Ata Çelebi, Vasfi Orgun, Hasan Basri, tiyatro bölümünden Celal Abaç, Reşat Demir, Sohban Koloğlu, Mehmet Tanrıverdi, yazarlardan Bekir Uluğ, Sait Uğur, Emin Epengin, Kemal Kaplancalı, Necip Mecit gibi. Gazete okurları genelde bürokratlardı. !930’lu yıllarda İstanbul gazeteleri iki bazen üç günde bir gelirdi. Tek bayide satıldığı için burada okuma tercih nedeniydi. Yerel yayınlar olarak, Yeni Mersin, Doğruöz, Ege Gazeteleri, ve İçel dergisi sayılabilir. Bürokratları genelde sedirlere yerleşip, gazete ve kitap okurken görürdük. Gazete okurken hazerandan yapılmış çerçeve 24 şeklindeki bir aygıttan yararlanırlardı. Bu çerçeve üzerine gazete yerleştirilince, kitap sahifesini çevirir gibi gazete okunabiliyordu. Bugüne kadar başka yerde rastlamadığım bu aygıt bugün kullanılsa 40-50 sahifelik gazetelerin okunması çok kolay olurdu. Ziya Paşa kıraathanesi yalnız edebiyatçıların ressam ve müzisyenlerin ve diğer kültürel konuların dışında başka hizmetlere de mekan olurdu. Mersin’in kurtuluşunda 3 Ocak 1922 günü akşamı ordu mensupları ve Muhittin Paşa onuruna burada bir ziyafet tertiplenmişti. Halkın çete bayramı olarak da andığı Mersin’in kurtuluş günü kutlamalarında Belediye, köylerden kente gelen mücahitleri bir tür çay partileri düzenleyerek Ziya Paşa’da ağırlardı. Konferanslar için de buradan salon olarak yararlanıldığı olurdu. Saraç Mahmut öldükten sonra devralanlar buranın özelliğini koruyamadılar. Lalettayin bir kahve oldu ve kapandı. Yerine Borsa Kulübü kuruldu sonra o da yok oldu. lenme ihtiyacını karşılaması düşüncesi ile mevcut yeri Akkahve adı ile bir dinlenme ve eğlence mekanı haline getirdi. Zamanın gösterdiği ihtiyaçla Mersin’in ortaokul seviyesi üstünde bir liseye kavuşmasının etkisi ile Akkahve’yi 1950’li yıllarda tanıdım. Tüccar Kulübüne geldikçe bir dosta rastlarım ümidiyle uğrardım. Cam kenarında Kışla Caddesi’nden gelip geçenleri seyrederken arka tarafta zaman zaman grup halinde oturan gençleri görürdüm. Bunların sohbetlerinin kültür ağırlıklı sohbetler olduğunu ve bu gençlerin bir kısmının yazarlık ve şiir üzerinde, bir kısmının resim, bir kısmının tiyatro üzerinde karşılıklı düşünce paylaştıklarını, fazlaca ilgimi çekmediği için o zamanlarda öğrenmiş değildim. Bu gençlerin kimler ve hangi dallarda fikir alışverişi yaptıklarını sonraki yazılarından öğrendim. Sonradan tanışmalarımız da oluştu. Ressam Nuri Abaç’ı ressam olarak değil, Pozcu villalarının mimarı olarak, Sudi Abaç’ı Ziya Arman’ı Turan Oğuzbaş’ı avukat olmaları nedeniyle, Ümit Yaşar’ı yeğenimle olan arkadaşlığından Celal Çumralı’yı icra hakimliğinden, Cahit Öztelli’yi öğretmenliği, Bedii Demirören’i bankacılığı nedeniyle tanıdım. Bu, her Mersinli gibi bana da manevi bir kazanç oldu. Bir kısmının namı, yurt dışına taştı. Nuri Abaç’ın ressamlığı ve Ümit Yaşar’ın şiirleriyle olduğu gibi. Akkahve düğün salonu oldu, galeri oldu, partilerin siyasi mahalli oldu ve sonunda antrepo olmadı ama dinlenilebilecek sanat ve edebiyat toplantılarına mekan olmayan, kıraathane diye vasıflandırdığımız durumdan çıkıp, bir resmi daire oldu. Olimpiyat Kahvesi Burası bir bakıma tam anlamı ile klasik bir tür kahvehanedir. Burada bir araya gelenlerin sohbetinde edebiyat, güzel sanatlar, tiyatro gibi konular pek yer tutmayabilir. Salonda hep oyun aletleri vardır. Edebiyat yoktur, zikre değer başka önemli yönü vardır. Biz o yönünü konumuza aldık. Rahmetli Mersinli Ahmet emekli olduktan sonra, Mersin’de bu işyerini işletmeye açmıştı. Oraya giden herkes onun hiç eksilmeyen güler yüzü ile birlikte, gazinonun dört duvarını kaplayan değişik pozlarda fotoğraflarla karşılanır. Bunlarla dünya şampiyonunun onur dolu yıllarını onunla birlikte yaşamış olurdunuz. Mersinimizin geçmişinde “onurlu bir anının” ifadesi olarak Olimpiyat’ı da böylece kültürel konularla eşit tuttuk. Ziya Paşa artık Mersin tarihinden bir eser değil, sadece eski bir semtin adıdır. Akkahve Bina, eski Mersin’de Sursok Mahallesi adı ile de anılan bir semtin, en eski yapılarından birisi idi. Uzun süre antrepo olarak kullanıldı. Balkonlu üst katta Hasan Kırk adında birisinin oturduğunu, güzel kızının orta okulda idman hocamızla evli oluşu ve oğlu Mustafa’nın da benim sınıf arkadaşım oluşu nedeniyle bilirim. Evi onlardan sonra İdman Yurdu lokali oldu, antrepo hali sürdü. 1943 yılında T.Sırrı Gür Mersin Valisi oldu. Milli Emlak’a ait bina trampa işlevi ile belediyeye geçti. T. Sırrı Gür, Çukurova Barı’nı kapatınca Mersin halkının dinlenme, eğ- 25 MERSİN DENİZ TİCARETİ DENİZ FENERİ ŞUBAT 2015 ‘Gerçekleri bild yenleri dinle iğimde, yalan söylemeyi seviyo rum.’ Mark Twain . ünkü ya sevmez, ç iir ş rı ıla z Ba rı vardır. yaraladıkla raları yoktu ak isteyenleaşlarında boğm Dertlerini gözy yle. zme bildiğini sö re, dertlerin yü r, AldousHuxley Atilla İlhan eden önce, Birine akıl verm sana yetip geri kalanının sapla. he i in yetmeyeceğ Bob Dylan İmtihandan geçmeye n sevgi saman alevidir. na e meyda unet içind fırtınaları k ü s k e n yete anın Üstün bir ise, düny karakter lü ç ü g r, li ge aya çıkar. içinde ort Cemil Meriç Gerçek dost; İnsanın ruhunda daima Bahar mevsimi yaşatandır. Robin Sharma ‘Gülümseme bütün dillerin üstünde bir anlaşma aracıdır.’ Goethe Dostoyevski iyi bir şey lde hakkınızda kötü bir İnsanlar gene rgularlar ama so da rın la duyduk ırlar rında ise inan şey duydukla i yap n düşün k r yanında o z n e i iş Bir esin.” k çekmey ken güçlü ohnson Samuel J ar- Halil Bezmen Fark ettiniz mi, otomobil kullanır ken, sizden yava ş giden herkes aptal, sizden hız lı giden herkes de manyaktır. George Carlin rdir. İnsanı ası güç bir ye Dünya yaşanm nefret eten nd Senden be . az m sa ur um sevmez de. mez, ama bizi StephenKing 26 Mağlubiyetin takısı dır 'keşke'. Kaçırılm ış fırsatların, bastırılm guların, harcanmış ış duyhayatların, boşa ya şanmış ya da hakk şanamamış yılların, ıyla yagecikmiş itirafların ağıtıdır. Can Dündar 27 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 2014 yılında en çok yolcu kaybını yaşayan kent ise %54,6 oranında kayıpla Alanya olmuştur. 2013 yılında 40.843 kruvaziyer yolcu ağırlayan Alanya’ya 2014 yılında 18.556 yolcu gelmiştir. Kruvaziyer turizminde 2014 yılının en dikkat çekici olayı, Karadeniz kentlerindeki kruvaziyer turizmin artışı olmuştur. Trabzon, Sinop, Samsun ve Bartın kentlerini 2013 yılında toplam 18.927 kruvaziyer yolcu ziyaret ederken, 2014 yılında bu sayı % 100 artışla 38.038 olmuştur. Bu kentlerden Sinop 2013 yılına göre %134,8 artışla 17.518 yolcu, Trabzon %98,9 artışla 16.138 yolcu ağırlamışlardır. Ali Yavuz MDTO Proje ve Finans Uzmanı Türkiye 2014 Yılı Kruvaziyer Turizmi Değerlendirmesi 2013-2014 yıllarında, ülkemize yıl boyunca gelen yolcuların ortalama %85’i Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim aylarında gelmiştir. Yukarıdaki tablodan da açıkça görüldüğü üzere Alanya’nın doğusunda kalan Mersin ve Hatay kentlerinde kruvaziyer turizminde bir gelişme görülmemektedir. Suriye, Lübnan, İsrail ve Mısır’daki siyasi istikrarsızlıkların sona ermesiyle, bu ülkeleri ve Türkiye ile Kıbrıs Adasını da içine alacak özel kruvaziyer tur programları Doğu Akdeniz’de bu sektörde gelişim sağlayacaktır. Not: Kruvaziyer Turizm İstatistikleri Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü Web Sitesinden alınmıştır. 2013 – 2014 yıllarında limanlar bazında yolcu sayıları: Liman 2013 2014 % DEĞİŞİM --------------------------------------------------------------------------------2014 yılında başta Kuşadası Limanı olmak üzere 19 limanımızda toplam 1.789.925 kruvaziyer yolcu işlemi yapılmıştır. 2014 yılında kruvaziyer turizminde 2013 yılına göre %20 kayıp yaşanmıştır. Ülkemizde 2003-2013 yılları arasında ortalama %25 büyüyen kruvaziyer turizmi ilk defa bu oranda bir azalma görmüştür. (2009 yılında bir önceki yıla göre %7,5 oranında bir yolcu kaybı olmuştur.) 2014 yılında en dikkat çekici yolcu kaybını İzmir yaşamıştır. 28 2013 yılında 486.493 kruvaziyer yolcu ağırlayan İzmir 2014 yılında %47 oranında bir yolcu kaybıyla 257.233 kruvaziyer yolcu ağırlayabilmiştir. Benzer şekilde 2013 yılında 152.685 kruvaziyer yolcu ağırlayan Marmaris, 2014 yılında %29,5 oranında bir yolcu kaybına uğramış ve 107.723 yolcu ağırlamıştır. İstanbul 689.417 518.935 - % 24,7 Kuşadası 577.685 556.745 - % 3,6 İzmir 486.493 257.233 - % 47,1 2014 yılında büyük oranda yolcu kaybına uğrayan diğer bir kentimiz İstanbul olmuştur. 2013 yılında 689.417 kruvaziyer yolcu ağırlayan İstanbul, 2014 yılında %24,7 kayıpla 518.935 yolcu ağırlamıştır. Antalya 163.575 175.778 + % 7,5 Marmaris 152.685 107.723 - % 29,5 Çeşme 62.741 62.115 --------- Alanya 40.843 18.556 - % 54,6 Bodrum 28.546 32.879 + % 54,6 Trabzon 8.115 16.138 + % 98,9 Dikili 7.655 7.914 ---------- Çanakkale 7.467 9.999 + % 33,9 Sinop 7.460 17.518 + % 134,8 Bartın 2.071 2.824 + % 36,4 Mersin 1.381 -------- ----------- Samsun 1.281 1.558 + % 17,5 Fethiye 1.067 1.938 + % 81,6 Taşucu ------- 937 Kaş 528 426 Güllük 476 329 Mudanya 414 ---- Göcek 252 380 TOPLAM 2.240.152 1.789.925 - % 20,1 29 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 MERSİN LİMANI PETROL ÜRÜNLERİ DIŞINDAKİ YÜKLERLE İLGİLİ YÜKLEMEBOŞALTMA DEĞERLERİ (TON) Halil DELİBAŞ Mersin Deniz Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı Mersin Limanı 2014 Yılı Değerlendirmesi Mersin Limanı’nda 2014’deki yük tonajı önceki yıla oranla % 6.7 arttı. Konteyner hareketinde ise %8.9 artış görüldü. Limanlarımızda ülke genelinde 2014 de artış yaşanmamış görünüyor 11 Mayıs 2007 Tarihinde TCDD Genel Müdürlüğü tarafından işletilmekte iken 36 yıl için “İşletme Hakkı Devri” yöntemi ile TCDD limanları içerisinde ilk sırada özelleştirilerek 8 yıla yakın bir süredir yeni işleticisince(MIP) işletilen limanımızda 7.5 yıllık özelleştirme sürecinde kargo elleçleme değeri %75 konteyner hareketi değerleri ise %86 arttı. Denizcilik Müsteşarlığı’ndan ve yeni dönemde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan elde edilen istatistiklere istinaden ülkemiz limanlarında özellikle finansal krizin hissedildiği 2008 ve sonrasına yönelik deniz taşıma bilgileri aşağıya çıkartılmıştır. Türkiye Limanlarında 2014’deki yük tonajı önceki yıla oranla % 0.5, Konteyner hareketinde ise %16.8 gibi önemli bir artış görülmüştür. Tonajın azalmasına rağmen konteyner hareketinin artması konteynerle taşınan yük oranının bir önceki yıla göre %20 oranda önemli artış gösterdiğine işaret etmektedir. Ancak 2014 yılında bir önceki yıla göre benzer orandaki bir kargo hareketi ile ülkemizin 2023 hedeflerinden sapma olduğu görülmüştür. Aşağıdaki veriler incelendiğinde ise Mersindeki istatistiklerin ülkemize göre daha olumlu gerçekleştiği görülecektir. Mersin Limanı’nda da Kargo Elleçleme Artışı Devam Ediyor Gerek ülkemiz gerekse Doğu Akdeniz’deki en önemli deniz ve hudut kapısı Mersin Limanı’nda ise; Odamız istatistik servisi kayıtlarına göre, 2014 yılında ; -İhracatta 2013 rakamlarına göre, % 1 gibi az bir artış olduğu, -İthalatta ise 2013’e oranla %12 gibi önemli oranda artış olduğu görülecektir. Transit taşımacılıkta ise, 1999 ve 2002 yılları arasında ortalama 500.000 ton kapasitede gerçekleşen taşıma değeri 2002 yılı sonrası oluşan ve 2008 yılı da dâhil devam eden artış trendini 2009 ve 2010’da devam ettirememiş ancak 2011,2012 ve 2013 yılında devam eden artışlar 2014 de de %11 gibi önemli bir artış oranı olarak gerçekleşmiştir. MERSİN LİMANI TİCARİ GEMİ TRAFİĞİ (ADET) 2013 yılında 4135 geminin operasyon için uğradığı limanımızda, 2014 yılında 4175 adet gemi ticari operasyon yapmıştır. • 19 milyon 303bin 223 ton boşaltma olmak üzere 2005-2014 dönemi gemi adedi şu şekildedir: MERSİN LİMANI ve TÜRKİYE KONTEYNER TRAFİĞİ (TEU) toplam 31 milyon 328 bin 827 ton yük elleçlenmiştir. Bu değerler, 2014 yılında bütün limanlarımızda elleçlenen toplam yükün % 8,6’sının Mersin Limanı’nda elleçlendiğine işaret etmektedir. Mersin Limanı ülkemiz bazında da • Kocaeli/Tütütnçiftlik (58.974.258 Ton) • Aliağa (42.365.293 Ton) ve • Ambarlı (41.456.750 Ton) limanlarının arkasından yıllık elleçleme açısından beşinci sıradadır. 30 -Kabotaj taşımalarında 10 yıl önce başlayan ÖTV’si indirilmiş yakıt uygulamasına rağmen 2014 yılında %23,5 gibi önemli oranda bir azalma yaşandığı, • 12 milyon 025 bin 604 ton yükleme, • Botaş-Ceyhan (57.020.138 Ton) Ülkemizde 2014 yılında 383 milyon ton civarında yük denizyolu ile taşınmış ve bir önceki yıla istinaden limanlarımızda elleçlenen yük miktarı 2 ton kadar azalarak yaklaşık bir önceki yıla göre %0.5 e yakın az değerde gerçekleşmiştir. Yukarıdaki istatistiklerden görüleceği üzere 2008 ve 2009’daki dünyadaki finansal krizin etkisi ile oluşan olumsuz tablo 2010 yılından itibaren olumluya dönerek yıllık ortalama %8 civarında bir artış yaşanmıştır. 2007-2014 dönemi verilerine bakıldığında; Konteyner ve kargo verilerinin %7-9 civarında artışına rağmen Mersin Limanına yükleme boşaltma yapmak için uğrayan gemi adedinin %1 artması, gemi tonajları ile bir gemide mevcut yükleme boşaltma tonajlarının arttığı anlamına gelmektedir. MERSİN LİMANI PETROL VE PETROL ÜRÜNLERİ YÜKLEME-BOŞALTMA TONAJLARI (TON) Mersin Limanı’nda yüklenen ve boşaltılan yükler incelendiğinde, petrol ürünlerinin, genel değer içinde daima ilk sıralarda ve 2014 yılı itibarı ile de 5.086.447 ton olarak toplam tonajın % 16.3 gibi önemli bir kısmını teşkil ettiği görülmektedir. (* 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren ATAŞ, rafineri fonksiyonunu iptal ederek, sadece depo olarak hizmet vermektedir. 2005 yılına kadar 7 milyon ton civarında olan petrol ve petrol ürünleri tonajı, ATAŞ Rafinerisi’nin kapanmasından sonra azalarak Mersin Limanı’nda mevcut yeni SPM tesislerine rağmen azaldığı ve yılda 5-6 milyon ton petrol ve petrol ürünleri elleçlendiği görülmektedir.) Mersin Limanı’nda 2007-2014 dönemi konteyner hareketi verilerine bakıldığında, son yıllarda konteyner taşımacılığında doğru orantılı olarak önemli artışlar olduğu, ancak bu artışın kriz nedeniyle 2008 ve 2009 yıllarında durağanlaştığı; 2014 yılında ise bir önceki yıla göre % 8.9’lık artışla 1.470.798 TEU gerçekleştiği görülecektir. Ülkemiz limanları toplam konteyner elleçlemesinin beşte birinden fazlası(% 21.65’i) Mersin Limanı’nda gerçekleşmiştir. Yine Mersin Limanında 2007 yılına göre 2014 yılında elleçlenen konteyner sayısının (TEU olarak) ise %85.6 arttığı görülmektedir. Mersin Limanı’nda Elleçlenen Kargo Çeşitleri Mersin Limanı’nda 2014 yılında elleçlenen kargo grupları ile ilgili özet tablo aşağıda görülecek olup, limanımızda kargo bazında yüklemenin ilk 5 sırada ağırlığı sırasıyla, genel yük, maden, gıda 31 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 maddeleri, çimento ve petrol ürünleri; boşaltmanın ağırlığını ise sırasıyla petrol ürünleri, genel yük, kimyasal madde, hububat ve baklagiller ürünleri oluşturmaktadır. Limanımızda kabotaj (dahili) taşıma anlamında ise petrol ürünleri, gübre, genel yük(kum) ve çimento dışında önemli bir kargo hareketi olmadığı görülmektedir. Sonuç: Mersin Deniz Ticareti Dergisi’nin Şubat 2014 ve önceki sayılarında önce MIP (Mersin Liman İşletmesi)’nin ilk yılı daha sonra krizin Mersin Limanı’na etkileri ve dönemler halinde elleçlemeler incelenmişti. Krizin etkileri 2009 yılında da belirgin olarak kendini hissettirmiş ama limanımız kriz sonrası olumlu gidişini 2014 yılında bugüne kadar gerçekleşen en yüksek kargo elleçlemesi ve konteyner hareketi sayısı ile gerçekleştirmiştir. 32 2014 yılının ağırlıklı değerlendirildiği bu yazımızdaki son beş yıl (2010 ve sonrası) verilerine bakıldığında Mersin Limanı’nda konteyner hareketinde %45, kargo miktarında ise %29 gibi çok önemli oranlarda artış olduğu görülecektir. Daha önce de ilimiz için çok önemli olan Mersin Limanı’nın krizi fırsata çevirmek üzere bu riskli süreci değerlendirmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Liman İşletmesi, bu süreçte özellikle bazı hizmet kalemlerinde Mart 2013 de artışlara giderken özellikle yüksek hacimli operasyon yapan ve bu anlamda taahhütte bulunan şirketlere indirimlerle iş hacmini arttırmaya çalışmıştır. Bilindiği üzere 3-4 ve 5 No.lu rıhtımların deniz tarafında yeni rıhtım ve saha yaratmak üzere dolgu ve tarama/derinleştirme çalışmaları için limanımızda Mart 2014 de temeli atılarak inşaata başlanmıştır. İnşaatın 2014 sonunda tamamlanması ve 2015 yılı başında yeni metre derinlikli ve rıhtımın yeni vinçleri monte edilmiş olarak 18.000 TEU luk ve 350 metrelik konteyener gemilerine hizmet verilmesi planlanmaktadır. Büyük konteyner ana gemilerini (mother vessels) Mersin’e getirerek aktarma (transshipment) yükü kapasitesi yaratmak, yine özellikle kuzey İran, Irak, BDT ve diğer Asya-Avrupa yüklerinin Mersin Limanı kullanılarak transit aktarma sağlamak adına yeni projeler, pazarlama çalışmaları yapılması gerekmektedir. İstatistiklerde görüleceği üzere transit kargo 2014 yılında %11.2 gibi bir artış göstermiştir. Benzer şekilde kuzey-güney hattında Mer- sin-Samsun ekseninde karayolu ve demiryolu hattıyla Akdeniz, Karadeniz aktarmasının yapılarak Mersin Limanı’nın transit taşımadan pay alması gerekmektedir. Samsun Limanı’nın 2010 yılı içersinde özelleştirilerek Ceynak Grup tarafından işletilmeye başlanmış olması da Mersin Limanı için önemli bir fırsat olarak ortaya çıkmıştır. TEU’ya erişmiştir. Mersin’de Lojistik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulma çalışmaları kapsamında aralarında Odamızın da yer aldığı Kurucu Heyet tarafından Bilim Sanayi ve Teknolojı Bakanlığına 2014 yılı başında Mersin Lojistik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Kuruluş Raporu sunulmuştur. Bu konu ile ilgili olarak Mersin Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi ile MİLOSB Müteşebbis heyeti arasındaki mutabakat neticesinde Lojistik merkeze tahsis edilecek 1700 dönüm sahanın İl Toprak Kurulu’nca ilgili amaca tahsisi ve 1/100.000 İl Çevre Düzeni Planında işaretlenmesi tamamlanmıştır. Mersin Limanı’nın da kendisini bu kapsamda geliştirmesi ve yakın gelecekte ilimizin bir aktarma lojistik üssü olacağından hareketle yeni kapasiteyi karşılayacak, her türlü ihtiyaca cevap verecek proje çalışmalarına ve uygulamasına girmesi gerekmektedir. • 8. Logitrans Transport Lojistik Fuarı’nda düzenlenen ‘Logitrans 2014 Lojistik Ödülleri’ kapsamında, liman işletmecileri kategorisinde birincilik ödülünü kazanmıştır. TCDD tarafından işletilen limanlardan özelleştirme kapsamındaki 6 limandan sadece İzmir ve Derince limanlarının özelleştirmesi tamamlanamamıştır. Ayrıca 2010 yılında ihalesi tamamlanan ve 36 yıl işletme hakkını 372 milyon dolar bedelle kazanan Limak Gurubu tarafından teslim alınan ve yatırımlarını tamamlayarak faaliyete başlayan İskenderun Limanı’da Mersin Limanı için önemli bir rekabet yaratmış olup, limanımızın bu hususta tarife, teşvik, verim ve yeni yatırımlar vb. tedbirleri alması ve uygulaması gerekmektedir. Otomotiv İhtisas Gümrüğü Uygulaması’nın Mersin Gümrük Müdürlüğü’nden de yapılmasına yönelik, MIP ve Mersin Gümrük Müdürlüğü tarafından devam eden çalışmaların sonucu olarak ‘Gümrük Genel Tebliği’ 18 Mart 2011 tarihli Resmi Gazete’nin 27878 sayılı nüshasında yayımlanmıştır. Söz konusu Tebliğ gereğince, daha önce Türkiye’nin sadece batısında (İstanbul Gebze ve İzmir) gerçekleştirilebilen otomotiv ithalatı bundan böyle Mersin’den de yapıldığını biliyoruz. Yine son dönemde Konteyner IMDG Etiket kontrolü için B kapı girişine platform yapılmış ve sistem uygulanmaya başlanmıştır. Yakın yol deniz taşımacılığı(SSS), Marco Polo, Deniz Otoyolları(Meda MOS), Traseca, TEN-T gibi Avrupa Birliği ulaştırma projelerinde ve benzer ulusal projelerde Mersin’in yer almasını sağlayacak çalışmalara yoğunlaşarak limanımıza ve liman kullanıcılarına yeni kapasiteler yaratmak zorundayız. Zira 2-3 yıl içinde uluslararası lojistik üs olması hedeflenen Mersin’in en önemli kaynağı yine Mersin Limanı olacaktır. Son dönemde önem arz etmek üzere limanımızda, B kapıya konulan ek kantar ve tır giriş yolları düzenlemesi nedeniyle TIR kuyrukları azalmıştır. MIP web sitesinden temin edilen bazı 2014 yılı yatırım ve istatistik bilgileri aşağıda olduğu gibidir. • Mayıs ayında 138.019 TEU ile ay bazında liman tarihinin rekoru kırılmıştır. • Aralık ayında 143.000 TEU ile Mayıs ayı rekoru egale edilmiştir. • Operasyon verimini artırmak amacıyla 7 adet Reach Stacker alınmıştır. • Gemi yanaşma kapasitesini 2,6 milyon TEU’ya çıkaracak EMH’nin temeli atılmış, inşaatına başlanmıştır. • EMH ile birlikte devreye alınacak 4 adet SSG ve 8 adet E-RTG siparişi verilmiştir. • Limanda elleçlenen konteyner hacmi %9 artarak 1,5 milyon • 80.000 m² ilave gümrüksüz saha kazanılmıştır. • 2014 yılı konvansiyonel yük hacmi 8,8 milyon tona ulaşmıştır. • Bond&Loans Gazetesi tarafından Yılın Uluslararası Tahvil Anlaşması kategorisinde “En İyi Uluslararası Tahvil İhracatı” ödülü alınmıştır. • Project Finance Dergisi tarafından 2013 yılında gerçekleştirilen tahvil arzıyla “2013 Avrupa’da Yılın Liman İşlemi” ödülüne değer görülmüştür. • Project Finance International Dergisi’nin düzenlediği “PFI Awards 2013” kapsamında “Yılın İşlemi Ödülü”nü kazanmıştır. Ro-Ro ile ihraç yük taşıyan araçlar için vergisiz(ÖTV’siz KDV’siz) akaryakıt uygulaması 22 Temmuz 2011 tarihinde başlamıştır. Teknik atölye yeni yerinde hizmete alınacak tarzda revize edilmiştir. MIP, Mersin Turizm Platformu ve turizm acenteleri ile işbirliği içerisinde kruvaziyer turizminin gelişmesi için yeni projeler üzerinde çalışmaktadır. Mersin’de başlayacak kruvaziyer turizmi kente ayrı bir değer katacaktır. Kruvaziyer turizmi ile ülkeye döviz girdisi artacak, yeni iş imkanları doğacaktır. 2014 yılında Kurvaziyer gemi trafiğimiz artmış ve MIP Akdeniz Kurvaziyer Limanlar Birliğine üye olmuştur. Başta Miami Kruz fuarı olmak üzere ilgili turizm fuarlarına katılan MIP yönetimi limanımıza kruvaziyer kapasite yaratması yolunda çalışmalara devam etmektedir. Özellikle konteynır operasyonlarının hızlı ve düzenli yapılmasını temin etmek maksadı ile gemi programları ile yükleme boşaltma kapsamında Cut-off ve berthing window uygulamaları başlatılmıştır. Özetle Mersin, lojistik konulara endeksli ve hizmet sektörü ağırlıklı bir il durumdadır ve bu sektörün odak noktası Mersin limanıdır. Aynı geminin tayfaları olarak, koordineli, düzgün ve birbirimize destek sağlayacak şekilde çalışmamız gemimizin daha verimli hızlı ve düzgün rotada gitmesini sağlayacaktır. 33 MERSİN DENİZ TİCARETİ OCAK 2015 Türk Akımı’nın Güzergahı Açıklandı Küresel Isınma Verileriyle Oynandı İddiası GİSBİR TV yayın hayatına başladı Libya’dan Flaş Türkiye Kararı Gazprom Başkanı Aleksey Miller, Türk Akımı olarak tanımlanan yeni doğalgaz boru hattının güzergahını açıkladı. Kıyıköy’den Türkiye’ye girecek yeni doğalgaz boru hattı, Lüleburgaz üzerinden İpsala’ya ulaşacak. Karadeniz’in altından geçecek doğalgaz boru hattının Kıyıköy’den Türkiye’ye gireceğini açıklayan Gazprom Başkanı Aleksey Miller, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’la anlaştıklarını, Türk müşterilere doğalgazın Luleburgaz’da verileceğini, hattın buradan Türkiye-Yunanistan sınırında yer alan İpsala’ya ulaşacağını, toplam uzunluğunun 180 kilometre olacağını ve İpsala’ya ulaşacak doğalgaz miktarının 47 milyar metreküp olacağını söyledi. (Vira haber ) Küresel ısınmaya kanıt olarak sunulan meteoroloji istasyonlarının sıcaklık istatistikleri üzerinde oynandığı iddia edildi. İngiliz Telegraph Gazetesi’nin haberine göre, Paraguay, Brezilya, Kanada ve İzlanda meteoroloji istasyonlarının sıcaklık verileri, soğuma gösterse bile “değiştirilerek” ısınma olarak uluslararası istatistiklere aksettirildi ve “son 60 yılda sürekli bir ısınma olduğu izlenimi” yaratıldı. Habere göre istatistiklerdeki oynamalar, bölgedeki sıcaklığın her yıl 1 derece artmış olduğunu gösterecek şekilde değiştirildi.Habere göre, kutuplardaki erimelerin artmasına küresel ısınma değil, Atlas Okyanusu’ndaki daha sıcak su akıntıları yol açtı. Küresel ısınma ve küresel ısınmadaki insani faktörler bilim adamları arasında büyük tartışma konularından biri. Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin (GİSBİR) interaktif medya platformu GİSBİR TV yayın hayatına başladı. Denizi, denizciliği sevdirmek, gemi inşa sanayi konusunda geniş kitleleri bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla Youtube üzerinde www.youtube.com/gisbirtv adresinde yayın hayatına başlayan GİSBİR TV, Youtube kanalları arasında yerini aldı. GİSBİR TV, başta Türk Gemi İnşa Sanayi faaliyetlerini merkeze alarak hem Türkiye’den, hem de dünyadan gelişmelerle, denizcilik sektörü seyirciye yansıtılacak; özel haberler, röportajlar, bilimsel araştırmalar ve piyasa analizleriyle gündem oluşturulup çağdaş ve ilgi uyandırıcı bir yayıncılıkla karşınızda olacak. İzleyici bu ekranda sadece gemi inşa sanayini değil, denizcilik adına her şeyi bulacak. Libya’nın uluslararası toplum tarafından tanınan hükümeti, Türk şirketlerini kamu sözleşmeleri dışında bırakmayı planladığını açıkladı. Bu karar, Türk şirketlerinin ülkede faaliyet göstermelerini fiilen olanaksız kılabilir. Bakanlar kurulunun internet sitesinde yapılan açıklamada, “Bakanlar kurulu, yabancı şirketlerle tüm alanlarda yapılan sözleşmeleri gözden geçirme ve Türk Şirketlerini Libya’da faaliyet gösterenler dışında bırakma kararı aldı” denildi. (Reuters, Zaman Gzt) www.denizhaber.com.tr www.denizhaber.com.tr Dökmeci Gemiler Tankere Dönüştürülüyor ! Scorpio Bulkers şirketi Güney Kore’de inşa halindeki 3 Capesize gemiyi daha petrol tankerine (LR1 – long range 1) dönüştürme kararı aldı. Gemiler şirketin tanker bölümüne (scorpio tankers) geçmeden üçüncü bir partiye satılacak. Capesize’lar 2016 da teslim edilecekti. Dönüştürme olacağı için teslim 2017 ye kaldı. Scorpio Bulkers anlaşma imzaladığı toplam 70 adet yeni inşa geminin teslim tarihleri yaklaşınca, finansman sorunu olmamasına rağmen, bu zamandaki çok kötü piyasa navlunlarını düşünerek gemi sayısını azaltması gerektiğini düşünüyor. (Aktüel Deniz) 34 DENİZCİLİK GÜNDEMİNDEN KISA KISA Türk Loydu ve Selah Tersanesi İşbirliği Selah Tersanesi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için inşa edileceği 2 adet Lojistik Destek Gemisi Projesi ile ilgili ile klas anlaşmasını Türk Loydu ile yaptı. Bu proje, bugüne kadar inşa edilen projeler içinde, en kısa sürede inşa edilecek proje unvanını da taşıyor. Lojistik Destek Gemisinin ilki 16 ay gibi kısa bir süre içinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilecek.İki geminin teslim süresi 26 ay olacak. (www.denizhaber.com.tr) Türk Loydu ve İtalyan Rina, yeni bir işbirliğine daha imza attı Türk Loydu – Rina işbirliği yeni meyvelerini vermeye devam ediyor. S.S. Erdek Deniz Motorlu Taşıyıcılar Kooperatif için iki adet Ro Ro Yolcu gemisinin, double classı Türk Loydu ve İtalyan Rina işbirliğiyle yapılacak. www.denizhaber.com.tr TURMEPA 20 Yaşında Ülkemiz kıyı ve denizlerinin korunmasını ulusal bir öncelik haline getirmek ve gelecek nesillere temiz denizlerin kucakladığı yaşanabilir bir Türkiye bırakmak amacını kendine misyon edinmiş DenizTemiz Derneği/ TURMEPA 20. Kuruluş yılını kutladı. (www. denizhaber.com.tr) Şubat ihracatı yüzde 13 düştü Yeni yıla iyi bir başlangıç yapamayan ihracat, şubat ayında da üzdü. Özellikle parite ve soğuk hava koşulları ihracatta kaybın sürmesine neden oldu. Türkiye’nin şubat ayı ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 düşüşle 10 milyar 495 milyon dolar oldu. İhracatın şubat ayında düşmesinde paritedeki gerileme ve olumsuz hava şartlarının etkili olduğu belirtiliyor. (www.dünya.com) Ceyhan’dan 2006-2014 yılları arasında 2 bin 793 tanker petrol taşıdı Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Petrol Boru Hattı ile 2006 yılından 2014 sonuna kadar 280 milyon ton ham petrol taşındığı bildirildi. British Petroleum (BP) Azerbaycan ofisinin açıkladığı verilere göre, hattın faaliyete geçirildiği 2006 haziranından 2014 sonuna kadar BTC ile yaklaşık 2,1 milyar varil (280 milyon ton) ham petrol taşındı. Bu dönemde Ceyhan’a taşınan petrol, 2 bin 793 tankerle dünya piyasalarına gönderildi. Sadece geçen yıl taşınan petrol miktarı ise 262 milyon varil (34,8 ton) oldu. (www.denizhaber.com.tr) Asyaport dev vinçlerine kavuştu, açılış için geri sayım başladı Tekirdağ’da yapımı devam eden Asyaport Limanı’na, dünyadaki en büyük kapasiteli vinçlerden getirildi. 2.5 milyon konteyner kapasiteli limanın mayıs ayında açılması planlanıyor. Asyaport’un açılışla ilgili en önemli taşlarından biri büyük STS denilen sahil gemi vinçlerinin ikisine kavuştuklarını belirten Uzun, vinçlerin aynı anda iki konteyneri gemiden alıp yükleyebileceğini söyledi. Vinçlerin 65 ton kapasiteli, otomasyonlu ve çok gelişmiş vinçler olduğunu söyledi. Mayıs ayında açılması planlanan Asyaport Limanı, dünya denizlerinde mevcut ve gelecek 10 yılda inşa edilebilecek en büyük konteyner gemilerinin bile yanaşabileceği kapasiteye sahip, Avrupa’nın en büyük 10, dünyanın ise en büyük 60 limanı arasında yer alacak. (www.denizhaber.com.tr) 35 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 tır. Multi Beam Sonar ile Kaledran koyu ve Kaledran –Selinus arasındaki 33 kilometrelik kıyı şeridi tamamen taranmıştır. Yrd.Doç.Dr. Hakan ÖNİZ Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı UNESCO UniTwin Sualtı Arkeolojisi Network Koordinatörü Elde edilen görüntüler GPS koordinatlarıyla kayda alınmış, derinlerde olan görüntüler Sualtı Görüntüleme Robotuyla (ROV) tespit edilmiştir. Sualtında karşılaşılan tüm kalıntılar hem fotoğraflanarak hem de filme alınarak Kültür Bakanlığına raporlanmış, böylece milli envantere işlenmiştir. Koordinatlar iki farklı cihazla deniz haritaları ve uydu fotoğraflarına aktarılmış, diğer görüntülerle birlikte GIS işlemleri için hazır hale getirilmiştir. 321 kilometre uzunluğundaki Mersin kıyıları ise en az Antalya kadar önemlidir. Tunç çağının en önemli gücü olan Hititlerin denize bağlantısı bu kıyılarda yaşanmış, bilinmeyen Hitit limanı URA'da bu kıyılarda bir yerlerde gizli kalmıştır. Öte yandan bu kıyılarda henüz sistematik bir sualtı araştırması yapılmamış durumdadır. Ekibimiz dünya arkeolojisinin göz bebeği Mersin’in Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Gülnar ve Silifke kıyılarında 2015 yılı yaz aylarında sistematik bilimsel çalışmalar yapmak üzere hazırlıklarını sürdürmektedir. Mersin İline ait Erdemli, Mersin Merkez ve Tarsus kıyılarının sualtı araştırmaları ,se 2016 yılı yaz aylarında yapılacaktır. Mersin’in Batı Sınırı Kaledran’da Arkeolojik Sualtı Araştırmaları Selçuk Üniversitesi tarafından 2014 yılı yaz aylarında Antalya Kıyıları’nda T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleriyle arkeolojik sualtı tespit çalışmaları yapılmıştır. Söz konusu çalışmaların bir bölümü Antalya – Mersin il sınırında bulunan Kaledran (Yakacık) köyünde hayata geçirilmiştir. (Şekil 1) Yaklaşık on beş yıldır sürdürülen bu araştırmalar sırasında ilk kez rastlanan ahşap çapa kalıntıları Kaledran’ın sualtı arkeolojisi açısından çok önemli bir alan olduğunu göstermektedir. batı yönlerinden gelen fırtına sırasında ancak buraya sığınabilir2. Şekil 1 Antalya İlinin en doğu noktasını oluşturan Kaledran Gazipaşa İlçesi hudutlarında yer alır. Kaledran köyü ile Mersin’in Anamur İlçesine bağlı Anıtlı köyü arasında Kaledran adlı bir de çay yer almaktadır. Köy ve çayın adını Toros Dağları eteklerinde bulunan “Kalanthos” adlı kaleden aldığı düşünülmektedir. Çayın kıyısında Büyük Selçuklu döneminden kalma bir yapı ile çayın aktığı bölgede küçük balıkçı teknelerinin kullandığı bir de barınak bulunmaktadır. Barınağın yakınlarında Roma Döneminden kaldığı düşünülen kalıntılarda da mevcuttur. Geçmişte bölgede bir demir madeninin işletilmiş olduğu bilinmektedir, dolayısıyla demir yataklarının varlığı bölgeye stratejik bir anlam kazandırmaktadır1. “Dağlık Kilikya” coğrafyasında yer alan bu bölge Gazipaşa’nın Merkezindeki Selinus antik kenti ile Anamur’da bulunan Anamurium arasında yer alan tek doğal liman özelliğindedir. İki liman arasındaki 62 kilometrelik mesafe arasında yer alan bu doğal liman doğu, kuzey ve batı yönlerinden gelen rüzgârlara kapalı, bölgenin çoğu doğal limanı gibi güney rüzgârına açıktır. Araştırma ekibinin Kaledran’la ilgilenmesinin ana nedenini de doğal limanlık konumu oluşturmaktadır. Çünkü 62 kilometrelik mesafe yelkenli tekneler için yaklaşık bir günlük mesafeyi oluşturmaktadır. Dolayısıyla Kilikya bölgesinde seyir halinde bir gemi doğu- 36 Şekil 3 Şekil 2 Kaledran kıyısında yapılmış olan arkeolojik sualtı araştırmalarında çeşitli araştırma yöntemleri ve teknolojileri uygulanmıştır. Bunların arasında klasik sualtı araştırma yöntemleri en geniş yeri tutmaktadır. Aletsiz veya aletli dalış yöntemleriyle bölgedeki sığlıklar, burunlar, kayalık kıyı alanları gibi gemilerin kazayla batabileceği yerler araştırılmıştır. Sualtı motorları (scooter) kullanılarak (şekil 2) batık ya da eser olabilecek geniş alanlar taranabilmiştir. Bu yöntemlerin dışında yine Selçuk Üniversitesi’ne ait 7.5 metrelik Triton 1 sonar teknesiyle de sonar çalışmaları yapılmış- Kaladran’da yapılan çalışmalarda farklı dönemlere tarihlenen amfora ve çapa kalıntıları bulunmuştur. Bu güne kadar Antalya Kıyılarında hiç bulunmamış olan ahşap çapalara ait taş çipolardan (M.Ö. 7-5. yy.) beş adet birden bulunması bölgeye özel bir arkeolojik önem kazanmıştır. (Şekil 3, 4) Aynı alanda Tunç Çağı’ndan (M.Ö. 3000- 1200) kalma taş çapalar da görülmüştür. Ancak M.Ö. 7-5. yüzyıllar arasında kullanılmış olan taş çipolu ahşap çapalar, her tip çapanın bulunduğu Antalya Kıyıları’nda kronolojik bir boşluğu doldurmuştur. Bütün bu çapalar bu bölgenin Batı – Güney Batı yönünden gelen rüzgârlara karşı erken dönem bir demirleme yeri olduğunu göstermektedir. Yukarıda da değindiğimiz gibi Antalya kıyılarında yapılan çalışmalar yaklaşık on beş senedir devam etmektedir. Buna karşın 640 kilometre uzunluğundaki kıyı şeridinin tamamında arkeolojik eserlerin milli envantere alınması daha uzun yıllar sürecektir. Şekil 4 DİPNOTLAR 1 Söz konusu demir madeni yakın dönemde işletilmiştir. M.Ö. 2. Binin ortalarından itibaren Anadolu’da demirin işlendiği bilinmektedir. Sağlam silahlar üretilebildiği için gümüşten kırk, altından yedi kat değerli kabul edilen demiri Hititler çok iyi işleyebiliyorlardı. Hitit İmparatorluğunun yıkıldığı M.Ö.1200’lerden sonra demir ustalarının dağılmasıyla demir çağının başladığı düşünülmektedir. Gazipaşa bölgesi Türkiye demir yatakları açısından da önemli bir bölgedir. Kaledran yakınlarındaki yatakların hangi tarihten itibaren işlendiği bilinmemektedir. Bu konu çalışıldığı zaman limanda bulunan çapaların yalnızca fırtınadan sığınmak için değil belki de demir cevrehi ya da işlenmiş demir ticareti için orada oldukları gündeme gelebilecektir. 2 Eğer fırtına güney yönünden geliyorsa sığınabilecekleri tek yer batıda, Gazipaşa Güney Köy adasının arkasında kalmaktadır. Kuvvetli fırtınalarda bu ada da gemilerin güvenliği için yeterli olmamıştır. 37 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 Mehmet Ali Sulutaş Araştırmacı yazar ANILAR GEMİSİ: GÜLCEMAL Gülcemal, 15 Temmuz 1874’te, denize indirilmiş. İngiltere’nin denizcilik şirketi White Star, İngiltere ile ABD arasında yolcu taşımak amacıyla yaptırdığı iki gemiden biri. Adı “Germanic”, eşinin adı “Britanic” idi. Gemiler Kuzey İrlanda’nın Belfast kentindeki “Harland & Wolf” tezgâhında 1911’de yapılmıştır. “Titanic” henüz tezgâhta yapılmaktadır. Germa- nic, 1902’de, Liverpool merkezli Dominion Lines adlı vapur şirketine satılıp adı (Kanada’nın başkenti) Ottawa olarak değiştirilmiş. Yeni sahipler, göçmenleri Avrupa’dan ABD’ye bu gemiyle taşımış, Germanic (Ottawa) Gemisi Osmanlı yönetimi (Seyr-i Sefain) adına 1910’da satın alınmış. 1911’de İstanbul’a gelen Gemiye, Padişah Sultan Reşad’ın annesinin adı “Gülcemal” (Gülyüzlü) adı verilmiş. İlk görevi, Türk askerlerini Yemen’e taşımak olmuş. İkinci göreviyse, Sultan Reşad’ı Kosova dâhil, Balkan gezisine götürmek olmuş. Gülcemal, düzenli posta taşımaya başladığında Karadeniz halkının sevgilisi olmuş. İstanbul ile Samsun’dan haftada iki kez posta ve yolcu taşımış. Giresun limanında Gerze’ye de uğramış. 1960’lı yıllarda Giresun Adası’na da… Gülcemal, “Şanlı Yavuz” kadar sevilmiş, özellikle Karadeniz halkının ağzında, dilinde masallaşmıştır: “Gülcemal dedukleri denizi elekleyi, bacaları dumanlı kıyıları bekleyi…” “Gülcemal savruluyi dumanıni, Alıp gittin yârimi,Yoktur senin imanın…” Çanakkale Savaşı başladığında düşman denizaltılarının tehdidi altında asker ve yaralı taşıyan gemilerden bir oldu Gülcemal. 1915 Şubat’ında asker taşırken, Marmara Denizi’ne sızmış bir İngiliz denizaltısıyla İmralı Adası önünde torpillendi. Yaralanan Gülcemal yedekte, İstanbul Tersanesi’ne getirilip iki yıl onarım gördü. Savaş sonunda, 1918-19 yıllarında Yunan ve Mısır esir kamplarındaki Alman askerlerini Wilhelmshaven’e ve Hamburg’a taşıdı. Akdeniz gemisiyle birlikte Gülcemal, 1920-21 yıllarında, Jorj Dedeoğlu adlı Rum’a kiralanıp Köstence-İstanbulNapoli-Marsilya-NY seferi yaptı dört kez. 38 39 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 Kızına andaç kalan gümüş sigara tabakası da, İstanbul’a yaptığı bir seferde yolcu olan Troçki’nin armağanıdır. Gülcemal ile acı anıları olan da var: 1924’te Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan, “Mübadele Sözleşmesi” gereğince mübadilleri Selanik’ten alıp İstanbul ile İzmir’e taşımıştı. Sözleşme, 30 Aralık 1923’te yürürlüğe girince, hemen ertesi gün Samsun yoluna ilk Gülcemal koyulur. “İstanbul deyince aklıma Gülcemal ile çocukluğum gelir, Anadolu’da, toprak damlı bir evde, Gülcemal üstüne türküler söylenir,(2) Anadolu’da toprak damlı bir evde çocukluğum, Türk bayrağını ABD sularında ilk dalgalandıran gemimiz olmuştur Gülcemal. 1930’da, Gemi süvarisi Lütfi Kaptan Gülcemal’e âşık olmuştu bile. Titanik’in ilk ABD seferinde battığı bölgede, Kanada sularında sis ve buzdağlarıyla karşılaşır, 40 zorlanmadan NY limanına ulaşır. Yanaşırken hasara yol açar. Tedbir konmaktan kurtarılan Gemi, dönüşte İstanbul’da törenle karşılanır. Kemanını yanından ayırmayan Lütfi Kaptan 46 yaşında hastalanır, şapkasını askısında yetim bırakır… Gülcemal’le gider İstanbul’a, Gülcemal’le gelir…” B. R. Eyüboğlu (2) Süt akar bütün musluklarından, direklerinde güller tomurcuklanır… 41 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 Yrd. Doç. Dr. Deniz Ayas Mersin Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi Gökkuşağı Alabalığı (Oncorhynchus mykiss), Hamsi (Engraulis encrasicolus) ve Sardalya (Sardina pilchardus)’nın Sıcak Tütsülenmesi Sonrasındaki Kompozisyon Oranlarındaki Değişimleri Su ürünleri, kolayca bozulduğundan daha fazla raf ömrü kazandırmak, farklı tada sahip olmasını sağlamak böylece tüketimin çeşidini ve miktarını artırmak amacıyla işlenmektedir. Su ürünleri işleme teknolojisinde işlenecek materyalin kimyasal kompozisyonunu bilmek, uygun bir işleme teknolojisinde kimyasal kompozisyon çalışmaları çoğunlukla yeni türlerin işleme yönteminin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Bunun yanında mevsimsel kimyasal kompozisyon çalışmaları ile işlenecek olan türün hangi mevsimde olacağı da belirlenebilmektedir. Bu amaçla yapılan çalışmalarda bir çok türün kimyasal kompozisyonu belirlenmiştir. Gökkuşağı alabalığının ham protein değeri %20.7, ham yağ değeri %6.8 ve sardalyanın ham protein değeri%17.7, ham yağ değeri %2.8 olarak verilmiştir. (Regenstein ve Regenstein, 1991). Diğer bir çalışmada gökkuşağı alabalığı kimyasal kompozisyonu, su %70-79, yağ %1.2-10.8, protein %18,819.1 ve kül %1.8 olarak bildirilmiştir. Aynı çalışmada hamsinin kimyasal kompozisyonu su, %75, ham yağ %3.0, ham protein %20.0 ve ham kül %1.3 olarak verilirken; sardalyanın su %60-80, ham yağ %0.4-0.2, ham protein %16.0- 19.0, ham kül %1.2 olarak belirtilmiştir. ( Gülyavuz ve Ünlüsayın, 1999). Başka bir çalışmada ise, gökkuşağı alabalığının kimyasal kompozisyonları, %74.86 su, %16.54 protein, 42 %4.46 yağ ve %1.80 kül olarak verilmiştir. ( Ünlüsayın ve ark.,2001). Su ürünlerinin insan beslenmesindeki önemi ve buna bağlı olarak tüketiminin yaygınlaştırılma zorunluluğu göz önüne alındığında tütsüleme ve yeni tütsülenecek türlerin belirlenmesi çalışmalarının önemi bir kez daha öne çıkmaktadır. Tütsüleme işlemlerinde balık etinin uğradığı değişimlerin tespit edilmesinin hem insan sağlığı hem de ürünün besin içeriğinin belirlenmesi yönünden önemli olduğu genel kabul görmektedir. Sıcak tütsüleme işleme yönteminde işlenecek materyalin yağ oranının yüksek olması ürünün kalitesini de olumlu yönde etkilemektedir. Balığın tütsülenerek işlenmesinde kimyasal kompozisyon oranlarında büyük değişimler ortaya çıktığı daha önceki çalışmalarda tespit edilmiştir. Carassius auratus (L. 1758)’un tütsüleme öncesi ve sonrası yaş örnek üzerinden yapılan analizlerinde erkek ve dişi balıklarda su oranı sıcak tütsülenmiş örneklerde azalırken, ham yağ, ham kül, ham protein ve karbonhidrat içeriklerinde artış olduğu saptanmıştır. Araştırıcılar tarafından, ham yağ oranındaki artışın nedeni ise, balıklarda % su oranı ile % ham yağ oranı arasında ters orantı olduğundan dolayı, tütsüleme işleminde su oranının azalmasına bağlı olarak yağ miktarının da arttığı şeklinde bildirilmiştir (Ünlüsayın ve ark., 2003). Diğer bir çalışmada proteinin tütsüleme işleminde azalmasının nedeni olarak çözünebilen proteinler, küçük peptidler ve serbest amino asitlerin pişirme suyuyla kaybolmasından kaynaklandığı bildirilmiştir (Opstvedt, 1988). Benzer bir çalışmada tütsüleme sonrasında total protein miktarlarında düşüşün meydana geldiği, bu düşüş, düşük moleküler ağırlıktaki çözünebilen proteinlerin ve amino asitlerin (alanin, glisin, lösin, valin, ve glutamik asit) varlığına bağlanmıştır. Ek olarak tütsüleme işleminin proteinlerin termal parçalanmasına neden olabileceği de bildirilmiştir (Ünlüsayın ve ark, 2001). Bu çalışma ile hedeflenen ise belirlenen türlerin tütsüleme için uygun olup olmadığı yanında, tütsülenme sonucunda besin bileşenlerinde ne gibi değişimler olduğunun belirlenmesidir. Materyal ve Yöntem Araştırma materyali olarak tütsü öncesi ve sonrası analizlerde her tür için toplam 30 balık kullanılmıştır. Örneklemede balıkların benzer büyüklükler de olmasına dikkat edilmiş, gökkuşağı alabalıklarının 220265 g, sardalyaların 61-66 gr, hamsilerin 35-41 g aralığındaki bireyleri analizler için ocak 2004 de seçilmiştir. Her tür için 15’er adet örnek baş ve iç organ temizliği yapıldıktan sonra filetolanarak homojenize edilmiştir. Benzer şekilde tütsüleme içinde aynı işlemler yapılarak 15’er fileto hazırlanmış daha sonra sıcak tütsüleme metoduyla tütsülenmiştir. Tütsüleme işlemi öncesinde filetolar 15 dakika kuru tuzda bekletilmiş, daha sonra musluk suyuyla yüzey tuzlarından arındırılmış ve sızdırılarak kurutulmuştur. Tütsüleme işleminde ise filetolar raflara yerleştirilmeden önce fırın 70-80 oC’ye kadar ısıtılmış ve bu sıcaklıkta filetolar pişme işlemi gerçekleşene kadar (yaklaşık 1,5 saat) tutulmuştur. Pişirme gerçekleştikten sonra filetolar, meşe ağacının ince testere talaşı kullanılarak 2 saat süreyle 50-60 oC’de tütsülenmiştir. Tütsülemiş filetolarda homojenize edilerek ham protein, ham yağ, su, ham kül analizleri yapılmıştır. Matematiksel hesaplamalarla kuru maddedeki besin bileşen oranları saptanmıştır. Kjeldahl yöntemine göre ham protein (AOAC, 1995), Soxhlet yöntemine göre ham yağ (James, 1995) analizleri yapılmıştır. Kuru madde analizi (AOAC, 1995) ise etüvde, 104 C0’ de 4 saat kurutma sonucu, ham kül analizi yakma fırınında, 550 C0’ de gri kül oluşuncaya kadar (5 saat) yakılarak sağlanmıştır (AOAC, 1995). Araştırmanın analizlerinden elde edilen veriler SPSS 10.0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Ham protein, ham yağ, su ve ham kül analizleri için T-testi uygulanmıştır. Bulgular Sardalya, gökkuşağı alabalığı ve hamsinin tütsüleme öncesi ve sonrası kimyasal kompozisyonları belirlenmiş ve türler arasında besin kompozisyon oranları yönünden önemli farklılıklar olduğu görülmüştür. Her üç türün yaş ağırlık üzerinden tütsü öncesi protein, yağ ve kül oranlarının tütsü sonrası oranlardan düşük olduğu belirlenmiştir. Kuru madde üzerinden ise üç türün tütsü öncesi protein oranlarının tütsü sonrasına göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Tütsüleme işlemlerinde bir miktar protein kaybolmuştur. Her üç türün taze ağırlık üzerinden tütsüleme işlemi sırasında yağ oranlarında ise küçük bir artış belirlenirken, kül oranlarında yüksek bir artış meydana gelmiştir. Araştırılan örnekler içinde en yüksek protein değeri kuru madde üzerinden sardalya da belirlenirken (%77.55), hamsinin de yakın bir protein oranına (%74.66) sahip olduğu saptanmıştır. Taze örneklerde en yüksek ham yağ oranı (%7.02) gökkuşağı alabalığında belirlenmiştir. Taze örnekte ham yağ miktarı en düşük olan sardalya da (%3.89), en yüksek su oranı tespit edilmiştir (%75.50). Taze örneklerde en yüksek ham kül oranı (%1.54), en yüksek ham yağ oranı (%7.02) belirlenen gökkuşağı alabalığında saptanmıştır. Örneklerin ham protein oranının su oranıyla paralel, ham yağ oranının ise su oranıyla ters orantılı, ham kül oranıyla paralel değişim gösterdiği belirlenmiştir (Tablo 1). Tartışma ve Sonuç Sardalyanın ham protein (%19.00) ve ham yağ (%3.89) oranlarının, Regenstein ve Regenstein (1991) tarafından yapılan çalışmadaki ham protein (%17.7) ve ham yağ (%2.8) oranları ile benzerlik taşıdığı saptanmıştır. Gülyavuz ve Ünlüsayın (1999) tarafından belirtilen ham protein (%16.0-19.0) oranı benzerken, ham yağ (%0.4-0.2) oranının farklı olduğu belirlenmiştir. Aynı araştırıcıların belirttiği su (%60-80) ve kül (%1.2) oranlarının sardalyanın su (%75.50) ve kül (%1.20) oranlarıyla benzeştiği görülmüştür (Tablo 1). Gökkuşağı alabalığının ham protein (%19.23) ve ham yağ (%7.02) oranlarının, Regenstein ve Regenstein (1991) tarafından yapılan çalışmadaki ham protein (%20.7) ve ham yağ (%6.8) oranları ile benzerlik taşıdığı görülmüştür. Gülyavuz ve Ünlüsayın (1999) tarafından belirtilen ham protein (%18.8-19.1), ham yağ (%1.2-10.8), ham kül (%1.8) ve su (%70-79) oranlarının çalışmadaki ham protein (%19.23), ham yağ (%7.02), ham kül (%1.54) ve su (%72.06) oranları ile örtüştüğü belirlenmiştir. Ünlüsayın ve ark. (2001) tarafından yapılan çalışmada belirtilen ham protein (%16.45), ham yağ (%4.46), ham kül (%1.8) ve su (%74.86) oranlarının, çalışmadaki oranlarla küçük farklılıklar olduğu tespit edilmiştir (Tablo 1). Hamsinin ham protein (%19.56), ham yağ (%4.72), ham kül (%1.39) ve su (%73.80) oranlarının, Gülyavuz ve Ünlüsayın (1999) tarafından belirtilen ham protein (%20.0), ham yağ (%3.0), ham kül (%1.3) ve su (%75) oranları ile genel olarak benzediği, % ham yağ oranının ise farklı olduğu görülmüştür (Tablo 1). Çalışmada belirlenen her üç türe ait kimyasal kompozisyon oranları ile daha önceki yapılan çalışmalar arasında genel olarak benzerlik bulunduğu belirlenmiştir. Kimyasal kompozisyon oranlarının beslenme, yaş, cinsiyet, üreme dönemi, sıcaklık gibi bir çok biyolojik ve ekolojik faktör tarafından etkilendiği göz önüne alınarak, kimyasal kompozisyon oranlarındaki küçük farklılıkların bu faktörlerden kaynaklanmış olabileceği değerlendirilmesi yapılmıştır. Protein oranı yüksek olan hamsi ve sardalya da su oranı yüksek belirlenirken, yağ oranı yüksek olan gökkuşağı alabalığında su oranı diğer türlere göre daha düşük olduğu belirlenmiş, buradan incelenen balıklarda protein oranının su miktarı ile doğru, suyun ise yağ miktarı ile ters orantılı olduğu sonucuna varılmıştır. Tablo 1.’de görüldüğü gibi hamsi, sardalya ve gökkuşağı alabalığının tütsülenen filetolarının su kaybetmesinden dolayı kuru madde miktarında bir artış, buna bağlı olarak da % ham protein, % ham yağ ve % ham kül oranlarında da taze filetolara göre yüksek değerler bulunmuştur. Carassius auratus (L. 1758)’un tütsüleme öncesi ve sonrası yaş örnek üzerinden yapılan ana- 43 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 lışmada (Bilgin ve ark. 2001) da, balığın tütsülenmesinin ham kül miktarında artış meydana getirdiği ve bu artışın balığın tuzlanması sırasında karkasa giren tuz miktarına bağlı olduğu belirtilmiştir. Araştırma materyali olarak seçilen türlerden sardalyanın az yağlı, gökkuşağı alabalığı ve hamsinin yağlı balıklar olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Tütsülenecek materyalin yağ oranının tütsüleme için temel bir kriter olduğu düşünüldüğünde, sardalyanın sıcak tütsüleme için uygun bir materyal olmadığı, gökkuşağı alabalığı ve hamsinin ise tütsülenerek değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır. Kaynakça lizlerinde erkek ve dişi balıklarda su oranı sıcak tütsülenmiş örneklerde azalırken, ham yağ, ham kül, ham protein ve karbonhidrat içeriklerinde artış olduğu saptanmıştır (Ünlüsayın ve ark., 2003). Yaş örnek üzerinden yapılan analizlerde taze örneklere göre tütsülenmiş örneklerin protein oranındaki artış, tütsüleme yapılırken ısıtma, pişirme ve tuzlama işlemi ile balık karkasının su kaybetmesi ve çok az bir kısmı ise mekaniksel işlemlere bağlı su azalmasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Taze ve tütsülenmiş örneklerin kuru madde üzerinden ham protein miktarları karşılaştırıldığında ise, tütsülenmiş örneklerin ham protein miktarında azalma, ham yağ ve ham kül miktarında ise artışın olduğu tespit edilmiştir. Ham protein oranlarındaki bu azalma çözünebilen proteinler, küçük peptidler ve serbest amino asitlerin pişirme suyuyla kaybolmasından kaynaklanmıştır. Opstvedt (1988) tarafından yapılan çalışmada proteinin tütsüleme işleminde azalmasının nedeni olarak çözünebilen proteinler, küçük peptidler ve serbest amino asitlerin pişirme suyuyla kaybolmasından kaynaklandığı bildirilmiştir. Benzer bir çalışmada tütsüleme sonrasında total protein miktarlarında düşüşün meydana geldiği, bu düşüş, düşük moleküler ağırlıktaki çözünebilen proteinlerin ve amino asitlerin (alanin, glisin, lösin, valin, ve glutamik asit) varlığına bağlanmıştır. Ek olarak tütsüleme işleminin proteinlerin termal parçalanmasına neden olabileceği de bildirilmiştir (Ünlüsayın ve ark, 2001). Tütsülenmiş örneklerde taze örneklere göre su miktarındaki büyük oranda düşüşün nedeni, tütsüleme işlemi sırasındaki pişirme işlemlerinde kaybolan su ile tuzla- 44 ma işleminde tuzun su çekici özelliğinden kaynaklı kaybolan su olduğu saptanmış, çok az oranda ise mekaniksel işlemlerden kaynaklı su miktarında bir azalma olduğu düşünülmektedir. Yaş örnek üzerinden yapılan analizlerdeki ham yağ miktarındaki büyük orandaki göreceli artışın nedeni, tütsüleme işlemi sırasındaki pişirme işlemlerinde su oranının düşmesinden kaynaklanmıştır. Kuru maddedeki değerlerindeki gerçek küçük artışın ise, duman materyalinin yapısında bulunan yağ yapısındaki bileşiklerden meydana geldiği düşünülmektedir. Ünlüsayın ve ark. (2003) tarafından yapılan çalışmada tütsüleme sonunda ham yağ oranındaki artışın nedeni, balıklarda % su oranı ile % ham yağ oranı arasında ters orantıdan kaynaklandığı, tütsüleme işleminde su oranının azalmasına bağlı olarak yağ miktarının da arttığı şeklinde bildirilmiştir . Yaş örnek üzerinden yapılan analizlerde tütsülenmiş örneklerin taze örneklere göre ham kül miktarındaki büyük oranda artışın nedeni, tütsüleme işlemi sırasındaki pişirme işleminde filetolardaki su oranının düşmesi ve balık filetolarının tuzlama işlemi sırasında çıkan su yerine geçen tuzdan kaynaklanmıştır. Kuru örneklerdeki artışında balıkların tütsülenmesi işleminde tuzlama safhasında balığın karkasına tuz almasından ve ısı etkisi ile balık karkasının su oranının azalması nedeni ile gerçekleşmiştir. Steiner-asiedu ve ark. (1991), tarafından da % ham yağ ve % ham kül oranlarının farklı geleneksel pişirme teknikleriyle (yağda kızartma, sıcak tütsüleme ve haşlama) arttığı ve bu geleneksel pişirme teknikleri uygulanan tüm örneklerde yüksek ham kül oranlarının bulunduğu bildirilmiştir. Diğer bir ça- AOAC, 1995. Official methods of analysis of AOAC International, Arlington, VA. Bilgin, Ş., Ünlüsayın, M. ve Gülyavuz, H., 2001. Utilization of Clarias gariepinus (Burchell 1822) according to different processing methods and determination of chemical components (in Turkish), Turk J Vet Anim Sci., 25: 309- 312. Gülyavuz, H. ve Ünlüsayın, M., 1999. Su ürünleri işleme teknolojisi, Ankara, Şahin Matbaası. James, C. S. 1995. Analytical chemistry of foods, New York, Chapman and Hall. Opstvedt, J., 1988. İnfluence on protein quality, s. 23-39, J. R. Burt (ed), Fish smoking and drying, England, Elsevier Science Publisher. Regenstein, J. M. and Regenstein, C. E., 1991. Introduction to fish technology, New York, Van Nostrand Reinhold. Steiner-Asiedu, M., Julshamn, K. ve Lie, Ø., 1991. Effect of local processing methods (cooking, frying and smoking) on three fish species from Ghana: Part. proximate composition, fatty acids, minerals, trace elements and vitamins, Food Chemistry, 40: 309-321. Ünlüsayın, M., Bilgin, Ş. ve İzci, L., 2003. The determination of flesh productivity, chemical components and shelf life of Goldfish (Carassius auratus L. 1758) at +4 oC after hot smoking (in Turkish), Eğridir Su Ürünleri Fakültesi Dergisi, 8: 62-70. Ünlüsayın, M., Kaleli, S. ve Gülyavuz, H., 2001. The determination of flesh productivity and protein components of some fish species after hot smoking, Journal of the Science of Food and Agriculture, 81: 661664. 45 MERSİN DENİZ TİCARETİ RÖPORTAJ ŞUBAT 2015 “Denizler bizim değil, orada yaşayan canlılarındır” Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bedi Cicik ile deniz kirliliğinin nedenlerini ve alınması gereken önlemleri konuştuk. Deniz kirliliğinde en büyük faktörün insan olduğunun altını çizen Prof. Dr. Bedi Cicik, çözümün toplumun bilinçlendirilmesine bağlı olduğunu söylüyor. 46 Deniz kirliliği nedir? Deniz kirliliğinin nedenleri nelerdir? Konuyu sadece deniz kirliliği şeklinde değil de kara kirliliği, hava kirliliği, deniz kirliliği ve tüm yaşam ortamlarının kirliliği şeklinde ele almalıyız. Daha doğrusu kirliliği genel anlamda tanımlayacak olursak; saflıktan sapma anlamına gelir. Konuyu biraz daha açarsak örneğin; bir orman içerisindeki akan dereyi düşünelim. Normalde bu akan bir sudur ancak üzerine yaprakların düşmesi onun doğallığından, saflığından saptırdığı için kirlilik meydana gelmektedir. Genel olarak kirliliği bu şekilde tanımlayabiliriz. Bundan 40 yıl önce insanlar ekonomik, sosyokültürel ve çevre kavramları birbiri ile bağlantılı değildi. Bunun birden fazla nedeni vardır. Çünkü nüfus bugünkü kadar yoğun değildi. Çünkü tarımda bu kadar fazla kimyasal madde kullanılmıyordu. Dolayısıyla bu kavramlar birbirinden bağımsız olarak değerlendiriliyordu. Ancak insan nüfusunun artmasıyla birlikte, arz-talep çerçevesi içerisinde üretimi arttırmak amacıyla yoğun kimyasal maddelerin kullanımı, özellikle nüfus artışına paralel olarak şehirleşmenin gelişmesi ve evlerde kullanılan kimyasal atıkların doğada başlıca alıcı ortam olan sulara katılmasına neden olmuştur. Bu kimyasal maddeler ve atıklar nehirler, akarsular aracılığı ile denizlere taşınmaktadır. Bunun sonucunda denizlerde kirlilik meydana gelmektedir. Denizlerde kirliliğinin asıl kaynağı ise derelerden, akarsulardan, evsel alanlardan, deşarj edilen atıkların denize ulaşmasıyla olur. Deniz kirliliğinde insan faktörünün etkisi nedir? Aslında doğadaki kirliliğin, deniz- 47 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 RÖPORTAJ lerdeki kirliliğinin başlıca kaynağı insanlardır. İnsandan başka hiçbir faktör yoktur. İnsan nüfusu arttıkça, artan nüfusu beslemek amacıyla üretimi arttırmak zorundasınız. Üretimi arttırmak amacıyla özellikle tarımda kimyasal gübre ve pestisit kullanmak zorundasınız. Ayrıca güncel yaşamı kolaylaştırmak amacıyla endüstriyel gelişimlerde bir takım madenler kullanılmaktadır. Tüketilebilir doğal kaynaklardan petrol kullanılmakta. Bunların atıklarının hepsi denizlerdeki kirliliğinin başlıca nedenlerini oluşturmaktadır. Tüm bunları kullanan da insandır. canlılar kirlilikten etkilenmektedir. Deniz kirliliğini önlemek için yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Denizlerin temizlenmesinde yerel yönetimler atık su arıtma tesisleri aracılığıyla deşarjların zararsız hale getirilip su kaynaklarına aktarılması şeklinde işlemler yürütülmektedir. Ancak maalesef bu atık su arıtma tesislerinde kirleticilerin üç aşamada olur. Mekanik, kimyasal, biyolojik arıtımdan geçtikten sonra ancak sucul kaynaklara deşarj edilmesi gerekir. Fakat bu çok pahalı bir yöntem olduğu için genelde uyulmuyor. Deniz kirliliğini, hava kirliliği ve hava kirliliğinden ayıran en önemli özellik akarsular aracılığıyla denizlere katılan kirleticiler suyun çözücü özelliği nedeniyle çok geniş alanlara yayılabilmektedir. Denizlerdeki dalgalar ve akıntılar bu kirleri geniş alanlara yaymaktadır. Deniz kirliliğinin hayatımız üzerindeki etkileri nelerdir? Öncelikli olarak insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için mutlaka beslenmeleri gerekiyor. Mutlaka protein gereksinimlerini karşılamaları gerekiyor. Bugün tarım alanlarının yerleşime açılması nedeniyle özellikle ekilebilir alanların da daralması, ayrıca buna bağlı olarak meraların tahrip edilmesi, hayvancılığın gerilemesi ile birlikte kara- RÖPORTAJ sal protein kaynakları yok olmaktadır. Bu noktada denizdeki ürünler çok önem kazanıyor. Dolayısıyla denizlerdeki Denizlerdeki kirleticileri başlıca iki gruba ayırabiliriz. Bunlardan biri çöp adını verdiğimiz özellikle plastik parçalanması çok uzun yıllar alan ürünler; ikinci olarak da kimyasal kirleticiler şeklinde sınıflandırabiliriz. Ülkemizdeki kıyı, çevre denetimlerini yeterli buluyor musunuz? Ülkemizde tabi ki, özellikle son yıllarda kıyı koruma denetimleri çok yoğun bir şekilde yapılmaktadır. Özellikle Mersin bölgesinde kıyı şeridinin denetimi, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan deniz kaplumbağaların üreme sahası olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Bu bağlamda çevre, kıyı bandında sahilin korunması ve buradaki kirliliğe karşı büyük bir mücadele verilmektedir. 48 Ülkemizde denizlerimize yeterince önem verilmemesinin nedeni sizce ne olabilir? Üç tarafı denizlerle çevrili ülke olmamıza rağmen denizlere yeteri kadar önemi veremedik. Denizlere yeteri kadar önem veremeyişimizin sebebi biraz kültürden kaynaklanıyor. Çünkü biz toplum olarak protein ihtiyacımızı karşılamak için denizden daha çok karasal ürünlerle ilgileniyoruz. Küçükbaş hayvanlarla protein ihtiyacımızı karşılıyoruz. Su ürünleri tüketimi bir kültür olayıdır. Japonya’da su ürünleri tüketimin çok fazla olduğunu görüyoruz. Bunun en önemli sebepleri; Japonya’nın bir ada ülkesi olması ve topraklarının tarıma elverişli olmayışıdır. Dolayısıyla Japonya’da bu sebepler bir kültür oluşturmuştur. Denizler bizim değildir. İnsanların değildir. Dünya denizleri orada yaşayan canlılarındır. Dolayısıyla bizim o alanları kirletmeye hakkımız yoktur. Aynı şeyi kendimizi onların yerine koyduğumuzda daha kolay anlayabiliriz. Deniz çok ayrı bir dünyadır. Çok fazla sayıda türü barınmaktadır. Dünyada yaşamın devam etmesi için, söz konusu canlıların yaşamını devam ettirebilmesi için denizel ortamların kirletilmemesi hem denizde yaşayan canlılar için hem de deniz ürünlerini tüketen bizler için tarihi önem taşıyor. Peki bu kirliliği önlemek için neler yapılabilir? Hangi önlemler alınabilir? Bu konuda bize bilgi verebilir misiniz? Toplumsal bilincin oluşturulması en önemli çözüm önerisi olarak akla gelmektedir. Toplum bu konuda bilinçlendirildiği takdirde, kimyasal maddelerle üretim yerine organik tarıma ağırlık verip, kimyasal gübre ve kimyasal zehirlerden uzak bir üretim yöntemi belirlendiği zaman deniz kirliliği ortadan kalkmasa bile azalacağı kanaatindeyim. Mersin sahiline bakacak olursak, kıyı temizliği konusunda yerel yönetimlere düşen görevler nelerdir? Öncelikle kirliliği bir bütün olarak ele almak gerekir. Mersin sahil şeridinde yerleşen bir ilimiz. Özellikle tarımın, ülkemizde yaş sebze ve meyvenin büyük bir kısmının üretildiği şehir. Atık su arıtma tesisinin tam olarak hayata geçirilmesi, sahil şeridindeki yapılarda denetimler arttırılarak denizlere deşarjın kontrol edilmesi, deniz trafiğinde kontrollerin yapılması bölgemizdeki kirliliği azaltacaktır. Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz? Yaşamımızı devam ettirmek için, gelecek kuşaklara güzel bir dünya bırakmak için, yanı başımızdaki denizleri özellikle denizde yaşayan canlıları, onların devamlılığı açısından kirletilmemesi gerekir. Denizler orada yaşayan canlılarındır. Onların hayatlarına müdahale etmeyelim. 49 MERSİN DENİZ TİCARETİ ŞUBAT 2015 MERSİN CHAMBER OF SHIPPING PORT OF MONTH OF PORT STATISTICS CARGO MOVEMENT - INWARDS/ OUTWARDS LOADED (IN TONS) COMMODITIES DOMESTIC EXPORT : MERSİN : JANUARY-DECEMBER 2014 DISCHARGED (IN TONS) TRANSIT TRSHPMNT TOTAL COMMODITIES DOMESTIC IMPORT TRANSIT TRSHPMNT TOTAL CEMENT64.337 998.365 88.186 1.150.888 CEMENT44.843 42945.272 CEREALS 31.116 188.747 5.123 2.372 227.358 CEREALS 1.708.491 5.900 2.641 1.717.032 CHEMICALS 8.879 913.459 24.155 17.825 964.318 CHEMICALS 2.290.496 33.337 16.609 2.360.512 20.070 CITRUS141.309 8.284149.593 CITRUS26.910 13227.041 CNTR166 337.595 337.761 CNTR350.038350.038 CONST. MACHINERY 400 COTTON 11.753 73 115 12.341 CONST. MACHINERY 23.921 13.950 174 38.045 62.770 10.249 401 73.420 COTTON 376.607 1.843 143 378.593 EMPTY MAFIS 168 12 180 EMPTY MAFIS 12 12 FERTILIZERS 58.111 61.192 535 139.823 FERTILIZERS 507.513 9.664 757 590.002 5.924 1.575.791 FOOD STUFF 735.434 80.976 6.030 822.439 19.984 FOOD STUFF 1.519.620 50.248 72.068 FROZEN MEAT 2.136 358 2.494 FROZEN MEAT 17.639 90.483 49 108.171 FRUITS 223.917 3.703 1.859 229.479 FRUITS 158.451 450.479 2.148 611.078 GENERAL CARGO 2.332.407 191.758 55.562 2.585.754 GENERAL CARGO 2.979.259 372.414 53.610 3.469.353 189.540 928 191.255 47.159 2.112 655 49.926 6.027 GLASS 787 64.070 GLASS LEGUMES220.785 5.383 226.168 LEGUMES1.106.645 12.596 351 1.119.592 LIVE STOCK423 9 433 LIVE STOCK1.5001.500 MACHINERY78.953 1.685 272 80.910 MACHINERY127.888 14.677 422 142.987 MINERALS 14.695 2.089.075 2.451 416 2.106.637 MINERALS 1.900 452.369 1.745 337 456.351 PETR.PRODUCTS 25.146 704.766 150 17 730.078 PETR.PRODUCTS 458.484 3.847.192 50.676 17 4.356.369 RICE 6.474 146.730 13.571 47 166.821 RICE 506.932 15.725 522.656 SODIUM CARB.451.983 55452.038 SODIUM CARB.879879 SUGAR1.862 6.502 152 8.516 SUGAR76.342 94777.289 TEXTILE 443.379 15.083 2.753 461.216 TEXTILE 768.916 51.544 2.818 823.278 TIMBER 8.472 4.226 566 13.263 TIMBER 109.398 6.543 1.565 117.506 VEGETABLE OIL 101.557 4.815 4.504 110.876 VEGETABLE OIL 961.082 4.720 3.975 969.777 VEHICLES 23.397 4.763 33 28.193 VEHICLES 80.170 67.263 90 147.524 TOTAL 10.913.848 840.417 94.281 12.025.604 TOTAL 92.390 19.303.223 177.058 616.592 16.956.049 1.638.192 TOTAL (LOADED & DISCHARGED)= 31.328.827 TONS LOADED DISCHARGED num. D+E+T TRSHPMNT TOTAL 189.8441.751 12.4750 180.4662.709 77.5060 370.3104.460 89.981 0 550.7767.169 167.4870 460.2914.460 718.2637.169 50 PASSENGER SHIP D+I+T num. TRSHPMNT TOTAL G. TOTAL num. 191.595129.6791.716 12.47571.2390 131.395322.990 71.23983.714 183.175225.7852.675 77.50642.9060 228.460411.635 42.906120.412 374.770355.4644.391 89.981 114.1450 359.855734.625 114.145204.126 557.945581.2497.066 167.487157.0510 588.3151.146.260 157.051324.538 464.751469.6094.391 725.432738.3007.066 474.000938.751 745.3661.470.798 35 25